Türk siyasetini tıkayan, kalitesiz hale getiren antidemokratik yapan, hiç kuşkusuz siyasi partiler yasasıdır! Ancak bu yasa kadar, siyaseti yönetenlerin de en az yasa kadar suçu vardır!
Hakka, hukuka, adalete riayet etmeyen anlayışlarla, Türk siyaseti emir kulluğu haline getirilmiştir! İşin en acı tarafı ise bu yanlışlığa dur demesi gerekenlerin, tam aksine bu yanlışlıkları kutsayıp sahiplenmeleridir!
En iyi genel başkanlar bilir, herkesin adına başkanlar düşünür..
Bunun adı da biat, sadakat, bağlılık gibi süslü kelimeler olur!
Emeğe, insana ve paylaşıma tamamen ters düşen bu uygulamaların ana merkezi sadece genel başkanlar değildir kuşkusuz.
Zahmet etmeden, bedelsiz atanarak bir yere gelenler de bu çarkın can suyudurlar.
Onların makamları korunduğu müddetçe, bu sistem en doğrusudur. En değerli, saygın bulduğumuz insanlar bile bu çarkların arasına düştümü işin ilke ve ahlakını unuturlar. Ve, ''Biz ne yapalım yasa böyle veya genel başkan böyle uygun görmüştürler" diyerek, kendilerini kendilerince bu rezilliklerden arındırmış olurlar!
Bugün ben, bu olumsuzluğun merkezi, ölçüsüz hak gaspına vesile olan siyasi partilerin kontenjan hastalığına değinmek istedim.
Sığınılan gerekçe; genel başkanlar kendi ekiplerini seçerlermiş!
Gerekçe gösterilen bu bahane bugün artık geçerli değildir. Şöyle ki; çağımızın ve ülkelerin geldiği durumlara bakarsak siyasetin finansman sorunu yoktur. Devlet bütçesinden beslenen siyaset partilere ve seçilenlere mükemmel imkanlar vermiştir.
Bir parti başkanı kadroya ve ekibe işin uzmanı kişilerle çalışacağım gerekçesi ortaya koyarak kontenjan ister .
Bunun için devlet her vekile, genel başkanlara ve Meclis Grubu'na maaşını Meclis'in fazla fazla ödeyeceği kadrolar verir. İlaveten her sene trilyonlarca para tahsis edilir. Bu imkanlar kontenjan gerekçelerini tamamen ortadan kaldıracak ölçüdedir.
Bana göre kontenjan genel başkan için değerli çalışmalar yapıp yıpranma payı yüksek kişiler için makul gerekçe sayılabilir.
Bazı işler vardır "kötü adam rolü" gerektirebilir! İşte bu yüzden kontenjanla gelen vekillere, ben, milletin vekili gözüyle bakmam, bu manada saygıda duymam! Bu durum küçük, büyük bütün siyasi partilerde böyledir! MHP'de de böyledir! Hatta MHP'de kontenjanlar yetmezmiş gibi, atandıkları kadrolarla alakası olmayan işler yapanlar da (dar kadro anlayışlı) atanarak istihdam edilirler!
MHP değişim isterken, umarım, olası genel başkan adayları bu hususta nasıl bir MHP tahayyül ettiklerini net ortaya koyarlar.
Koyarlarsa, güçlü rakiplerimizle inanmış kadrolarla profesyonel yaklaşımlarla rekabet edebilir düşüncesindeyim.
Adalet, liyakat ve emek üzerine kurulu parametrelere kimse itiraz edemez, etse de taraftar bulamazlar.
Sözüm o ki bu kontenjan, olabildiğince minimize edilerek üyelik ve sandık eksenli çalışma ve üretimle desteklenen formül, özellikle iktidar olmak isteyen partiler için vazgeçilmez bir ihtiyaçtır…
Türkiye'nin başında karabulut gibi dolaşan bu oligarşik ahlak terk edilmedikçe, her bakımdan geriye kalacağız.
Bakın modern gelişmiş ülke parametrelerinin çok gerilerindeyiz!
İslam Dünyası ve Türk Dünyası tam bir şark anlayışı ile yönetilmeye çalışılıyor.
Yeni yasa teklifleri ile devlet başkanları bir geldi mi bir daha gönderilemiyor! Ölene kadar yasalar çıkartabiliyorlar! Yalandan seçimlerde trajikomik sahneler de cabası !!
Muhabbetiniz hep daim olsun efendim…