Kardeş ülke Kırgızistan’ın Oş / Özgen bölgesinde yaşayan ve kendilerini Göktürklerin torunları olarak nitelendiren Türkatalar’ı yıllar önce belgesel programımda ekrana getirmiştim. Bu insanlar Sovyet döneminde bile kimliklerinde Türk olduklarını vurgulamışlar. Bu hafta sonu Özgen’de çok anlamlı bir tören yaşandı. Buradaki çocukların Türkiye Türkçesi öğrenmesi için canla başla gayret eden ve bunu manevi bir sorumluluk olarak üstlenen değerli işadamı dostum Yakup Baş’ın öncülüğündeki bir grup, Özgen’e giderek 200’ü aşkın öğrenciye Türkçe Sertifikalarını verdiler. Türkiye - Kırgızistan kardeşliği adına çok anlamlı konuşmaların yapıldığı törende, çocuklara TÖMER’in Sertifikaları verildi. Bu pırıl pırıl öğrencilere Türkçe öğretmek için çaba gösteren, bu konuda maddi - manevi olarak taşın altına elini koyan fedakar insan, Türk Dünyası sevdalısı Yakup Baş beyi tebrik ediyorum. Ben her zaman vurguluyorum. Orta Asya coğrafyasında gönül köprüleri kurmanın en etkili yolu Türkçe kurslarıdır. Daha önce pekçok yerde Tömer’in kursları vardı. Şimdi sadece Kırgızistan’da var. Özgen’deki kursların yeniden başlamasında maddi- manevi fedakarlık gösteren, öncülük yapan Yakup Baş aslında bölgedeki diğer işadamlarına da örnek olmalıdır. Bu konu siyaset üstüdür ve temelinde kardeşlik vardır. Bu anlamda dost ve kardeş ülke Kırgızistan’ı da tebrik ediyorum. Keşke bütün gönül coğrafyamızda bu eğitim seferberliği yaygınlaştırılsa. Keşke bu konunun önemi daha iyi anlaşılsa. Eğitim kalıcıdır. Dil birliği kültür birliğinin, ekonominin, herşeyin temelidir. Bu vesileyle Yakup beyi ve beraberinde bu törene katılan Zafer Ersöz ve Prof. Dr. Ahmet Bulgan’ı tebrik ediyorum.
Gönül isterdi ki bu anlamlı törende, devletimizin yetkilileri de olsaydı. Nedense olmamış. Ama bizler, ilk gençlik yıllarımızdan itibaren, bu kutlu yola çıktığımızdan beri biliyoruz ki, dikenli yollar aşılmadan çiçekli bahçelere ulaşılamaz.
Üstad Necip Fazıl, dilimizin ezberi olan Sakarya Türküsü’nde,
“Bu dâva hor, bu dâva öksüz, bu dâva büyük!..
Ne ağır imtihandır, başındaki, Sakarya!
Binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya? “ diyerek bu gerçeği dile getirir. Dava adamları zorluklara bakmaz, hedefe odaklanır. İşte Taş Medrese’de diğer adıyla Medrese-i Yusufiye’de ruhundaki Türklük sevdasını koca bir çınara dönüştüren, ülkü eri, gönül adamı Yakup Baş böyle bir misyon üstlenmiştir. Gayretleri daim olsun!
Dr. Seyfullah Türksoy
İpekyolu Kamu Diplomasisisi Teşkilatı Başkanı