Rahmi Turan'ın, bir CHP'linin CB Erdoğan'la görüştüğüne dair yazısı bir anda gündemi değiştirdi. Turan'ı bu habere aracı edenlerin amacı da muhtemelen buydu. Vatandaş hayat pahalılığını, işsizliği, enflasyonu, zamları, yeni vergileri konuşacağına CHP'yi konuşsun dediler. CHP'de bu tuzağa düştü.
Son yapılan kamuoyu araştırmaları AKP'deki erimenin devam ettiğini gösteriyor. AKP düşerken kendini altına atarak onu düşmekten kurtaran MHP'nin oyu bile bir daha iktidar olmaya yetmiyor. AKP, ya yeni bir müttefik veya müttefikler bulmak yahut karşı cepheyi bölmek zorunda. Önce İYİ partiyi denediler, Lütfü Türkan'ın açıklamalarına rağmen oradan bir şey çıkaramayacaklarını gördüler. Şimdi de bu haber üzerinden CHP'yi bölmeye çalışıyorlar. Madem bizden iki parti çıkıyor, CHP'den de bir parti çıksın. İnce ve Kılıçdaroğlu'da daha mutedil olmaları gerekirken bu kumpasa açıklamaları ile çanak tuttular.
Haberin bu kadar taraftar bulmasının nedeni kamuoyunda muhatabı olan kişilerin bu işleri yapabileceklerine dair olan inançtır. Yani İnce gider, CB'da görüşür inancı... Tepkilerden önce muhataplarının vatandaşta bu izlenimin niye oluştuğunu sorgulamaları gerekir. Daha önce İYİ partiyi bölmek için AKP tarafından bir çok hamle yapıldı, Bahçeli'nin İYİ partilileri yuvaya çağırması bu hamlelerden sadece biriydi. Üstelik Rahmi Turan'ın haberine kaynaklık eden Talat Atilla daha önce İYİ partiden bir yetkilinin de CB ile görüştüğünü iddia ediyor. Bu kişi de mutlaka açıklanmalı, partiler içlerindeki -zayıf halkaları- görmelidir.
Taraflar gerçekten görüştüler mi, görüşmediler mi bilemeyiz. Çünkü bu ülkede habercilik vatandaşı doğru bilgilendirmek için değil, siyasi amaçları gerçekleştirmek için yapılıyor. Böyle bir görüşme gerçekleşmediyse bile haberin amacına ulaştığı söylenebilir. Yerel seçimlerdeki başarıdan sonra CHP'de beklemeye çekilen parti içi muhalefet yeniden harekete geçti. İnce bunu bir fırsat olarak görüp, konuşmaya başladı. Bir partide liderlik yarışının başlaması demek o partinin vatandaşın gündemini bırakıp kendi iç gündemine gömülmesi demektir. Hâlbuki İnce'nin de Kılıçdaroğlu'nun da haberin amacını görüp ona göre hareket etmeleri gerekirdi. İnce'de o nosyon ve hesap edebilirlik dehası yok ama Kılıçdaroğlu bunu yapabilirdi. İnce'nin lider olamayacağı Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ortaya çıkmıştı, iyi polemik yapmış ama son gece teslim bayrağını çekerek taraftarlarını hayal kırıklığına uğratmıştı. Mesela İstanbul seçimlerinde İmamoğlu aynı şeyi yapmadı ve kazandı.
Türkiye ciddi bir dönemeçten geçiyor. iç ve dış politikada iyi yönetilmediği ortada. İşsizlik rakamları devasa boyutlara ulaştı, bütçe açığı kapatılamıyor, yargı dökülüyor, Suriyeliler meselesi giderek büyüyor, Barış Pınarı harekatı onca patırtıya rağmen 10 KM’lik bir alanda sıkışıp kaldı, kötü yönetimin faturası ağır vergilerle vatandaşın sırtına vuruluyor, bundan asırlar önce Roma'da nefes vergisi adı altında herkesten vergi alınmıştı, asırlar sonra aynısı Türkiye'de tekrarlanıyor; vatandaş neredeyse aldığı her nefese karşı vergi ödeyecek, bunca olumsuzluk varken birileri bizim CHP'nin iç sorunlarını konuşmamızı istiyor. Sizce bundan kim kazançlı çıkıyor, iktidar mı muhalefet mi?