Türkiye’nin en önemli araştırmacı yazarlarından biri olan Hakkı Öznur, teröristbaşının açıklamalarını, Taksim’deki PKK/ DEM şovunu, İmralı ile yapılan görüşmeleri, pazarlıkları, vatandaşlık tanımı üzerine yapılan kirli girişimleri, AKP iktidarı ve Erdoğan’ın yeni oyunlarını, terör örgütlerinin açıklamalarını, MİT-İmralı-Kandil kuryesi Sırrı Süreyya Önder’i, ele alan bir açıklama yayımladı

Öznur, terörisbaşının açıklamasını, teröristbaşının siyasal aktör gibi sahneye çıkarılmasını sert bir şekilde  eleştiren tarihi öneme sahip, uyarıcı bir açıklama yapmıştır. Açıklamasında milli devlete yönelik çökertme operasyonlarını ve bu operasyonların arkasındaki küresel oyunları , iç ve dış mihrakları ele almıştır.

Ülkücü Hareketin tarihini yazan, Ülkücü Camianın önde gelen isimlerinden olan Hakkı Öznur açıklamasında şunları söylemiştir:

İMRALI’DAKİ BÖLÜCÜ BULUŞMA

DEM Parti heyeti, İmralı Adası'nda PKK lideri Abdullah Öcalan ile 27 Şubat günü 3. görüşmeyi gerçekleştirdi. İmralı heyeti üyeleri Ahmet Türk, Pervin Buldan, Sırrı Süreyya Önder, Tülay Hatimoğulları, Tuncer Bakırhan, Cengiz Çiçek ve Faik Özgür Erol, görüşme sonrası İstanbul’daki Elit World Otel'de bir basın toplantısı düzenlediler. Bu bölücü toplantıda teröristbaşı Abdullah Öcalan’ın açıklaması okundu.

Bütün kameralar, bütün ekranlar bir caninin açıklamasına kilitlenmişti. Bu sahne şaşırtmadı bizi. 2013-2015 sürecinde tekelci medya, AKP medyası, Kandil’e koşa koşa gider, PKK örgüt şefleriyle röportaj yapar ve toplu resim çektirirlerdi.

Yine HDP heyeti İmralı ile yapılan görüşmeleri ballandıra, ballandıra medyaya anlatırlar, sümüklü Apoy’a methiyeler dizerlerdi.

27 Şubat günü AKP/ Saray medyası ve PKK medyası tam kadro yerlerini almışlar birde bunlara yabancı medya eklenmiştir..

TAKSİM’DEBÖLÜCÜLERE ŞOV YAPTIRMIŞLARDIR

Taksim’deki ElirWorld  Oteli dolduran PKK militanları, DEM mensupları, teröristbaşı lehine gösteriler yapmışlardır. Toplantıyı düzenleyen PKK çizgisindeki DEM yönetimi, bunu PKK propagandasına dönüştürecek her türlü şovu hazırlamışlardır. Otelin içini ve dışını dolduran PKK militanları “BijiSerokApo” sloganları atmışlardır. Emniyet ise buna seyirci kalmıştır.

Toplantı salonunda PKK’lı terörist, elebaşı Abdullah Öcalan’ın fotoğrafı ekrana yansıtılmıştır. İmralı’daki toplu resim gösterilmiştir. Taksim’deki oteli dolduranlarla birlikte İmralı heyeti ayağa kalktı ve zılgıtlar salonda yankılanırken PKK şovuna tüm dünyanın gözü önünde izin verildi.

Yazık, çok yazık! 12500 şehidimizin kemikleri sızlıyor. 1984’ten günümüze 500 köy basan katliamlar yapan, 400 civarında karakolumuzu basan, dağda, kırsalda, metropolde binlerce askerimizi, polisimizi şehit eden, 1500 civarındaki bebeki katleden, binlerce sivil, masum insanı katleden, cinayet şebekesinin başının açıklamasına  izin verenleri, Türk milleti affetmeyecektir.

PKK ve DEM Parti, Öcalan’ın açıklamasının video görüntülü olmasını istemiştir Bu istem, “Öcalan’ın muhatap alındığının, bir temsiliyeti olduğunun devlet tarafından kabul edildiği algısının oluşacağı” endişesi ile reddedilmiştir.

Terörisbaşınınaçıklamasının Türkçe metnini, uyuşturucu ticareti yapan, PKK’ya silah  ve mali destek sağlayan, bu yüzden İstanbul'da 3 Haziran 1994'te  öldürülen, Hakkarili Kürt mafyasına mensup SavaşBuldan’ın eşi  Pervin Buldan, Kürtçe metnini de Yezidi Ahmet Türk okumuştur.

TERÖRİSTBAŞI TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİNE VE  KURUCU İLKELERE SAVAŞ AÇMIŞTIR

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin (DEM Parti) genişletilmiş İmralı heyeti, PKK lideri Abdullah Öcalan’ın “Çağrısı’nı” ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’ şiarıyla açıkladı.

Açıklama sonrası İmralı ve MİT kuryesi Sırrı Süreyya Önder, Abdullah Öcalan’ın heyete söylediği “Şüphesiz pratikte silahların bırakılması ve PKK’nin kendini feshi, demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınmasını gerektirir” dedi.

Cumhuriyet dönemini “tek tipçi” diye nitelendiren, Atatürk, cumhuriyet ve demokrasi düşmanı, teröristbaşı, 48  yıldır Türkiye’yi kana bulayan terörist faaliyetlerine gerekçeler ararken, terörizmi meşrulaştıran ifadeler kullanmıştır.

“Cumhuriyet tarihinin en uzun ve kapsamlı isyan ve şiddet hareketi” dediği PKK’yı barış örgütü, PKK militanlarını çiçek çocukları gibi göstermeye çalışan bebek katilinin açıklamaları, iktidarı sevince boğmuştur.

İmralı ve Kandil kuryesi Sırrı Süreyya Önder, toplantının sonunda Öcalan’ın çağrı metni okunduktan sonra onun notu olarak ilettiği mesajda ise “Bu perspektifi ortaya koyarken şüphesiz pratikte silahların bırakılması, PKK’nin kendini feshi, demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınmasını gerektirir” dediğini iletti.

Bunun ne demek olduğunu AKP/Saray rejimi, milletimize derhal açıklamalıdır. Silah bırakma ve örgütün kendini feshi için şart anlamına gelen bumesaj, neden açıklamanın içinde yer verilmeyip ayrıca not olarak iletildi?

Hukukiboyut ne demek? Cinayet örgütüne hukuki boyutmu sağlanacak. Bu, terör örgütü lideriyle bir anlaşma yapıldığının işaretidir.

PKK lideri teröristbaşı açıkça şunu diyor:

-Baş müzakereci ve aktör benim. Türk devletinin muhatabı, PKK lideri olarak benim.

-Benim için 66 madde uygulansın. Serbest bırakılmalıyım. Siyaset imkanı tanınmalıdır.

-Kırmızı bültenle aranan PKK MK üyeleri başta olmak üzere tüm KCK lider kadrosu hakkında kırmızı bülten kaldırılsın, Türkiye’ye dönmeleri ve siyaset yapma imkanları verilsin.

-Tüm PKK’lılar için siyasi afçıkarılsın, her türlü dönüş imkanları tanınsın.

-PKK, kendi adıylaTürkiye’de faaliyet göstermeli ve siyaset yapma imkanı tanınmalı.

-Kürtçe ikinci dil olarak kabul edilmeli.

-Türk ordusu, operasyonları durdurmalı ve sınır ötesi operasyonlara son vermelidir.

-Suriye’nin kuzeyine dokunmayın. PKK/ PYD devletçiliğine izin verin

Bunlar cumhuriyet düşmanları. Türkiye Cumhuriyeti’nin milli, üniter, devlet yapısının yıkılmasını istiyorlar.Milliyetçi akademisyen Prof. Dr. Ahmet BicanErcilasunhoca’nın yazdığı şu ifadeler gerçeğin ta kendisidir:

 “Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana hiç bu kadar zelil olmamıştık.

Yazıklar olsun demiyorum, lanet olsun diyorum. Binlerce lanet yol açanlara, yol verenlere! Türk’ü bu zelil duruma düşürenlere!”

Parçalanır bedenimiz, toprağa dökülür kanımız fakat unutmayın, biz Türk’üz, bir ölür bin diriliriz.

BİNALİ YILDIRIM ADEM-İ MERKEZİYETÇİLİK ÖNERDİ

“MilyarAli” lakaplı,  Muhsin Yazıcıoğlu suikastına “kaza” diyen, davayı itibarsızlaştırmak için her şeyi yapan, Erdoğan’ın kara kutusu Binali Yıldırımda durumdan vazife çıkararak topa girdi ve teröristbaşının açıklamalarına destek verirken ağzındaki baklayı da çıkartarak, vatandaşlık tanımının değiştirilmesini yani milli devletin temellerine dinamit koyan şu küstah sözleri sarfetti:

“1000 yıldır bu topraklarda Türkler, Kürtler, Süryani, Abaza, Çerkez var. Vatandaşlık tanımı yeni anayasada gözden geçirilebilir. Erdoğan’ın tekrar cumhurbaşkanı adaylığının yolu açılmalı, yeni anayasa bunu öngörmeli”.

Erdoğan’ın en yakın arkadaşı ve sırdaşı Binali Yıldırım, böylece yapılan açılım pazarlığının temel unsuru olan Erdoğan’ın seçimine işaret etti.

Binali Yıldırım, Türkiye için "adem-i merkeziyetçilik" önerdi. 

Erdoğan, Kürtlerin desteğiyle “sınırsız başkanlık” sağlayan yeni anayasanın kabulünü ve seçim desteğini bekliyor.Bu noktada iktidar ile İmralı arasında bir uzlaşmaolduğuanlaşılıyor. Çağrıdan bizim anladıklarımız gerçekleşirse, bunun adı, Türk devleti ve vatandaşlığından,Türkiye devleti ve vatandaşlığınageçiştir.

Milli devletten vazgeçmek, egemenliğivatandaştan alıp etnik gruplara paylaştırmak, ona göre de bir anayasa yapmakdevletin temeline dinamit koymaktır.

MİLLİ DEVLETİ YIKMA GİRİŞİMLERİ

Binali Yıldırımda PKK lideri gibi düşünerek “ülkede ayrımcılık var” diyor. Milyar Ali’nin istediği, Erdoğan’ın tekrar ve yeniden istediği müddetçe cumhurbaşkanıolması!Dar, oligarşik kadronun ülkeyi babalarının çiftliği gibi yönetmesi.

“Kürt realitesinin inkârı”,vb. sözde gerekçeler öne sürülerek 27 Kasım 1978 tarihinde kurulan cinayet şebekesi PKK’nın kuruluşu ile yaklaşık yarım yüzyıldır Türkiye’de yürüttüğü ayrılıkçı terör ve şiddet eylemleri, haklı gösterilmeye çalışılmıştır.

-Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesi, ilkeleri, milli-devlet yapısı, “tek tipçi” gibi tanımlamalarla suçlanarak bütün bunlar terörün gerekçesi olarak sunulmuştur.

- Devlet, millet, demokrasi, cumhuriyetdüşmanı, ruhunu şeytana satmış, hain, siyasal aktör rolünü üstlenmek istemektedir.

-Stalinist, Pol Potçu,PKK diktatörlüğünün başında olan teröristbaşı, dünyanın en kanlıterör örgütlerinden ve 60 bin insanın ölümünden sorumlu olan cinayet örgütüPKK’yı,“meşru,özgürlükçü, barışçı, bir örgüt”olarak göstermeye çalışmıştır.

-Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesi, ilkeleri, ulus-devlet yapısı “tek tipçi” gibi tanımlamalarla suçlanarak bütün bunlar terörün gerekçesi olarak sunulmuştur.

-Bu işin sonunda teröristbaşına “umut hakkı”, PKK’lılara af, anayasada “millet tanımı”, “eğitim dili” değişiklikleride gelecektir.

-AKP iktidarı, küresel güçlereve teröristbaşına belirli sözler vermiş ama tam kapsamını sadece AKP/Saray rejimi biliyor

-Teröristbaşı, “Silahları bırakacağız ancak ‘siyaset ve hukuki boyutu’ unutulmamalıdır” diyerek temel amacı açıklamıştır. Kandil, bu açıklamaya “Silah bırakma koşullarının sağlanması ve siyasi olarak faaliyet imkânı verilmesi durumunda çağrıyı uygulayacağız”diyerek cevap vermiştir.

Teröristbaşı ve yandaşları açık veya örtülü bir af peşindeler   binlerce PKK’lı  salıverilecek. Tabii tüm bunlar Anayasa değişikliğine DEM ve PKK’nın desteğine bağlı.

İmralı, teröristbaşının özel adası ve ofisi gibi devamlı ziyaretçi kabul ediyor. Saraya bağlı istihbarat her gün düzenli görüşme yapıyor. AKP/ Saray rejiminin cumhurbaşkanlığı ve anayasa sözü yerine getirilirse  Öcalan’a yurt içinden, yurt dışında yabancı heyetler dahil her türlü görüşmeyi serbestçe yaptırırlar.

PKK terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın çağrısı ile ilgili konuşan DEM Partili Tuncer Bakırhan, Meclis'e çağrı yaparak hukuki ve siyasi düzenlemelerin hayata geçirilmesini istedi. Bakırhan, "Meclis çağrıya uygun düzenlemeleri yapmalı" dedi.Bakırkan Öcalan serbest bırakılmalı ve baş müzakereci olmalı diyor.

10 YIL ÖNCE DOLMABAHÇE MUTAKABATI, 10 YIL SONRA TAKSİM ÇAĞRISI.

2005 tarihli Diyarbakır açılımı, 2009 tarihli PKK açılımı ve 2013 tarihli İmralı açılımı, çadır mahkemeler, Habur rezaletleri, İmralı ve Kandil ile yapılan görüşmeler, Diyarbakır Meydanı’nda okutulan Öcalan’ın mesajları, Kandil ziyaretleri, 28 Şubat 2015 günü yapılan Dolmabahçe Mutakabatı, terör örgütü PKK’nın işine yaramıştır.

2013-2015 döneminde HDP ile AKP hükümetinin ilk ortak basın toplantısı olan Dolmabahçe Mutabakatı 10 yıl önce  28 Şubat 2015 tarihinde yapılmıştı. HDP heyetiyle hükümet, 10 maddeden oluşan Dolmabahçe Mutabakatı'nı kamuoyuna açıklamıştı.      

İmralı heyeti ile Dolmabahçe Mutabakatı'nda yer alan eski HDP Grup Başkanvekili ve Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken, PKK lideri Abdullah Öcalan'ın yaptığı çağrıyı şöyle değerlendirdi:

“Metin önümüzdeki dönem müzakere sürecine dair bir taslak çerçeve olarak görülebilir. Öcalan’ın yaptığı çağrının içeriği de bir yönüyle Dolmabahçe Mutabakatı’nın güncellenmesi olarak belirtilebilir.

İçerik açısından Dolmabahçe Mutabakatı’nda ortaya konan metin, Kürt meselesinin çözümü ve Türkiye’nin demokratikleşmesi anlamında çok önemli bir metindi. Öcalan’ın mesajının içeriği de bir yönüyle Dolmabahçe Mutabakatı’nın güncellenmesi olarak belirtilebilir.

Neticede bugünkü açıklama yapıldığı esnada Sayın Öcalan’la birlikte heyetin bir fotoğraf vermesi, yine İmralı’da Sayın Öcalan’la birlikte bulunan oradaki tutsakların o fotoğraf karesinde yer alması da önümüzdeki dönem açısından bir müzakere yönteminin genişleyebileceğine işaret edebilir.”

Terör üssü Kandil’e ve Oslo’ya, 2008-2011 yılları arasında uçak kaldırıp, terör örgütü yöneticileri ile 11 kez müzakere ettiler. Cenevre’de, Oslo’da, Batı başkentlerinde, İngiliz istihbaratının himayesinde terör örgütünün mensuplarıyla bir araya gelmek, onlarla görüşmek, vatana ihanettir. 

2013-2015 arası 29 kez İmralı’ya giden, özerklik, öz yönetim isteyen BDP/HDP heyetinin teröristbaşı ile görüşmesine izin veren AKP iktidarıdır.Açılımların prensi, dönemin İçişleri Bakanı Beşir Atalay’dır. Beşir Atalay, 29 Temmuz 2009’da basın toplantısı düzenleyerek “Kürt sorununda demokratik açılım süreci başlattıklarını” açıkladı.

21 Mart 2013: Diyarbakır’da resmen “çözüm süreci” dedikleri PKK açılımı başlatıldı. Öcalan’ın AKP-istihbarat onaylı mesajı okutturuldu.

21 Mart 2014: Teröristbaşı Öcalan’ın yine ikinci AKP-istihbarat onaylı Nevruz mesajı okutturuldu.

21 Mart 2015: Öcalan’ın üçüncü Nevruz mesajı, yine onaylı okutturuldu.

AKP hükümetinden talimat alan valiler, PKK/KCK’ya dokunamadılar.

Yabancı bir ülkenin (İngiltere vb.) koordinatörlüğünde Oslo’da ve başka yerlerde defalarca yapılan kirli ve karanlık görüşmelerde alınan kararlar, tiyatro perdeleri halinde merhalemerhale uygulanmaya çalışılıyor.

2013-2015 arası 29 kez İmralı’ya giden BDP/HDP heyetini, teröristbaşı ile görüşmesine izin veren, AKP iktidarıdır. Yine aynı süreçte, İmralı’nın mektup ve mesajlarını 17 kez Kandil’e götürüp, terör örgütü PKK’nın lider isimleriyle görüşüp dönüşte, onların mektuplarını, mesajlarını tekrar İmralı’ya ve AKP yönetimine ileten BDP/HDP heyetine izin veren, AKP iktidarıdır.

Hükümet, İmralı’ya teslim olmuş durumda. İmralı canisi gündemi belirliyor. Hükümet de onun peşinden gidiyor. Devlete teslim olan Öcalan’dan, devletle pazarlık etmeye kalkan Öcalan’a gelinmiştir.

Saray rejimi tarafından tekrar ailesi ile ve DEM heyeti ile görüşmeye izin verilen teröristbaşı, Oslo görüşmelerinden olduğu gibi İngiltere’nin garantör devlet olarak devreye girmesini, “Başmüzakereci ve tek yetkili” olarak kendisinin kabul edilmesini istiyor.

AKP iktidarı döneminde yaşananlara bakın:

Terörist oldu “aktivist”, terör örgütü PKK oldu sivil toplum kuruluşu!

Apo itini “Barış Meleği”, Zerdüşt PKK’yı “Barışsever”, teröristleri de “Çiçek Çocukları” gibi göstermeye çalışan iç ve dış mihraklar, 5. kol gruplar, iç savaş tahrikçileri, siyasal iktidarın yine vahim yanlışlarından cesaret alarak kirli emellerini gerçekleştirmeye çalışıyorlar.

AKP iktidarı, İmralı canisini, Selo’yu ve tüm bölücüleri tahliye etmeye, onlara siyasi af çıkarmaya, Suriye’nin kuzeyinde bir ABD/İngiliz planı olan projeyi hayata geçirmeye çalışıyorlar.

MİT-İMRALI KURYESİ, CIA DEVRİMCİSİ, SIRRI SÜREYYA ÖNDER

Şimdi DEM heyetinde yer alan, her görüşme sonrası konuşmalar yapan İmralı-MİT kuryesi Sırrı Süreyya Önder, yine başrollerde. Bundan 11-12 yıl önce HDP heyetinde yer alan HDP’li cihangir devrimcisi (!) Sırrı Süreyya Önder, yine algı operasyonlarında sahnede.

Bundan 11 yıl önce NATO’cu/Amerikancı Selahattin Demirtaş, Öcalan’ın başmüzakereci olmasını istemişti. HDP’li cihangir devrimcisi (!) Sırrı Süreyya Önder ise “Sayın Öcalan, başmüzakerecilik sıfatını tarihi Nevruz bildirgesini yazdığı gün aldı. Öcalan'ın 2012'deki Nevruz kutlamalarında yazdığı bildirinin okunmasıyla birlikte başmüzakerecilik sıfatını kazanmıştır.” demişti.

Bebek katili Öcalan, bundan 11 yıl önce HDP heyeti ile yaptığı görüşmelerde MİT ile çok uyumlu ilişkileri olduğunu söyleyerek, “Devlette önemli bir söz sahibi konumuna geliyorum.” demiştir. Teröristbaşı açıkça “Müzakere benimle yürütülmeli. Başmüzakereci olarak ben muhatap kabul edilmeliyim” diyor. KCK diyor ki “Öcalan başmüzakereci olmalı” uzantısı HDP de ‘Devlet de Öcalan’ın baş müzakereci pozisyonunu kabul etti’ diyor.

Taksim ve Cihangir barlarının hızlı devrimcilerinden, artist Sırrı Süreyya Önder yüzyılın canisi, yüzyılın alçağı Öcalan için “Öcalan yüzyılın lideridir” demiştir.

2012-2014 yılında MİT ile Öcalan arasında sık sık görüşme yapılmıştı. Görüşmeleri İmralı heyeti olarak adlandırılan grup yürütmüştü. Grupta Sırrı Süreyya Önder, Pervin Buldan, İdris Baluken, Selahattin Demirtaş, Aysel Tuğluk yer almıştı.  İmralı da yapılan görüşmeler sonrasında HDP kurulmuştu.

10 yıl önce 28 Şubat 2015’te Dolmabahçe Sarayı’nda Sırrı Süreyya Önder çağrıyı okuyordu. 10 yıl sonra yine teröristbaşının çağrısını İmralı kuryesi okuyor

Toplantıda konuşan Sırrı Süreyya Önder, "Aydınlar, sanatçılar ama en çok Barış Akademisyenleri, aşından edilen bilim emekçileri bu barışta sizin payınız yadsınamaz" ifadelerini kullandı.

Önder, şöyle devam etti:

"Bu ülkenin bütün evlatları, bu anlamsız, kaotik süreçte hayatını kaybeden gençlerimizi ayırt etmeksizin hepsini saygıyla, rahmetle anıyoruz. O annelere evlat olacağız, o evlatlara kardeş olacağız. Bir daha böyle günler görmemeyi diliyoruz, bunun sözünü veriyoruz."

İmralı kuryesi, artist, DEM’li Önder’in görevli (!) olduğu kesindir ve bir yerlere mesaj gönderdiği bellidir.Sırrı Süreyya Önder, ihanet sürecinde MİT kuryesi gibi görev yaptığını gizlemiyor.DEM içinden bazıları Önder için “MİT’e çalışıyor.” demiştir. Sırrı Süreyya Önder’in DEM Meclis Başkanvekili olarak ilan edilmesi boşuna değil.

AKP/ SARAY REJİMİ VE TÜM BÖLÜCÜLER SÜRECİ DESTEKLİYOR

Teröristbaşının çağrısından pek çok genel başkan ve örgütler memnun, içerde  Erdoğan,  Bahçeli,  Özel, Perinçek, HDP Eş Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ,HDP Grup Başkan vekili İdris Baluken, DTK Eş Başkanı Leyla Güven, DEM, HAK-PAR, PSK, T-KDP vb. Dışarda Kandil, Mesud Barzani, Neçirvan Barzani, Bafel Talabani, Yekgirtu Genel Sekreteri Selahaddin Bahaddin, Kürdistan Adalet Topluluğu (Komel) Başkanı Ali Papir, Salih Müslim, Mazlum Abdi, Asya, Abdullah vb.

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Öcalan'ın çağrısının ardından MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin kendisini aradığını açıkladı. Medya Haber TV’ye konuşan Bakırhan, “Sayın Öcalan 1 Ekim çıkışını önemsiyor, çok değerli buluyor. Oraya da özel bir zaman ayırdı. Sayın Bahçeli’nin tam da bu çağrıdan sonra rolünü oynayabileceğini söyledi. Canlı yayından sonra Bahçeli beni aradı. Tebrik etti. ‘Rahat olun bu ülkeyi birlikte demokratikleşeceğiz’ dedi. Demokrasi için ne gerekiyorsa elimizden geleni yapacağız. Ben durduğum yerdeyim. Demokrasi için ne gerekiyorsa yapmaya hazırım' dedi” ifadelerini kullandı.

Terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın PKK'ya silah bırakma ve kendini feshetme çağrısıyla ilgili konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Önümüzde tarihi adım fırsatı var artık yeni bir safhaya geçildi” diyerek destek vermiştir

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, PKK lideri Öcalan'ın açıklamasının "baştan sona değerli ve önemli" olduğunu söyledi .Yazılı bir açıklama yayımlayan Bahçeli, PKK'nın ateşkes ilan edip Öcalan'ın çağrısına uyacağını açıklamasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi ve söz konusu kararın Öcalan'ın çağrısını "destekleyici ve tamamlayıcı özellikte" olduğunu vurguladı.

Bahçeli açıklamasında, "PKK terör örgütünün Kandil'deki elebaşları İmralı'nın etrafında kenetlenerek 27 Şubat çağrısına sahip çıkmaları geldiğimiz bu aşamada örgütsel tutarlılık olup herkesin yararınadır" ifadelerine yer verdi ve şöyle devam etti.

"Çağrı bölücü örgütün bütün bileşenlerine yapılmıştır, riayet ve muvaffakiyeti yeni yüzyılda Türkiye'nin gücüne güç katacak, bin yıllık kardeşliği bir yanda çevikleştirip diğer yanda çelikleştirecektir.

NEREDEN NEREYE! SELO, ERDOĞAN VE BAHÇELİ’YE DUA EDİYOR

PKK lideri Abdullah Öcalan'ın PKK'ye silah bırakma çağrısı sonrası eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'tan açıklama geldi. Demirtaş, "Erdoğan, Bahçeli ve Öcalan'ın başarısı için elimden geleni yapacağım" dedi.

Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın Gazete Duvar’da yayımlanan yazısı şöyle:

“Erdoğan, Bahçeli ve Öcalan… Orta Doğu barışı, tarihi Kürt-Türk barışı için inisiyatif almış bu üç liderin başarılı olabilmeleri için ben elimden gelenin fazlasını yapacağım.

Erdoğan, Bahçeli ve Öcalan… Allah hepsine uzun ve sağlıklı ömür versin ama hayatlarının son dönemecinde Orta Doğu barışı, tarihi Kürt-Türk barışı için inisiyatif almış bu üç liderin başarılı olabilmeleri için ben elimden gelenin fazlasını yapacağım.”

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli Edirne Cezaevi’nde bulunan HDP’nin önceki dönem eş genel başkanı Selahattin Demirtaş’ı telefonla arayarak ,teröristbaşının çağrısına verdiği destekten dolayı teşekkür ediyor.

Telefon görüşmesini, MHP'ye yakınlığıyla bilinen Bengü Türk TV duyurdu.

Bahçeli , PKK  destekçisi DEM’lilerle gözler önünde görüşüyor. Yıllardır haklı olarak “kapatılsın “dediği DEM ‘in Eş  Başkanına ve yine haklı olarak en ağır suçlamalarda bulunduğu,”terörist” dediğiDiyarbakır ve Hendek olaylarının, baş provokatörü olanSelahattin Demirtaş’ı telefonla arayarak teşekkür ediyor. Karşılıklı teşekkürler kırıla gidiyor. Milliyetçi Camia başta olmak üzere aziz Milletimiz,  Şehit aileleri ve  kamuoyu yaşananları hayretle ve büyük şaşkınlıkla izliyor  takip ediyor.

CIA’YE BAĞLI BÜROLAR YILLARDIR PKK LEHİNE RAPORLAR YAZIYORLAR

2005 yılında “Kürt açılımı” denilen gizli hazırlıklar, 2007 yılından itibaren hızlandırıldı. AKP hükümeti Washington/Pentagon birlikteliğiyle hazırlanan bu küresel açılım planına tam destek verdi. Önce Washington merkezi bir “açılım koordinatörlüğü” oluşturuldu. Koordinasyon/koordinatörlük bir ABD planı ve bir BOP senaryosudur. Bu merkeze çalışmak üzere CIA’nın, Orta Doğu ve özellikle Türkiye masasına bakan en önemli elemanları getirildi. Seçilen CIA mensupları, AKP hükümetini de çok yakından tanıyan kimselerdi. CIA’nın Türkiye uzmanları, 2006’dan beri Washington, Londra, Brüksel ve Tel Aviv’de gizli toplantılar yaptı.

Yurtdışındaki ve yurtiçindeki CIA’ya bağlı bürolar, merkezler, “Think-Thank” kuruluşları, “Çalıştaylar” adıyla PKK açılımını desteklemek için toplantılar düzenledi. Bu küresel toplantıları organize edenlerin hedefinde Türkiye’nin çözülmesi vardı. Türkiye üzerinde çalışan CIA uzmanlarından Yahudi HenriBarkey’in, 2008 yılında Obama’ya sunduğu Kürt raporuda “PKK açılımı” ile bire bir örtüşmektedir.

CIA’nin istasyon şeflerinden Graham Fuller ile birlikte Türkiye üzerine raporlar hazırlayan HenriBarkey, ABD’ye bağımlı siyasi iktidarın zaman zaman yol haritasını çizmekte, AKP’nin açılım sürecindeki yol haritasını da HenriBarkey ve David Phillips’in ABD yönetimine sunduğu raporlar oluşturmaktadır. HenriBarkey, 1997 yılında Graham Fuller ile “Kürt sorunu” raporunu hazırlayan isimdir. 2009 Açılım sürecinin mimarıydı.

BirCIA kuruluşu olan Atlantik Konseyi’nin başında bulunan David L. Phillips’de 15 Ekim 2007 tarihinde yine PKK ile ilgili bir rapor hazırlamış ve Washington’a sunmuştu. CIA akademisyeni David L. Phillips’in Türkiye’ye federasyon önerisi yaptığı raporda şunlar yer alıyordu:

-PKK’nın yasallaştırılması ve dağdan inişlerin serbest bırakılması

-PKK’lılar için genel af çıkartılması

-Türkiye teröre çözüm sürecinde DTP’yi arabulucu olarak kullanmalı

-Türkiye, Kerkük’ün Kürdistan’a katılmasını engelleme çabasına son vermeli

-Irak Kürt Yönetimi’yle işbirliğini genişletmeli, Barzani ve Talabani ile her konuda işbirliği yapmalı

- PKK lideri Abdullah Öcalan muhatap kabul edilmeli ve serbest bırakılmalı

Bugün DEM ve Öcalan tarafından talep edilen isteklerle CIA raporlarında yer alanlar arasında hiçbir fark yok. ABD talepleri ile PKK talepleri aynı.

PKK: ÖCALAN BAŞ MÜZAKERECİDİR DEERHAL SERBEST BIRAKILMALI

Teröristbaşı Abdullah Öcalan 27 Şubat'ta terör örgütü PKK'ya "silah bırak ve örgütü feshet" çağrısında bulunmuştu. Bu çağrının ardından terör örgütünün sözde yürütme komitesinden açıklama geldi. Terör örgütü PKK, yaptığı açıklamada Abdullah Öcalan'ın çağrısını kabul ederek ateşkes ilan etiğini açıkladı.

PKK Yürütme Komitesi, Abdullah Öcalan’ın çağrısına katıldıklarını ve gereklerini yerine getireceklerini belirtti. Komite, Abdullah Öcalan'ın serbest bırakılmasını da istedi.

PKK Yürütme Komitesi, bugünden itibaren geçerli olmak üzere ateşkes ilan ettiklerini belirterek, saldırı olmadıkça hiçbir silahlı gücün eylem yapmayacağını vurguladı.

Orman Ekipleri Yolda Karaca Görüntüledi Orman Ekipleri Yolda Karaca Görüntüledi

Açıklamada ayrıca terör örgütü PKK, feshe yönelik kongreyi de toplamak için hazır olduklarını belirtti.

PKK Yürütme Komitesi'nin açıklamasında sorumluluğun herkesin görevi olduğu belirterek, "Kuşkusuz böyle bir çağrı yapabilmek tarihi öneme sahipti; şimdi içeriğinin başarıyla pratikleştirilmesi de benzer öneme sahiptir. Biz, PKK olarak söz konusu çağrının içeriğine olduğu gibi katılıyoruz ve kendi cephemizden çağrının gereklerine uyacağımızı ve uygulayacağımızı belirtiyoruz. Fakat başarı için demokratik siyaset ve hukuki zeminin de uygun olması gerektiğinin altını çizmek istiyoruz" ifadeleri kullanıldı:

Parti kongresini toplamak için hazır oldukları belirtilen açıklamada, Abdullah Öcalan'ın serbest bırakılması gerektiği kaydedildi. Açıklamada şu ifadelere yer verildi; " Önder Abdullah Öcalan’ın fiziki özgür yaşar ve çalışır koşullara kavuşması, arkadaşları dahil istediği herkesle engelsiz ilişki kurabilmesi gerekir. Bunun gereklerinin devletin ilgili kurumları tarafından yerine getirileceğini umut ediyoruz."

Anlamı, Öcalan serbest kalsın, süreci o yönetsin.

Kandil ve DEM’in açıklamasında ise “dört maddelik çözüm şartı”ndan bahsediliyor: Öcalan’a “özgür çalışma koşulları”nın sağlanması… Kürtlere “anayasal güvence” verilmesi… “Anadilde eğitim” ve “Orta Doğu’da savaş yerine diyalog” yani YPG’yi savunusu.

DEM  yarın iktidara “Apo gelsin Mecliste konuşsun” diyecektir.

Terör örgütü PKK'nın açıklaması ardından Halk TV'ye bağlanan DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, sürece dair yorumda bulundu. Koçyiğit, şunları kaydetti:

"Bugün o tarihi çağrıya tarihi bir yanıt geldi, PKK tarafından. O anlamıyla çağrının içeriğine tamamen katıldıklarını gereğini yapacaklarına dair açıklamanın kendisi gerçekten çok önemli. Bu, bunun altını çizmemiz gerekiyor.

Çünkü bu çağrı özünde PKK'nın silahsızlandırılması, PKK'nın feshedilmesini içerse de aynı zamanda başka bir şeyi söylüyor. Devletin demokratikleşmesi, devletin demokrasiye duyarlı hale gelmesi, devletin ülkede yaşayan bütün halkları, bütün inançları, bütün kimlikleri içerecek bir demokratik sistemi kurması yani bir demokratik cumhuriyetin inşası çağrısı aynı zamanda.

Bugün cezaevlerinde olan 1500'ün üzerinde hasta mahpus var ve bu mahpuslar gerçekten ölüm eşiğine gelenler var. Çok ağır durumda olanlar var. Bunların mesela amasız, fakatsız, gerçekten bir toplumsal barışın ilk adımı olarak, gerçek anlamda bir çözümün ilk adımı olarak bunların hızlı bir şekilde cezaevinden çıkması gerekiyor.”

“Öcalan'ın bu süreci sağlıklı yürütmesi, kongresini toplayıp gerçekten PKK'nın feshi ve diğer bütün işlemler için iletişim kurabileceği, kendi örgütüyle konuşabileceği, kamuoyuyla konuşabileceği, sizlerle, basınla konuşabileceği, diğer siyasi parti temsilcileri ile, heyetimiz dışında, konuşabileceği bir zeminin açığa çıkması gerekiyor sürecin sağlıklı yürümesi ve daha hızlı yol alması açısından.”

Terör örgütü PKK’nin lideri Abdullah Öcalan'ın yaptığı silah bırakma ve örgütü feshetme çağrısına PKK'nin Suriye kolu YPG’nin lideri Salih Müslim'den ilk açıklama geldi.

Terör örgütü YPG/PYD'nin kırmızı bültenle aranan lideri Salih Müslim, Al Arabiya’ya yaptığı açıklamada "Abdullah Öcalan'ın açıklamalarına katılıyoruz. Siyasi bir grup olarak faaliyet göstermemize izin verilirse silah bırakacağız” ifadelerini kullandı.

Terör örgütü PKK'nın Suriye uzantısı Suriye Demokratik Güçleri'nin yöneticisi "Şahin Cilo" ya da "Mazlum Kobani" kod adlarıyla bilinen Ferhat Abdi Şahin de Öcalan'ın çağrısının ardından yaptığı açıklamada "Bizim tutumumuz olumludur. Bu bir barış meselesidir” dedi. Abdi "Sayın Öcalan'ın çağrısı PKK'yaydı, PKK gerillalarınaydı. Doğrudan bizim bölgemiz için değildi. Güney Kürdistan'a ve diğer her yere gönderdiği mesajı bize de gönderdi" ifadelerini kullandı.

Abdi, Abdullah Öcalan'ın tarihi çağrısını memnuniyetle karşıladığını ve bunun bölgede olumlu sonuçları olacağını söyledi. Ancak Abdi, Öcalan'ın yaptığı açıklamanın sadece PKK için geçerli olduğunu ve “Suriye'de SDG ile bir ilgisi olmadığını” söyledi.

KÜRESEL GÜÇLER ÇOK MEMNUN

Küresel güçlerde memnun; Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü BrianHughes “Sorunlu bölgeye barış getirecek” dedi, Washington memnun; Almanya Dışişleri Bakanlığı “tarihi fırsat” dedi, Berlin memnun; İngiltere Dışişleri Bakanlığı destek açıkladı, Londra memnun.

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi (NSC) sözcüsü BrianHughes açıklamasında, "Bu önemli bir gelişme ve Türk müttefiklerimizin ABD'nin Suriye'nin kuzeydoğusundaki IŞİD karşıtı ortakları konusunda rahatlamasına yardımcı olacağını umuyoruz. Bunun bu sorunlu bölgeye barış getirmeye yardımcı olacağına inanıyoruz" dedi.

Almanya Dışişleri Bakanlığı da Öcalan’ın çağrısını 'tarihi bir fırsat' olarak değerlendirdi. Yapılan açıklamada, “Böylece terör, şiddet ve misilleme sarmalını kırmak için önemli bir kapı aralanmıştır. Şiddetin sona ermesi önemli bir ilk adımdır. Ancak Türkiye’deki Kürt nüfusun kültürel ve demokratik haklarının güvence altına alınması gerekmektedir” denildi.