Ortadoğu ve yakın politik tarih üzerine yaptığı çalışmalar ve  yayınladığı tarihi öneme sahip kitaplarla, (9 Ciltlik Ülkücü Hareket, 3. Ciltlik Muhsin Yazıcıoğlu Külliyatı, 2. Ciltlik Ortadoğu’nun Cahşları,, 1993 Örtülü Darbe “) Türkiye’nin en önemli araştırmacı yazarlarından biri olan araştırmacı yazar Hakkı Öznur İmralı ile yapılan görüşmeleri ,hazırlanan yeni senaryoları, MİT- İmralı- Kandil kuryesi Sırrı Süreyya Önder’i, Irak ve Suriye’nin kuzeyindeki gelişmeleri, Atlantik Konseyinin bölücü raporlarını, Mesud Barzani ve Mazlum Abdinin Erbildeki kirli ve karanlık  görüşmelerin iele almıştır.

Öznur, açıklamasında 1993 yılından başlayarak devam eden, özellikle AKP iktidarı döneminde 2009-2015 yılları arasında yoğun bir şekilde yapılan, bugünde yeniden başlayan, (28 Aralık 2024-22Ocak 2025) görüşmelerle, devam eden yeni İmralı-DEM,DEM-AKP görüşmelerini yeni bir ihanet süreci olarak değerlendirmiş, bu görüşmelerin “devlet aklı” değil, devletin bekasına, ülkenin milli güvenliğine zarar veren yaklaşımlar olarak açıklamasında analiz etmiştir.

Öznur, küresel, emperyalist proje BOP ve BOP projesinin içinde olan, CIA istasyon şeflerinin denetiminde hazırlanan, stratejik maşa PKK’yı meşrulaştıran, terörist başını “müzakereci” olarak gösteren, AKP hükümetine dikte ettirilen, “çözüm süreci” denilen o karanlık süreçleri baştan itibaren olaylarla, belgelerle anlatmış ve yeni ihanet süreçleri karşısında yine tarihi uyarılarda bulunan bir yazı yazmıştır.

DEM ve PKK’nın süreçle ilgili yaptıkları destek açıklamalarını ve bakış açılarını da yazısında anlatmıştır. Öznur yazısında  terör rejimi Siyonist İsrail ile YPG arasındaki ilişkileri ve birbirlerine verdikleri desteği anlatmıştır.

Öznur’un yaptığı açıklamanın tam metni:

APO İTİNİ “BARIŞ MELEĞİ”, ZERDÜŞT PKK’YI “BARIŞSEVER”, TERÖRİSTLERİ DE “ÇİÇEK ÇOCUKLARI” YAPTILAR

Türkiye küresel devlet operasyonları ve organizasyonlarıyla karşı karşıyadır. Etki ajanları, nüfus casusları, devletimizin içine kadar sızmıştır.

PYD/YPG’yi silahlarla donatan, eğiten, yöneten ve yönlendiren ABD’nin CIA’sı ile askeri ve siyasi uzmanlarıdır. PYD/YPG, Amerikan emperyalizmi olmadan yerinden dahi kıpırdayamaz. Her yönüyle bağımlı bir örgüt olduğu bilinmektedir.

AKP iktidarı, bu süreci yine terörist başı üzerinde yürütmek istiyor. Saray iktidarı, terörist başını devreye sokmak istemesi, onu bir aktör olarak görmesi, son derece tehlikeli ve geri dönüşü olmayan bir yoldur.

Orta Doğu’daki istihbarat servislerinin yıllarca kullandığı terörist başından medet ummak akıl tutulmasından başka bir şey değildir.

PKK/PYD gibi terör yapıları, çok uluslu şirkettir. PKK ve Suriye kolunun içinde CIA, Mossad başta olmak üzere Batılı istihbarat servislerinin çok sayıda elemanı vardır.

Dün teröris başını işi bittiği için görevini tamamladığı için teslim edenler, Kandil ve PYD’nin ipini de ellerinde tutmaya devam ediyorlar. ABD’nin kara gücü PYD/YPG’li teröristler için Kandil için Öcalan’ın sadece sembolik anlamı vardır.

Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy, Elazığ'ı Ziyaret Etti Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy, Elazığ'ı Ziyaret Etti

Bebek katili gelecek, DEM Grubu’nda konuşacak, PKK’ya “silah bırak” diyecek, PKK ve YPG de silah bırakacak! Bunun mümkün olmayacağını cümle alem bilir.

Terör üssü Kandil ve Suriye kolu YPG ne Apo’ya bakar ne Selo’ya.  Kandil’e Washington’a, Pentagon’a bakar. Onlar ne diyorsa onu yaparlar.

Saray rejimi tarafından tekrar ailesi ile ve DEM heyeti ile görüşmeye izin verilen terörist başı, Oslo görüşmelerinden olduğu gibi İngiltere’nin garantör devlet olarak devreye girmesini, “Baş müzakereci vetek yetkili” olarak kendisinin kabul edilmesini istiyor.

AKP iktidarı döneminde yaşananlara bakın:

Terörist oldu “aktivist”,terör örgütü PKK oldu sivil toplum kuruluşu!

İmralı canisiitoğlu iti ve CIA devrimcisi Selahattin Demirtaş’ı, barış güvercini yaptılar.

Apo itini “Barış Meleği”, Zerdüşt PKK’yı “Barışsever”, teröristleri de “Çiçek Çocukları” gibi göstermeye çalışan iç ve dış mihraklar, 5. kol gruplar, iç savaş tahrikçileri, siyasal iktidarın yine vahim yanlışlarından cesaret alarak kirli emellerini gerçekleştirmeye çalışıyorlar.

HDP ve DEM’e her şeyi söyleyen AKP, yine her zamanki gibi takiye yapmaya devam ediyor. AKP ve DEM, birbirlerine her şeyi söylerler sonra utanmadan mutabakat imzalarlar, müzakere yapmaya kalkarlar.

AKP iktidarı, İmralı canisini, Selo’yu ve tüm bölücüleri tahliye etmeye, onlara siyasi af çıkarmaya, Suriye’nin kuzeyinde bir ABD/İngiliz planı olan projeyi hayata geçirmeye çalışıyorlar.

TERÖRİST BAŞI ÖCALAN İÇİN “BAŞ MÜZAKERECİ OLSUN” DİYENLER VATAN HAİNİDİR

Şimdi DEM heyetinde yer alan her görüşme sonrası konuşmalar yapan İmralı, MİT kuryesi Sırrı Süreyya Önder yine başrollerde. Bundan 11-12 yıl önce HDP heyetinde yer alan HDP’li cihangir devrimcisi (!) Sırrı Süreyya Önder yine algı operasyonlarında sahnede.

Bundan 11 yıl önce Natocu/Amerikancı Selahattin Demirtaş, Öcalan’ın başmüzakereci olmasını istemişti. HDP’li cihangir devrimcisi (!) Sırrı Süreyya Önder ise “Sayın Öcalan, başmüzakerecilik sıfatını tarihi Nevruz bildirgesini yazdığı gün aldı. Öcalan'ın 2012'deki Nevruz kutlamalarında yazdığı bildirinin okunmasıyla birlikte başmüzakerecilik sıfatını kazanmıştır.” demişti.

Örgütünü İmralı’dan verdiği açık direktiflerle yönetiyor, devlete racon kesiyor. İstekleri kabul edilmediği takdirde ayaklanma çağrıları bile yapıyor. Terörist başı Öcalan, MİT ile yaptığı görüşmelerde “Devlet artık bana terörist başı diyemez” diyerek kendisi ile ilgili ifadelerin değiştirilmesini istemiştir.

AKP ve MİT “APO’ya bundan sonra terörist başı demek devlet ciddiyeti ile bağdaşmıyor.” diyerek TRT’de bile “Terörist başı Öcalan” ifadelerini kaldırtmıştır. AKP memurları terörist başı ile her gün görüşüyor. İmralı canisi, AKP güdümündeki memurlar ile günlük mesai içinde. AKP Öcalan’dan medet umar hale gelmiştir.

Bebek katili Öcalan, bundan 11 yıl önce HDP heyeti ile yaptığı görüşmelerde MİT ile çok uyumlu ilişkileri olduğunu söyleyerek, “Devlette önemli bir söz sahibi konumuna geliyorum.” demiştir. Teröristbaşı açıkça “Müzakere benimle yürütülmeli. Başmüzakereci olarak ben muhatap kabul edilmeliyim” diyor. KCK diyor ki “Öcalan başmüzakereci olmalı”. Uzantısı HDP de ‘Devlet de Öcalan’ın başmüzakereci pozisyonunu kabul etti’ diyor.

Taksim ve Cihangir barlarının hızlı devrimcilerinden HDP’li devrimci, artist Sırrı Süreyya Önder, yüzyılın canisi,yüzyılın alçağı Öcalan için “Öcalan yüzyılın lideridir" demiştir.

İmralı kuryesi, artist Önder’in şunu iyi bilmesi lazım: Övgüler dizdiği sapık Öcalan ne Kürtlerin temsilcisidir ne de tüm Kürtler Apoist’tir. HDP’li, DEM’li Önder’in görevli (!) olduğu kesindir ve bir yerlere mesaj gönderdiği bellidir.

Sırrı Süreyya Önder, ihanet sürecinde MİT kuryesi gibi görev yaptığını gizlemiyor. HDP içinde bazıları Önder için “MİT’e çalışıyor.” demiştir. Sırrı Süreyya Önder’in HDP Meclis Başkanvekili olarak ilan edilmesi boşuna değil.

2012-2014 yılında MİT ile Öcalan arasında sık sık görüşme yapılmıştı. Görüşmeleri İmralı heyeti olarak adlandırılan grup yürütmüştü. Grupta Sırrı Süreyya Önder, Pervin Buldan, İdris Baluken, Selahattin Demirtaş, Aysel Tuğluk yer almıştı.  İmralı da yapılan görüşmeler sonrasında HDP kurulmuştu. HDP'nin adını teröristbaşı Öcalan vermişti.

DEM Parti Van Milletvekili Pervin Buldan ve İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, 28 Aralık'ta İmralı'da PKK lideri teröristbaşı Abdullah Öcalan ile görüşmüştür.

Terörist başı Abdullah Öcalan, bu görüşme sonrası "Sayın Bahçeli’nin ve Sayın Erdoğan’ın güç verdiği yeni paradigmaya, ben de pozitif anlamda gerekli katkıyı sunacak ehil ve kararlılığa sahibim." demişti.

Pervin Buldan, Sırrı Süreyya Önder ve Ahmet Türk'ten oluşan DEM Parti heyeti,2 Ocak'ta TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ile, daha sonra MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'yle görüşmüştü.

Heyet, 6 Ocak'ta AKP TBMM Grubu ile görüşmüştü. DEM  heyeti 7 Ocak'ta CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile bir araya gelmişti. Heyet ayrıca Saadet Partisi, Gelecek Partisi, Yeniden Refah Partisi ve DEVA Partisi ile görüşmüştü.

DEM Parti heyeti 11 ve 12 Ocak günü ayrıca eski HDP Eş Genel Başkanları CIA devrimcilerinden Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ı da ziyaret etmişti.

Heyet, PKK lideri Abdullah Öcalan ile ikinci kez görüşmek için 20 Ocak'ta başvuruda bulunmuştu. Adalet Bakanlığı'na yazılı olarak yapılan başvuru Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder tarafından gerçekleştirilmişti.

PKK uzantısı DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, İmralı görüşmesinden Öcalan’ın konuşmalarının içeriği hakkında konuşarak, “Sayın Öcalan, meseleyi şiddet ve çatışma zemininden demokratik hukuk ve demokratik siyaset zeminine çekmeyi hedeflediğini bir kez daha bu görüşmede de ısrarla vurgulamıştır.” demiştir.

BÖLÜCÜLER MEYDANLARA İNMİŞTİR

PKK uzantısı DEM, terör üssü Kandil’den gelen talimatla yeni süreç için40 ilde miting düzenleme kararı almıştır.DEM,1 Şubat'tan 16 Şubat 2025'e kadar "Toplumsal Özgürlük ve Barış Buluşmaları" adı altında mitingler düzenleme kararı almıştır.

Bu çerçevede ilk miting, 2 Şubat Pazar günü İstanbul'da yapıldı. Bölücü sloganlar atıldı, pankartlar açıldı.Terörisbaşının bağlılık yeminleri ettiler. Bu bölücü mitinge iktidar bilerek seyirci kalmıştır.

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, bebek katili Öcalan'ın şu mesajını aktardı: "Türkiye'yi demokratikleştirdikçe Kürt sorunu barışçıl ve demokratik yöntemle çözülecektir. Barışın toplumsallaşması için bütün siyasi partiler, kurumlar, toplumsal dinamikler bu sürecin parçası, yürütücüsü olmalıdır."

İmralı görüşmelerine dair konuşan CIA devrimcilerinden Tülay Hatimoğulları, şunları söylemiştir:

“Bizler İmralı'dan gelen mesajları çok iyi okuyoruz. İmralı'dan gelen mesaj çok net: Türkiye demokratikleşmelidir. Türkiye'yi demokratikleştirdikçe Kürt sorunu barışçıl ve demokratik yöntemle çözülecektir. Barışın toplumsallaşması için bütün siyasi partiler, kurumlar, toplumsal dinamikler bu sürecin parçası, yürütücüsü olmalıdır. Öcalan diyor ki; Türkiye kendi halkıyla ve iç iradesiyle iç barışını sağlamalıdır. Öcalan diyor ki barışı Ankara'da, İstanbul'da, Esenyurt'ta konuşmalıyız, barışı Amed'de konuşmalıyız.

Sayın Öcalan bir adım attı, DEM Parti bir diyalog ve müzakere partisi olarak üzerine düşeni yapmaya hazır olduğunu söyledi. Biz Türkiye'nin dört bir yanında, Kürdistan'ın bütün illerinde kapı kapı gezip barışı anlatıyoruz, anlatmaya devam edeceğiz. Sayın Öcalan üzerinde devam eden tecridin kalkması ve Sayın Öcalan'ın barış için daha çok çalışması için olanaklarının genişletilmesi ve koşullarının iyileştirilmesi gerekir. İkinci önemli talebimiz güven arttırıcı somut adımların atılmasıdır.”

PKK: “ÖCALAN ÜZERİNDE TECRİT KALKMALI. ÖCALAN BAŞ AKTÖR OLARAK GÖRÜLMELİDİR”

Terörörgütü PKK’nın Yürütme Komitesi üyesi, terör şeflerinden Duran Kalkan, örgüte yakın medyaya, Ömer Öcalan’ın 43 ayın ardından ilk kez PKK lideri Öcalan ile görüşmesinin ‘heyecan ve moral’ yarattığını, “Önder Apo'nun sağlık durumu hakkında bilgilendik, selamlarını aldık. Bu bile ortamı değiştirmeye yetti. Önder Apo'nun selamını almak, sesini duymak, sağlığı hakkında bilgilenmek, bütün ortamı farklı durumda etkiledi. Tecrit kalkmalı. Her şey Önder Apo'nun fiziki özgürlüğüne bağlı. Başmüzakereci odur. Bu gerçekleşmeden herhangi bir somut gelişme olmaz, ortaya çıkmaz.” demiştir.

PKK’nin üst düzey isimlerinden 20 yıl cezaevinde yatan KCK Yürütme Konseyi üyesi Sabri Ok,örgüte yakın televizyon kanalına verdiği Kürtçe röportajda, Türkiye ve Suriye’deki gelişmeler ile gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.PKK lideri Abdullah Öcalan’ın şartlarının değişmesi gerektiğini belirtenterör şeflerinden Okşunları söyledi:

 “2013 yılında Önder Öcalan, bir kez daha siyasi, hukuki bir çözüm zemini oluşturmak istedi. Türk devleti, AKP de buna katıldı. O dönem deApo çok önemli noktalara dikkat çekti; TBMM’nin bu sorunu gündemine alması, komisyonların kurulması,yasal değişikliklerin yapılması ve en önemlisi de sürecin hukuki olarak kabul edilmesi gerektiğini vurguladı. Apo’nun o kadar çok şüpheleri vardı ki yanına gidip-gelen heyete, ‘Eğer bu sürecin hukuki ve yasal bir zemini oluşturulmazsa ileride sizi tutuklayıp, zindana atabilirler’ dedi. Öyle de oldu. Şu an baktığımızda yine böyle bir şeyin yaşandığını görüyoruz. Ömer Çelik, 'pazarlık yok, müzakere yok' diyor. Peki, sormazlar mı o zaman ne var diye? Sadece PKK silah bıraksın, Apo silahı bırakın desin.  Apo 2013 yılında da söyledi, bugün de söylüyor; eğer özgür olmazsa, ağır tecrit kalkmazsa, koşulları değişmezse o zaman bir adım atılamaz

Öcalan, rahat bir şekilde yoldaşlarıyla, DEM Parti ile farklı kişilerle görüşmeler yapabilmesi gerekir. Bu şekilde tarihi rolünü oynayarak Türkiye’nin önünü açabilir.  Apo’nun talepleri çok makul, Türkiye’nin demokratikleşmesi, demokrasinin gelişmesi. Ben insanım, insanlık değerlerine bağlıyım, demokratım diyen bir kişi buna karşı çıkabilir mi? Ama AKP şu ana kadar olumsuz işaretler veriyor.”

BOP’ÇULARIN HAZIRLADIĞI KÜRT RAPORLARI

ABD dış politikasında her zaman Yahudi lobilerinin, Yahudi asıllı politikacıların, diplomatların, istihbarat şeflerinin etkili olduğu bir gerçektir. İsrail’e ve İsrail’in temsil ettiği çizgiye bağlı olan “Neoconlar” olarak bilinen çevre, Ortadoğu’da Barzani’ye, Talabani’ye, her zaman açık destek vermişlerdir. Washington yönetimi ve Neoconlar PKK ya her zaman destek vermiştir.

BOP teorisyenleri bir CIA kuruluşu olan Atlantik Konseyi, 1990’ların sonlarından itibaren “PKK açılımları” üzerine çalışıyor, raporlar hazırlayıp, toplantılar yapıyordu. AKP hükümetinin “çözüm süreci” dediği PKK açılımının mimarı Washington’du. İlk açılımlar, ABD-İngiltere işbirliği ile hazırlandı ve planlandı.

2005 yılında “Kürt açılımı” denilen gizli hazırlıklar 2007 yılından itibaren hızlandırıldı. AKP hükümeti Washington/Pentagon birlikteliğiyle hazırlanan bu küresel açılım planına tam destek verdi. Önce Washington merkezi bir “açılım koordinatörlüğü” oluşturuldu. Koordinasyon/koordinatörlük bir ABD planı ve bir BOP senaryosudur. Bu merkeze çalışmak üzere CIA’nın, Ortadoğu ve özellikle Türkiye masasına bakan en önemli elemanları getirildi. Seçilen CIA mensupları AKP hükümetini de çok yakından tanıyan kimselerdi. CIA’nın Türkiye uzmanları, 2006’dan beri Washington, Londra, Brüksel ve Tel Aviv’de gizli toplantılar yaptı.

Yurtdışındaki ve yurtiçindeki CIA’ya bağlı bürolar, merkezler, “Think-Thank” kuruluşları “Çalıştaylar” adıyla PKK açılımını desteklemek için toplantılar düzenledi. Bu küresel toplantıları organize edenlerin hedefinde Türkiye’nin çözülmesi vardı. Washington, Brüksel, Paris’te olduğu gibi Londra’da da küresel sermayenin ve istihbarat servislerinin himayesinde Türkiye’yi de ilgilendiren kirli ve karanlık toplantılar yapılıyordu. Türkiye üzerinde çalışan CIA uzmanlarından Yahudi HenriBarkey’in, 2008 yılında Obama’ya sunduğu Kürt raporu’da “PKK açılımı” ile bire bir örtüşmektedir.

CIA’nin istasyon şeflerinden Graham Fuller ile birlikte Türkiye üzerine raporlar hazırlayan HenriBarkey, ABD’ye bağımlı siyasi iktidarın zaman zaman yol haritasını çizmekte, AKP’nin açılım sürecindeki yol haritasını da HenriBarkey ve David Phillps’in ABD yönetimine sunduğu raporlar oluşturmaktadır. HenriBarkey 1997 yılında Graham Fuller ile “Kürt sorunu” raporunu hazırlayan isimdir. 2009 Açılım sürecinin mimarıydı.

HenriBarkey’in 2008 yılı Eylül ayında Obama’ya sunduğu “Kürdistan Üzerinde Çatışmayı Önleme” adlı raporunda PKK’lıların dağdan inmesi, Kürtçenin resmi dil olması ve Türkiye’nin PKK’lılara soruşturmaya uğrama kaygısı olmadan Türkiye’ye dönmelerini sağlayacak şekilde af ilan edilmesi gibi birçok öneri yer alıyordu. HenriBarkey’in raporunda ayrıca Türkiye’nin Güneydoğu’sunun Kürdistan olarak gösteren bir haritanın olması da planın nihai amacını ortaya koyar nitelikteydi. AKP hükümeti de Barkey’in çizdiği yol haritası üzerinden açılımlarını başlatmıştı.

Paul Henze, Peter Galbrait, Graham E. Fuller Richard Perle, MortonAbramowitz, HenriBarkey, David Phillips gibi birçok CIA uzmanı ve eski diplomatlar Türkiye üzerinde yaptıkları çalışmaları Washington’a rapor halinde sunmuşlardır.

İstanbullu bir Musevi olan Prof. HenriBarkey’in raporundan kısa bir süre önce David L. Phillips’de 15 Ekim 2007 tarihinde yine PKK ile ilgili bir rapor hazırlamış ve Washington’a sunmuştu. CIA akademisyeni David L. Phillips’in Türkiye’ye federasyon önerisi yaptığı raporda şunlar yer alıyordu:

-PKK’nın yasallaştırılması ve dağdan inişlerin serbest bırakılması

-PKK’lılar için genel af çıkartılması

-Türkiye teröre çözüm sürecinde DTP’yi arabulucu olarak kullanmalı

-Türkiye, Kerkük’ün Kürdistan’a katılmasını engelleme çabasına son vermeli

-Irak Kürt Yönetimiyle işbirliğini genişletmeli Barzani ile her konuda işbirliği yapmalı

-Abdullah Öcalan muhatap kabul edilmeli ve serbest bırakılmalı

Her iki bölücü raporda da Türkiye’nin içişlerine açıkça müdahale ediliyordu. Bu raporlar Amerikan yönetimine sunulduktan sonra uygulaması için AKP hükümetine servis edilmişti. Bölücülerin hamisi David L. Philips, Washington’daki Neoconlar ile birlikte PKK açılımını AKP hükümetine dikte ettirenlerdendir.

13-15 Nisan 2009’da, Washington’da ABD istihbarat teşkilatlarıyla bağlantılı olduğu bilinen ,Atlantik Konseyi ( AtlanticCouncil) AKP hükümetinin başlatacağı açılımlarla ilgili küresel bir toplantı yaptı. Türkiye ve Irak’tan gelen 14 kişinin katıldığı karanlık toplantıya, her biri CIA’dan yetişme diplomatlar, ABD’nin Türkiye’de ve Ortadoğu’da görev yapmış bazı büyükelçiler de katıldı. Türkiye aleyhine kararların alındığı toplantıda konuşulanlar hem Washington’a hem de ona bağımlı olan AKP hükümetine bir rapor halinde sunuldu. ABD Kongresi’ne sunulan “Kürt açılımı” raporları, açılımın ABD projesi olduğunun da açık bir bir ispatıdır. Yabancı bir ülkenin (İngiltere vb.) koordinatörlüğünde Oslo’da ve başka yerlerde defalarca yapılan kirli ve karanlık görüşmelerde alınan kararlar tiyatro perdeleri halinde merhale merhale bugün sahneleniyor.

İHANET AÇILIMLARI BOP PROJESİNE HİZMET ETMİŞTİR

2005 tarihli Diyarbakır açılımı, 2009 tarihli PKK açılımı ve 2013 tarihli İmralı açılımı, çadır mahkemeler, Habur rezaletleri, İmralı ve Kandil ile yapılan görüşmeler, Diyarbakır meydanında okutulan Öcalan’ın mesajları, Kandil ziyaretleri, 28 Şubat 2015 günü yapılan Dolmabahçe Mutakabatı, terör örgütü PKK’nın işine yaramıştır.

Açılımların prensi, dönemin İçişleri Bakanı Beşir Atalay’dır. Beşir Atalay, 29 Temmuz 2009’da basın toplantısı düzenleyerek “Kürt sorununda demokratik açılım süreci başlattıklarını” açıkladı.

21 Mart 2013: Diyarbakır’da resmen “çözüm süreci” dedikleri PKK açılımı başlatıldı. Öcalan’ın AKP-istihbarat onaylı mesajı okutturuldu.

21 Mart 2014: Teröristbaşı Öcalan’ın yine ikinci AKP-İstihbarat onaylı Nevruz mesajı okutturuldu.

21 Mart 2015: Öcalan’ın üçüncü Nevruz mesajı yine onaylı okutturuldu.

AKP hükümetinden talimat alan valiler, PKK/KCK’ya dokunamadılar.

Yabancı bir ülkenin (İngiltere vb.) koordinatörlüğünde Oslo’da ve başka yerlerde defalarca yapılan kirli ve karanlık görüşmelerde alınan kararlar tiyatro perdeleri halinde merhale, merhale, uygulanmaya çalışılıyor.

2013-2015 arası 29 kez İmralı’ya giden BDP/HDP heyetini, teröristbaşı ile görüşmesine izin veren, AKP iktidarıdır. Yine aynı süreçte, İmralı’nın mektup ve mesajlarını 17 kez Kandil’e götürüp, terör örgütü PKK’nın lider isimleriyle görüşüp dönüşte, onların mektuplarını, mesajlarını tekrar İmralı’ya ve AKP yönetimine ileten BDP/HDP heyetine izin veren, AKP iktidarıdır.

Hükümet, İmralı’ya teslim olmuş durumda. İmralı canisi gündemi belirliyor. Hükümet de onun peşinden gidiyor. Devlete teslim olan Öcalan’dan, devletle pazarlık etmeye kalkan Öcalan’a gelinmiştir.

Türkiye’nin milli güvenliği için yapılması gereken, sınırlarımızın dibinde bulunan terör yuvalarının imha edilmesidir. Kandil’deki örgüt ağalarının,savaş ağalarının sonu, Kandil’insavaşuçaklarımız tarafından yerle bir edilmesi ve tamamen etkisiz hale getirilmesidir.

TERÖR REJİMİ İSRAİL PKK’NIN SURİYE KOLU YPG YE DESTEK VERMEYE DEVAM EDİYOR

SDG’ninbaşında bulunanMazlum Abdi, İsrail’inkendilerine karşı takındıkları dostane tutumdan veverdikleridestekten dolayı Tel Aviv yönetimine teşekkür etmiştir.

İngiliz gazeteci Alan Duncan'a demeç verenSuriye Demokratik Güçleri adlı terörist yapılanmanın başında bulunan Mazlum Abdi kod adlıFerhat Abdi Şahin, Türkiye’nin desteklediği Suriye Milli Ordusu’nun (SMO)YPG’ye karşı yapmış olduğu saldırılar karşısındaİsrail Savunma Bakanı’nın Türkiye’ye karşı YPG’ye verdikleridestekten dolayı İsrail ile devam eden ilişkilerin en üst seviyeye çıkartacaklarını ifade etmiştir.

Terörist İsrail hükümeti, YPG’nin kontrolündeki bölgelerin veSDG/YPG’nin desteklenmesi için çok yönlü çalışmalar yapmaktadır.  4 Ocak 2025 günü İsrail Dışişleri Bakanı GideonSaar,PYD dış ilişkiler sorumlusu İlham Ahmed ile telefon görüşmesi yapmıştı.

İsrail medyasına göre görüşmede Saar,PYD/YPGiçin "güvence" vermişti. Görüşmede, Türkiye düşmanı PYD’ye bağlı olan SDG ve diğer silahlı Kürt örgütlerin korunması, SMO’nun, DSG’nin kontrolündeki bölgelere yönelik saldırılarının durdurulması talepleri gündeme gelmişti.

ABD ve Batılı emperyalist ülkelerin övgüler dizdiği Suriye’deki teröristbaşı Ferhat Abdi Şahin,İsrail Savunma Bakanı ile yaptığı telefon görüşmesinde Esad rejimiyle yıllarca mücadele eden aynı zamanda ABD/NATO uşağı terör örgütü YPG’yi silah zoruyla işgal ettikleri bölgelerden çıkartmak için mücadele veren “SMO’nun cezalandırılmasını talep ediyoruz. Bunlar bize büyük zorluk çıkartıyor.” diye şikayet etmiştir.

PKK’NIN SURİYE KOLU YPG, TEL AVİV MEDYASINA KONUŞTU: İSRAİL’SİZ OLMAZ

Omurgasını terör örgütü PKK/YPG'nin oluşturduğu ABD destekli SDG’nin sözde dış ilişkiler sorumlusu İlham Ahmed, İsrail medyasına, "Suriye'de çözümde İsrail yer almalı ve rolü çok önemli" dedi.

İsrail'in etkili gazetelerinden Jerusalem Post'tan İsrail-İngiltere vatandaşı JonathanSpyer tarafından Fırat'ın doğusunda yapılan röportajda SDG’nin sözde dış ilişkiler sorumlusu İlham Ahmed, terör örgütü PKK/YPG'nin Suriye ordusuna katılmasıyla ilgili İlham Ahmed, "SDG'nin savunma bakanlığının veya resmi Suriye ordusunun bir parçası olmasına bir itirazımız yok, ancak kendi özel statüsüyle Tüm ordunun yönetiminde bir şekilde yer almasını istiyoruz HTŞ ile SDG arasında çıkacak olası kriz ve ABD nin rolü ile İsrail ve SDG  arasındaki ilişkiye şu yanıtları verdi:

"Yılın başında, ABD'de birkaç IŞİD saldırısı oldu. Bölgemizde de IŞİD saldırılarının oranı artıyor. Türkiye'nin saldırıları IŞİD'i cesaretlendiriyor. Tüm bunlar göz önüne alındığında, Trump yönetiminin bu konudaki pozisyonunun net olacağını düşünüyorum. Orta Doğu krizi, herkesin İsrail ve Yahudi halkı rol almadan bölge için demokratik bir çözümün gerçekleşmeyeceğini anlamasını gerektiriyor. Suriye'deki sınır bölgelerinin güvenliği herkesin çözümde yer almasını gerektiriyor ve İsrail de bu taraflardan biri. Rolü çok önemli olacak, bu yüzden bu zamanda İsrail ile görüşmek çok önemli.

Gazeteci JonathanSpyer ise SDG ile ilgili şunları dedi: "Kesin olarak söylenebilecek bir şey var: Ahmed ile buluştuğum SDG üssü, düzenli bir ordu üssü gibi görünüyordu. Suriyeli Kürtler, 14 yıl boyunca büyük fedakarlıklarla şu anda ellerinde tuttuklarını inşa ettiler. Kolay kolay teslim etmeyecekler."

Barzani'ye yakınlığı ile bilinen Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) üst düzey yöneticilerinden Neşet Zaza, terör örgütü PKK/PYD ile ENKS arasında ABD'nin planlan doğrultusunda yürütülen "Kürt-Kürt diyaloğuna ilişkin açıklamalarda bulundu.

PKK/PYD elebaşı Mazlum Abdi kod adli Ferhat Abdi Sahin ile yapılan görüşmede üç konuda anlaştıklarını belirten ENKS Yerel Meclis Başkanı Neşet Zaza, anlaşma noktalarını şöyle özetlemiştir:

"Halkımızın büyük bir umutla beklediği görüşmelerin bir sonuca ulaşmasını umuyoruz. SDG ile yaptığımız görüşmede üç konu Üzerine anlaştık. Birincisi, herkesin kendisini rahatça ifade edebileceği, serbest siyaset yürüteceği bir zeminin oluşturulması. İkincisi, ortak bir siyasi anlayış taslağı hazırlanması ve bu temelde tüm siyasi taraflarla ile müzakerelerin başlatılması. Üçüncüsü ise Suriye'ye hükmeden yeni yönetim ile müzakerede bulunacak ortak bir heyetin oluşturulması."

"Rejim değişti, dolayısıyla yeni bir siyasi anlayışa ihtiyaç var" diyen Zaza, "ENKS olarak her zaman federalizmi savunduk ve Fransız ve İngiliz dostlarımız, Arapların federalizmi kabul etmeyeceğini belirterek, bize ademimerkeziyetçilik öneriyor." dedi.

ABD ve Fransa ortak heyeti, Kamışlı'daBarzani çizgisindekiENKS’li yetkililer ile bir araya gelmişti. Suriye Kürtleri Ulusal Konseyi (ENKS) ile PKK yandaşı SDG’yi bir araya getirmeye çalışmışlardır.

PYD Başkanlık Konseyi Üyesi Salih Müslim, İsrail basınında son günlerde çıkan "İsrail'in Suriyeli Kürtleri Türkiye'ye karşı koruması gerektiği" şeklindeki yorumların sorulması üzerine Müslim, "Özellikle İsrail'den değil, herkesten destek istediklerini" söyledi.

Salih Müslim, "İsrail dostane iletişimimiz devam ediyor , Kürtlere destek açıklamalarını elbette takdirle karşılıyoruz" demiştir, Türkiye'nin Ortadoğu'da izlediği tutumun "İsrail'i de rahatsız ettiğini" söylemiştir.

İKİ TÜRK DÜŞMANI HAİN MESUD BARZANİ İLE MAZLUM ABDİ ERBİL’DE GÖRÜŞMÜŞLERDİR

16 Ocak 2025 günü, terör yapılanması SDG’ninlideri olan Mazlum Abdi, Erbil’i ziyaret ederek Suriye veYPG konusunda I-KDP lideriMesud Barzani ile görüşmüştü.

Süleymaniye’de düzenlenen “Rojava’nınKaderi İçin Güney” konferansına katılan Demokratik Birlik Partisi (PYD)Eş Başkanı Perwin Yusuf, Suriye topraklarının yaklaşık %35’i, PYD’nin askeri kanadı YPG’nin ana unsurunu oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri’nin (DSG) kontrolündedir. Buraları yeniyönetime bırakmayacağız.” demiştir.

Esad rejiminin yıkılmasından sonra, Suriye Kürtleri Ulusal Konseyi (ENKS) ile Kürt Ulusal Birliği Partileri (PYNK) PYNK'ın başkanlığınıyapan partinin Eş Başkanı Perwin Yusuf,"Mazlum Abdi’ninErbil’e gelişinden sonra" durumun değişmesini ve ENKS’nin kendileriyle bir araya gelmesini beklediklerini söylemiştir.

PYD Eş Başkanı, "PYNK ve hatta ENKS’nin temsilcilerinden oluşan tek bir birleşik heyetle Şam’a gitmeyi destekliyoruz, böylece Kürtlerin tüm siyasi taraflarını temsil edebilir" şeklinde konuşmuştur.

PKK’ya bağlı olanSuriye Demokratik Meclisi'nin (MSD) ABD Temsilcisi Sinem MuhammediseI-KDP’ye bağlı olan BarzaniciRudaw’averdiği röportajda, YPG’nin başındabulunanMazlum Abdi’nin Mesud Barzani ilegörüşmesiniKürtlerin siyasi birliği açısından önemli bulduklarını ve Türkiye’ye karşı tüm Kürt örgütlerin birleşmesini ve ortak hareket etmesini söylemiştir.

CIA ile bağlantılı Sinem Abdullah’ın açıklamaları aynen şöyle:

“İki Kürtlideringörüşmesiçok önemli bir görüşmeydi. Bu görüşme tüm Kürt halkının arzularına uygundu ve Kürdistan'ın dört parçası için milli bir istekti.MesudBarzani veMazlum Abdi’nin birlikte çekilen fotoğrafı, tüm Kürtleri yürekten sevindirdi. Bölge olarak önemli bir süreçten geçiyoruz ve hem Suriye'de hem de tüm bölgede büyük değişimler yaşanıyor. Bu nedenle Kürt halkının bu değişimlerde yer alması çok önemli. Kürtlerin tek ses olup Şam ile görüşmeler yapması, Kürtlerin haklarını ve geleceğini tartışması büyük bir gereklilik.”

Bu iki maşanıngörüşmesinde Erbil ve Duhok anlaşmaları yeniden gündeme geldi.  PKK’lı Sinem Muhammed, ayrıca"Barzani ve Mazlum, Abdi Kürtlerin birleşmesini ve ortak bir tutumla Şam ile görüşmeler yapılmasını istiyorlar." demiştir.

PKK’NIN SURİYE KOLU PYD’NİN ABD TEMSİLCİSİ TRUMP’IN YEMİN TÖRENİNE KATILMIŞTIR

Suriye Demokratik Meclisi'nin (MSD) ABD Temsilcisi Sinem Muhammed, Kandil’den gelen talimatlaDonald Trump'ın yemin törenine de katılmıştır.

MSD'nin ABD temsilcisi,Amerikan yönetiminden çok destek gördüklerini bu desteğin devam etmesini istediklerini şu sözlerle ortaya koymuştur:

“Amerika'ya, merkezi olmayan bir sistem istediğimizi ilettik. Özerk Yönetim sistemi, Suriye'nin sorunlarını çözebilir.Amerika’nın Kürtlere yönelik tutumu olumludurvesorunların siyasi yollarla çözülmesini destekliyor. Amerika, Kürtlerin demokratik özerkliğe dayalı bir sistem içerisinde haklarını korumasını destekliyor.

Türkiye'nin saldırıları devam ediyor. Amerika, diplomatik yollarla bu sorunu çözmek istiyor. Türkiye İHA'larla halkımızı bombalıyor.”

Abdi, “Uluslararası koalisyon ve Amerikan güçleriyle yıllardır çalışıyoruz. Savunma Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı’ndaki muhataplarımızla ve Beyaz Saray'la da çalışıyoruz, görüşüyoruz.” dedi.

ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Yakın Doğu İşlerinden Sorumlu Departmanı, sosyal medya hesabı üzerinden görüşmeye ilişkin yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

“Amerika, Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) Başkanı Mesud Barzani ile Demokratik Suriye Güçleri (DSG) Genel Komutanı Mazlum Abdi’nin 16 Ocak’ta gerçekleştirdiği görüşmeden memnuniyet duyuyor

“Kürtler arasındaki diyalog, Suriye’de kapsayıcı bir siyasi geçişin ilerletilmesinde kritik bir rol oynayabilir.”

Yine bu süreçte  Avrupa'dan Suriye'ye gelen,Türkiye düşmanıbir heyet, terörörgütüPKK/YPG'nin oluşturduğu ABD destekli Suriye Demokratik Güçleri'ni (SDG) ziyaret etmiştir.

30'dan fazla ismin bulunduğu heyet, SDG temsilcileriyle görüştü. Ardından terör örgütü uzantısı olan YPJ ile bir araya gelen heyet, teröristlerle tokalaşarak fotoğraf çekildi.

Görüşmenin ardından yapılan açıklamada teröristlerin söz konusu görüşmelerde "Türkiye'ye baskı" yapılmasını istediği belirtildi.Ağırlıklıolarak İtalyan ve Fransız siyasetçilerin bulunduğu heyette Paris ve Roma belediyesinden bazı isimler de bulunuyordu.

BarzaniciRûdaw’a, DSG yöneticisi HTŞ lideri Colani ile DSG heyeti arasında  1 Şubat günü görüşmenin olduğunu taraflar arasında bazı görüş ayrılıkları olduğunu ifade etmiştir.