13 Ağustos 1982 günü idam edilen, Ülkücü şehit Ali Bülent Orkan, şehadetinin 38. yıl dönümünde, Ankara Karşıyaka Mezarlığı’ndaki kabri başında, dualarla anıldı. Kabri başında düzenlenen anma programına, merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun yol ve dava arkadaşlarından, Ülkücü hareketin kanaat önderlerinden, Ülkücü fikir ve siyaset adamı Hakkı Öznur, milliyetçi camianın önemli isimlerinden, araştırmacı–yazar Metin Turhan ve EKSEN Sendikası Genel Başkanı Dr. İsmail Yıldız, Eksen üyeleri ve bir grup ülkücü genç katıldı. Kabrin başında önce Kur'an-ı Kerim okundu, ardından dualar edildi, daha sonra şehit Ali Bülent Orkan ile ilgili konuşmalar yapıldı. Ülkücü Hareketin tarihini yazan, araştırmacı-yazar Hakkı Öznur şu konuşmayı yaptı:

ALİ BÜLENT ORKAN KAVGA GÜNLERİNDE EN ÖNDE DÖVÜŞENLERDENDİ

“ 12 Eylül 1980 öncesiydi. Zor ve fırtınalı yıllardı. Ölüm kol geziyor, kızıl namlular kan kusuyordu. Ali Bülent Orkan, Ankara’da mücadeleci yapısıyla, duruşuyla, tavrıyla, yiğitliğiyle Ülkücü gençlik hareketinde çok sevilen, sayılan, saygı duyulan yiğit bir ülküdaşımızdı.  Her gün şehitler verdiğimiz o zor ve fırtınalı yıllarda, kavga günlerinde en önde dövüşenlerdendi. Ankara sokaklarında kurşunların, taşların, sopaların üzerine korkusuzca nasıl gittiğinin dönemin ülkücüleri tanığıdır.

Ankara’nın her semtinde, mahallesinde Ali Bülent Orkan’ın izi vardır. Okulları işgal eden, mahalleleri kızıl kurtarılmış bölgelere çevirmek isteyen, terör estiren, her türlü komünist örgütlerin karşısında Ali Bülent Orkan, Orkan gibi gardaşlarımız, yiğitlerimiz, dava arkadaşlarımız vardı.  Komünistlerin silahlı, bombalı saldırılarına karşı ölümüne bir kavga veriliyordu. Ali Bülent Orkan, Keçiören’ de, Etlik’te, İncirli’de, Esertepe’de, Yükseltepe’de, Ayvalı’da, Yıldırım bölgede   mücadeleci kimliğiyle  her yerde  adından söz ettiriyordu. Yiğitliğiyle, mertliğiyle, delikanlılığıyla   ülküdaşlarının gönlünde taht kurmuştu. Ankara’nın her yerinde ülküdaşlarına yardıma koşuyordu. Bölgede tanınan ve bilinen bir isim olmuştu. Bu yüzden komünist terör örgütlerinin ve onların devlet içindeki uzantıları POL-DER adlı kızıl polis örgütünün hedefi olmuştu.  Komünist örgütler ve POL-DER adlı kızıl çete, Ali Bülent Orkan’ı öldürmek için çok pusular kurmuşlardır. Özellikle arandığı dönemde POL-DER’li çeteler  onu yakalamak için birçok özel operasyonlar yaptılar. Yakalandığında çok işkenceler gördü. Bu işkenceler idam edildiği günlere kadar devam etti.

C-5’TE, TECRİTTE, DARAĞACINDA İŞKENCECİLERE ZALİMLERE BOYUN EĞMEDİ

12 Eylül döneminde ülkücü hareketin lider kadroları başta olmak üzere ülkücü gençler, Mamak Askeri Cezaevi’nde korkunç işkencelerden geçirildiler. Mamak Cezaevi’nde kurulan C-5 adlı işkence merkezinde, asker-polis karışımı zalimler, ülkücülere korkunç işkenceler yaptılar. Arkadaşlarımızı işkencehanelerde şehit ettiler. Özellikle idam cezası alan ülkücülere yönelik cezaevi yönetiminin insanlık dışı zalim uygulamaları vardı. İdam cezası alanlar, A blok Tecrit 2 Ön’de bulunan 35 ve 36 numaralı hücrelerde yatardı.

12  Eylül  darbesinden 1 ay sonra yakalanan Ali Bülent Orkan,  önce Mamak cezaevine getirilmiş ardından C- 5 adlı işkence merkezinde günlerce  işkenceye  maruz kalmıştır. Direnişçi kimliğiyle  C-5 te  Mamak’ta sembol olmuştu.  Zalim, yezid  ruhlu Raci Tetik, denen alçak  ona kafayı takmıştı. Sürekli “komutanım diyeceksin” diyordu. Ama Ali Bülent’imiz demiyordu. Kuduruyorlardı. Acımasızca dövüyorlardı, saldırıyorlardı, yetmiyor, tabutluklara atıyorlardı. Ali Bülent Orkan, hem C-5 adlı işkence merkezinde hem hücresinde aslanlar gibi durdu. Eğilmedi, bükülmedi, teslim olmadı. “Yaptıklarınızın hesabını soracağız” dedi. Raci Tetik başta olmak üzere bütün şerefsizlerin sinirlerini bozmuştu. zalim cezaevi yönetiminin Ali Bülent Orkan’a neler yaptıklarını C-5 işkence merkezinde işkence gören ülkücüler Mamak Cezaevi’nde yatan ülkücüler, ülküdaşları çok iyi bilir. Ali Bülent, Mamak’ta destan yazmıştır. Zalimlere “komutanım” demedi. Yapılan işkence süresince “zalimler, iblisler, şeytanlar” diye haykırdı.

BİR ŞEHİT, BİR DAVA ADAMI,  BİR  KAHRAMAN : ALİ  BÜLENT ORKAN

Ali Bülent Orkan direnişin sembolü olmuştu.. 13 Ağustos 1982'de, sabah ezanıyla, Ankara Merkez Kapalı Cezaevi’nde asılarak şehit edilen ülküdaşımız, Ali Bülent ORKAN, idamı  bir hafta ertelenince, yan hücrelerde bulunan Muhsin Başkan’a bir mektup gönderir… Der ki: “Başkanım cezam bir hafta ertelendi. Çok sevinçliyim… Lakin sevincim cezamın bir hafta ertelenip, ömrümün bir hafta uzamış olmasından değil. Kuran-ı Kerimi hatim ediyordum, bir cüzüm eksik kalmıştı, Rabbime şükürler olsun ki, hatimim eksik kalmayacak, onu tamamlayacağım sevincim bundan” der.

12 Eylül öncesi Ülkü Ocakları ve Ülkücü Gençlik Derneği’nin genel başkanlığını yapan, Ülkücü gençliğin lideri Muhsin Başkan Ali Bülent Orkan’ı, Orkan ülküdaşımız da Muhsin Başkan’ı çok seviyordu. Muhsin Başkan, 12 Eylül öncesi onun Ankara’daki yapmış olduğu mücadeleyi, cesaretini, mertliğini çok iyi biliyordu. Ali Bülent ülküdaşımızı, yakından tanıyor ve çok seviyordu. Şimdi, iki şehidimiz Ali Bülentimiz , Muhsin başkanımız  ötelerin ötesinde o kutlu beldede beraberler.

İDAM SEHPASINDA BİLE ZALİMLERE MEYDAN OKUDU

Ali Bülent Orkan, idama giderken bile başı dikti. Ölümü, vuslat olarak görüyordu. İnanmış, iman etmiş ve hüseyni ruha sahip bir alperendi.  İnfaz memurlarının ve savcının sorduğu “sağlığın nasıl?” sorusuna her türlü eziyeti görmesine zulümlere uğramasına rağmen, sağlık sorunları olmasına rağmen, “çok şükür Rabbime hamdolsun çok iyiyim” diyordu. İdam edilmeden önce namazını kılmış, duasını etmiş ve sehpaya başı dimdik şekilde çıkmıştır. Endişe yok! korku yok!  Darağacında bile zalimlere meydan okuyordu.

Ali Bülent Orkan, boyun eğmedi, eğilmedi. Dik durdu. Ali Bülent Orkan, “sevmedim ülküden başkasını” diyordu. Ülküsüne, davasına, milletine, vatanına, bayrağına sevdalıydı. “Davamızın adı Nizam-ı Alem i’lay-ı kelimetullah davası” derdi.  Bu kutlu yolda, bu mübarek yolda şehit düştü.

Tarih boyunca nice yiğit dava önderleri, dava mensupları, âlimler, i'layı kelimetullah uğruna canlarını feda etti. Zalimlerin ve iş birlikçilerinin idam ettikleri Ali Bülent Orkan gibi yiğit ülküdaşlarımız, tarihe damga vurmaya devam ediyor.

Ali Bülent Orkan, Şehit düştükten sonra Mamak Cezaevi’ndeki ülkücüler, hücrelerde ve koğuşlarda Kur’an okudular. Aziz ruhuna Yasinler, Fatihalar gönderildi.

ALİ BÜLENT ORKAN, ZALİM RACİ TETİK’E BOYUN EĞMEDİ

“Özel Harp” elemanlarından olan işkenceci Tetik, Temmuz 1980'de Mamak Askeri Cezaevi Komutanı olarak atandı. Beşli çetenin ve NATO merkezli gladyonun özel elemanlarından olan Raci Tetik, özel yetiştirilmiş ekibi ile uzun yıllar Mamak Askeri Cezaevi’ni zulümle   yönetti.  Cezaevini işkencehaneye, zulümhaneye çevirdi. Zalim Raci Tetik, işkencecilerin şefiydi, Mamak’ın celladıydı, işkencecisiydi. Diktatör Kenan Evren ve çetesinin övgülerine mazhar olmuştu.

Mamak Cezaevi Komutanlığı’na atanan Tetik, nasıl bir yönetim kuracağını hemen belli etmişti. Koğuşlara hücrelere sürekli baskınlar yaptırdı. Tutuklular havalandırmada toplu dayaklardan geçiriliyordu. Görüşlere giderken bile koridorlar cop sesleri ile inliyordu. Saatler süren dayaklar, kan gölüne dönen koğuşlar, hücreler, Raci Tetik gerçeğidir.

Mamak Askeri Cezaevi’nde “tabutluk” denen yerler vardı. ‘Tabutluk’ diye tabir edilen yerler A blokta bulunan zemin 1, 2, 3 diye bilinen koğuşların altındaki yerlerdi. ‘Tabutluk’ denilen yer Raci Tetik döneminde uygulamaya sokulmuştur. İşkencelere direnen, keyfi uygulamalara karşı çıkan Ülkücüler, Raci Tetik ve ekibi tarafından ‘tabutluk’ denen yere sokulmuş ve birçok kişi günlerce, haftalarca bu karanlık yerde kalmıştır.

Ali Bülent Orkan, zalim Raci Tetik’e ve cezaevi yönetimine asla boyun eğmemiş, onların keyfi uygulamalarına zulümlerine karşı çıkmış ve tavır koyarak karşılık vermiştir. Zalim Raci Tetik ve cezaevi yönetiminin ezberini bozmuştur.

Cezaevi sürecinde ülküdaşlarıyla, dava arkadaşlarıyla görüştürmemek, irtibatını kopartmak ve onu cezalandırmak için tam bir psikolojik baskı uygulanıyordu. Raci Tetik kendisine boyun eğmeyen, dik duran Ali Bülent Orkan’a büyük zulümlerde bulundu. Ama yiğidimiz Ali Bülent, zulme rıza göstermedi, zalimlere boyun eğmedi.

ÜLKÜCÜ  DÜŞMANI  NURETTİN SOYER VE RACİ TETİK İDAMA GİDEN ÜLKÜCÜLERE  HER TÜRLÜ  ZULMÜ YAPTILAR

Türkiye’nin dört bir yanından Ankara Mamak Askeri Cezaevi’ne C-5 adlı özel işkence merkezine getirilen Ülkücülere, Başbuğ Türkeş ve Muhsin Başkan başta olmak üzere Ülkücü hareketin önde gelen isimlerinin aleyhine ifade vermeleri için büyük baskı ve işkenceler yaptılar.

İdam edilen Mustafa Pehlivanoğlu, Fikri Arıkan, Ali Bülent Orkan gibi ülküdaşlarımızı hücrelerinden çıkartıp tekrar işkenceli sorgulara almışlar ve “Türkeş’i ve Yazıcıoğlu’nu suçlayın, idamınızı engelleriz” gibi alçakça tekliflerde bulunmuşlardır.

Ülkücülere, idam edileceklerini bildikleri halde bu kirli oyunu oynayan, Hava Hakim Albay Nurettin Soyer’in içinde bulunduğu çetede cezaevi komutanı Raci Tetik de vardı. İdama gidenleri hücrelerinden çıkartıp dövdüler, insanlık dışı eziyetlerde bulundular.

Sadece Ankara C-5’te değil Türkiye’nin dört bir yanında askeriyeye ve emniyete ait işkence merkezlerinde on binlerce Ülkücü hareket mensubu işkencelerden geçirildi.

Raci Tetik’in komutanlığı döneminde, idamla yargılanan dava arkadaşlarımız başta olmak üzere yüzlerce Ülkücü, itirafçılığa zorlandı! Özellikle 12 Eylül darbesinin hemen ardından Mamak Askeri Cezaevi’nde yatan Ülkücülere yönelik sistemli planlı bir program başlatıldı.

MAMAK CEZAEVİ’NDE  BİR ÇOK ÜLKÜDAŞIMIZ İŞKENCE İLE ŞEHİT EDİLDİ!

Ankara Mamak’taki 4. Kolordu Komutanlığı 28. Mekanize Piyade Tümeni içerisinde bulunan C-5 adlı işkence merkezinde işkencelerden geçirilen Ülkücüler, daha sonra A Blok’ta “kafes” denen Kenan cehenneminde dayaktan geçiriliyorlardı. C-5 ve kafesten sonra dayaklar götürüldükleri hücre ve koğuşlarda da devam ediyordu. Toplu dayaklar, falakalar, tabutluklar bir Mamak gerçeğidir.

Ülkücülerin işkence gördüğü merkezlerden biri İstanbul Harbiye'deydi. Adana Bölgesi'nin işkence merkezi Polis Okulu'ydu. Kayseri'de "Zinci Dede" adı verilen bir işkence merkezi vardı. Malatya, Bursa, Eskişehir, Sivas, Erzurum, Konya vb. yerlerde   Emniyet Müdürlüğü'nün içindeki özel işkence merkezleri vardı. Ülkücüler, Türkiye’nin dört bir yanındaki işkence merkezlerinde işkenceler gördü. Birçok dava arkadaşımız, ülküdaşımız, insanlık dışı işkencelerde şehit düştüler.

Zeki Kaman, Dürüst Oktay gibi POL-DER mensubu solcu işkenceci polis şefleri ve Mamak Cezaevi komutanı Raci Tetik denen alçak, şehit edilen ülküdaşlarımız için intihar ve hastalık raporu verdiler.

Ülkücü hareket düşmanı bazı askeri savcı ve hakimler işkenceli sorgulara bizzat eşlik ediyordu. Asker ve polis karışımı özel işkence ekibi Ülkücülere işkence ederken, Mamak Cezaevi komutanı Raci Tetik ise zevkle seyrediyor ve kimi zaman işkencecilere nezaret ederek “Gerekirse ölsünler, sakat kalsınlar, hiç önemli değil. Devam edin” diyordu.   

Milletin adamı, şehit liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu başta olmak üzere, binlerce Ülkücü, Mamak Askeri Cezaevi’nde özellikle C-5 adlı özel işkence merkezinde 1 ay işkencelerden geçirildi.

ÖNDE GİDENLERİMİZE SELAM OLSUN

Ey yiğit ülküdaşımız, Ali Bülent Orkan’ımız, şimdi peygamber sancağının gölgesi altındasın. Sonsuzluğun sahibinin yanındasın. Gittiğin kutlu beldede, ötelerin ötesinde, bizden de selam söyle nebiler nebisi, alemlere rahmet olarak gönderilen, iki cihan serveri Fahr-i Kainat Efendimiz (S.A.V), Peygamberimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) Efendimize… 

Bedir’de, Uhud’da, Hendek’te şehit düşenlere bizden de selam söyle…

Bizden selam söyle şehitlerin efendisi, cennet gençlerinin serdarı, Hz. Hüseyin efendimize. Bizden de selam söyle Anadolu’yu vatan yapanlara, İstanbul’u fethedenlere…

Bizden de selam söyle Çanakkale’de, milli mücadelede şehit düşenlere…

Bizden de selam söyle, cennet mekan şehit liderimiz çok sevdiğin, çok sevdiğimiz, canımız Muhsin Başkan’ımıza…

Bizden de selam söyle Türkmen ağası Dündar Taşer’e, Türkmen beyi Gün Sazak’a…

Bizden de selam söyle, “Kanımız aksa da zafer İslam’ın” diyerek bir gül bahçesine girer gibi toprağa düşen Yusuf İmamoğlu’na, Süleyman Özmen’e, Dursun Önkuzu’ya, Recep Haşatlı’ya, binlerce Ülkücü şehidimize…

İdam sehpalarında asılarak şehit düşen Mustafa’ya, Fikri’ye, Halil’e, Selçuk’a, Ahmet’e, Cevdet’e, Cengiz’e selam söyle…

Bu aziz millet kendisine hizmet edenleri, şehitlerini kahramanlarını asla unutmaz. 

Yolumuz, Allah yolunda şehit düşenlerin yoludur.

Ruhu şad, mekanı cennet olsun.”

Ülkücü  Hareket üzerine yaptığı  çok  önemli  çalışmalarla  tanınan ,bilinen araştırmacı- yazar Metin Turhan da yaptığı konuşmada Ali Bülent Orkan’ın 25 yıllık hayatını ve mücadelesini anlatmıştır. Ali Bülent Orkan’ın kabri başındaki “Sevgimiz, dostluğumuz değerini bilenleredir.” sözünü söylemiştir. Turhan konuşmasını şehit Ali  Bülent Orkan’ın  bir   mektubunda da yer alan  şu sözleriyle bitirmiştir.  “Vatan   kararı sayılacak say:  vatan sana  canım        feda” şehitlerimize layık olmalıyız, tarihimizi iyi bilmeliyiz”.

Eksen Eğitim Sen Genel Başkanı Dr. İsmail Yıldız yaptığı konuşmada Ali Bülent Orkan'ı şehadetinin sene-i devriyesinde rahmetle andığını belirtti. Yıldız, Tarih boyunca Türk milletinin zor ve karanlık dönemler geçirdiğini; öyle zamanlarda öne çıkan kahramanların milleti kurtardığını söyledi. Yıldız konuşmasına şöyle devam etti:

“1980 öncesi de Türk milleti için karanlık ve çatışmalı bir dönemdir. Bu dönemde de Merhum Alparslan Türkeş'in liderliğinde teşkilatlanan Türk gençleri Türk milletine yönelen Komünizm tehlikesini bertaraf etmişlerdir. Bu vesile ile 80' dönemi ülkücü gençlere minnettar olduğumuzu belirtmek isterim. Ruhları şad mekanları cennet olsun"

Ali Bülent Orkan’ın kabrinde yapılan anma törenine katılanlar daha sonra Mustafa Pehlivanoğlu, Fikri Arıkan, Ercüment Yahnici, Şahin Bingöl, Hamza Uzgören ve Erol Türkmen’inde kabirlerini de ziyaret ederek dua ettiler.