9 ciltlik "Ülkücü Hareket" kitabının çıkış hikayesi, Ülkücü Hareket'in tarihini ve felsefesini anlatıyor. Bu hikaye, Ülkücülerin demokrasi, adalet ve özgürlük mücadelesini, zulme karşı duruşlarını ve milletin adamları olarak verdikleri mücadeleyi gözler önüne seriyor.
Ülkücülük, bir siyasal kimlik ve yaşam biçimi olarak, adalet ve özgürlüklerden yana tavır almış, adaletsizliklere ve zulme karşı durmuştur. Koçi Bey'in risalesinde belirttiği gibi, "Devlet küfür ile ayakta durur ama zulüm ile ayakta durmaz." Bu felsefe, Ülkücülerin mazlumun yanında olma ilkesini yansıtır.
Ülkücülük, Anadolu'nun ruh ikliminden doğan, Müslüman Türk kimliğinin bir ifadesidir. Ülkücü Hareket, teorik temelleri ve entelektüel esasları olan bir siyasi harekettir. Ülkü Ocakları'nda yetişen Ülkücüler, adalet, demokrasi ve temel hak ve hürriyetleri savunmayı, milletin adamları olarak hizmet etmeyi şiar edinmiştir.
Ülkücü Hareket'in kurucusu Alparslan Türkeş'e olan borçlarını vurgulayan Ülkücüler, hiçbir zaman kişisel çıkar peşinde koşmamış, inandıkları dava uğruna büyük bedeller ödemişlerdir. Ülkücü Hareket, Türk ve İslam dünyasının her köşesinde varlık göstermiş, milletin kılcal damarlarına kadar işlemiştir.
Ülkücülük, liberal kapitalist sisteme ve her türlü çağ dışı rejimlere karşı bir başkaldırıdır. Ülkücüler, otokrat liderlere ve otoriter heveslere karşı çıkarak, demokratik ve sivil siyaseti savunmuş, hukukun üstünlüğünü her zaman ön planda tutmuştur. Askeri darbelerin panzehirinin gerçek bir demokrasi, adil bir hukuk devleti ve güçlü bir parlamenter sistem olduğunu savunan Ülkücüler, tarih boyunca diktatörlüklere karşı mücadele etmiştir.