İyi Partide Milliyetçilerden korkulduğu ve milliyetçi ülkücü olanları sevmedikleri için, görev alan ülkücü, milliyetçi arkadaşlarımız da ortama ayak uyduracağız diye halden hale girmek zorunda kaldılar...

Herkes rahatsız... Bir sorgulama halindeler... Önce kendilerini sorgulayıp anlamaya çalışıyorlar, sonra da içine girdikleri ortamı...

Oysa ne hayallerle başlamıştı bu serüven... Ülkeyi kurtaracaktık... Ülkeyi içine sürüklendiği, umutsuzluk, antidemokratiklik, totaliterlik, dışa bağımlılık, hürriyetsizlik, mutsuzluk, fakirlik, gelir dağılımındaki eşitsizlik, dincilik, Atatürksüzlük, ilkesizlik, Türksüzlük, Milliyetsizlik, Adaletsizlik batağından çıkaracaktık...

Her şeyi bir tarafa attık.. Umurumuz da değildi evimiz, ailemiz, mesleğimiz, paramız, pulumuz, çoluk çocuğumuz... Gözümüz hiç bir şey görmüyordu... Kimimiz kesemizden yiyor, kimimiz borç harç yollara dökülüyorduk.... İnandığımız liderin sesini duyurabilmek için sosyal medyada darbe zamanı dahi olsa büyük riskler alarak yayınlar yapıyorduk... Sosyal medya da yetmez dedik, çarşı pazar, yağmur çamur demeden, vatandaşa tek tek dokunduk, ellerini sıktık, gözlerine baktık, gülümsedik, sıcacıktık.... Liderimize inandık, ona inandığımız İçin inanarak onu halka anlattık... Allah var halk da onu seviyordu, samimi buluyordu, sıcak buluyordu, sözünün eri biliyordu... Destekleyeceklerini söylediler ve desteklediler... Referandumda Meral hanımın Hayır oyları yüzdesinde payı büyüktür...

Referandum sonrası, bizim Darbeden hemen sonra Referandumdan çok önce kurulmasını istediğimiz partiyi kurmak için istişarelere başlandı. Fakat bizler istişarelere filan çağırılmadık. Komitacılar; bizim emeğimizin yüzde birini bile göstermeyen bir sürü insanı alıp istişarelere götürürlerken( ki gitmeleri değil bizi rahatsız eden, bizim neden adam yerine konmadığımızdır)bizler kenarda bırakıldık...

Parti kuruldu. Liderin bazı sevdiği isimlere( ki toplumun yaka silktiği, sırf abla bunları seviyor diye türlü anlaşılmaz cümlelerine ve ukalalıklarına katlandıkları) yakın olanlar, korumasına yakın olanlar, bunlara yakın olanlara yakın olanlar baktık ki teker teker Kurucular kuruluna, İl yönetimlerine atanmaya başladılar...

İçlerinde çok sevip saydığımız, liyakatli, dürüst, çalışkan kişilerin de bulunduğu, ancak kimsenin kefil olamayacağı toplumda asla karşılık bulamayacak şahıslar da vardı..

Bu süreçte kızdığımız da olsa emek vermiş kişileri de bir kenara koyduk, parti kurulana dek adını sanını duymadığımız, yanımız yakınımızda görmediğimiz, sesi soluğu hiç çıkmamış, korkudan kafasını kuma gömmüş bir sürü zatı da yönetimlerde görünce moral ve motivasyon kaybı tüm ülke sathına yayıldı...

Bakmayın siz Facebook’taki gülen yüzlere aslında tedirginler, içlerinde ağlayan bir yanları var, mutlu değiller, makam mevki aldılar ama yine de adını koyamadıkları bir hüzün kaplı kalpleri.... Artık önceki gibi coşamıyorlar, coşkun sel gibi kalabalıkları önlerine katıp getiremiyorlar liderlerine, liderlerine eskiden abla derlerdi, derlerdi de ağızlarından bir abla daha çıkardı, bir abla da yüreklerinden kopardı...O abla artık aynı abla değil miydi yoksa?

Bir Abla miti yayılmıştı ülkeye; abla sözünün eridir, abla merhametlidir, abla dürüsttür, abla vefalıdır, abla insan sarrafıdır, abla vicdanlıdır, abla kültürlüdür, abla zekidir, abla milliyetçidir, abla ülkücüdür, abla laiktir, abla demokratiktir, abla Atatürkçüdür.... Yani abla her şeydir... E bunlara Allah’a iman eder gibi iman etmiş bir kitle, MHP kurultayı ve Referandum sürecinde çuvala sığmayan mızrak, kınına sokulamayan kılıç misali önce Vatan Millet ve sonra bunlar için katışıksız ümit ve kurtarıcı olarak gördüğü Abla için kendini attı ortaya... Hiç bir fedakarlıktan kaçınmadı bu insanlar, gecelerini, gündüzlerini, aşlarını, ekmeklerini ablaları yoluna harcadılar, kimileri makamlarını terkettiler (ki bunlara bedelliler diyerek dalga geçilsin diye değildi tabi ki bu), kimileri fişlendiler, kimileri müşterisinden oldu, kimileri işinden, kimileri hapis yattı, kimileri sürgün oldu... Bunların yanında toplumda Meral ile anılmaya başlandık birer birer. Bizler Meralin bilmediği ancak toplumun Meralin sağ kolu sandığı, Meral ile özleştirilen, biz denince Meral, Meral denince biz akla gelen bireyler olduk...

İyi Parti kuruldu..... Çoğumuza akşamı sabahı sormadılar... Lakin sevgili halk ulaşıp üye sayılarının sınırlı tutulduğu iyi partiye nasıl kaydolabileceğini yine bize sordu.... Halka telefonda diyemedik ki bazı kurucular kurulu üyeleri var ki bizim olduğumuz yere o giremez, Onu İl’e üye bile yapmayız dediklerini... Yine de usulen yönlendirmeler yaptık. İçimiz kan ağlarken gülümsedik... Sorun çözmeye çalıştık... Demem o ki Halkımız bizi Ablanın temsilcisi sanmakta...

Parti Kurulduktan sonraki gaf üstüne gaf dolu beyanatlar... Söylenmemesi gerekenleri söyleyip, söylenmesi gerekenleri söylememeler.... Kürtçülere, azınlıklara yaranabilmek için türlü maskaralıklar....

Dincilikten ve din tacirliğinden bıkmış olan bizlerin ha bire namaz kıldığının gözümüze sokulması, namaz fotoğrafları, nerede abla? namazda, abla ne yapıyor? namaz kılıyor..... Üç gün önce Afrin harekatı karşıtı açıklamalar yaparken şimdi erler için namaz kılıp dua ediyor gibi eğreti, samimiyetsiz tweetler....

Ben biliyorum ki şu an yanı başında olan insanlar bunlardan çok rahatsız...

Verdiği sözleri tutmamalar.... İnsanları toplumda küçük düşürmeler, çirkin dedikodulara sebebiyet vermeler( Falanca niçin görev alamamış? Şişşş benden duymuş olma ama onun şöyle bir açığı, böyle bir ahlaksızlığı, öyle bir fotoğrafı, şu gibi bir iğrençliği, bu gibi bir pespayeliği varmış gibi mide bulandırıcı yorumlara sebep olmalar).... Yine bir takım Balgat hastalıklarını sürdürmeler( Filanca Başkan olacaktı ama ablaya baş kaldırdı, falan toplantıda yaptığı konuşmada ablaya meydan okudu) Lidere sadakat, biat ve tam teslimiyet ve hatta tapınma istemeler.....

Hakkında çok çirkin şaibelerin dolaştığı bir takım insanları yanı başından ayırmamada gösterdiği olağanüstü istikrar....

Liyakat’e değil bir takım ilişkilere göre görev dağılımı yapma arzusu....

Tüm bunları gözden geçirdiğimizde;

Bir takım soruları kendimize sormalıyız....

Ablaya olağanüstü nitelikler yükleyen bu Meral’ci kitle son zamanlarda ciddi bir moral ve motivasyon kaybına uğradıysa bunun nedeni;

Abla aslında hep aynı ablaydı da biz mi ona bir mitolojik kadın kahraman gibi davrandık?

Yoksa

O Mitolojik Kahraman özelliklerine sahipti de bir takım nedenlerle çok büyük bir hızla özelliklerini mi yitirdi?

Ya da

Bizler boş bir hayalin peşinde koşan üç beş hayalperest miydik?