La Nina'nın Etkileri Kısa Süreli Olacak La Nina'nın Etkileri Kısa Süreli Olacak

Suriyeli tarihçi ve Suriye üzerinde pek çok kitap yazan Sami Mubayyed, Esad’ın nasıl devrildiğini değerlendirdi.

INDEPENDENT TÜRKÇE’de “Esad'ın düşüşü: Nasıl başladı, nasıl bitti?” başlıklı yazısında Mubayyed, "Yanına kimseyi almadı, kimseye veda etmedi ve kimseyi savunmadı" dedi.

Beşşar Esad karşıtı halk protestoları 15 Mart 2011 tarihinde patlak verdiğinde, bazıları "reformist" devlet başkanının yolsuzluğa ve Baas Partisi'ne karşı babasının 1970 yılında hamlesine benzer yeni bir reformcu harekete öncülük edeceğini düşünüyordu.

Esad'ın "Adam kayırma, ihmal, rüşvet, yolsuzluk ve kuzenim Rami Mahluf'un Suriye ekonomisine hakim olması konularında sizin yanınızdayım ve en az sizin kadar incindim" demesini bekliyorlardı.

Esad, protestoların başlamasından sonra Suriye Halk Meclisi'nde ilk konuşmasını yapmak için 2011 yılının mart ayı sonlarına kadar bekledi.

Esad, protestocuları sakinleştirmek ve o zamanlar "rejimin düşmesi" talebinin ye almadığı taleplerini karşılamak yerine, onları "ajanlar" ve hatta "virüsler" diyerek küçümsedi.

Milislerinin protestocuları bastırmasına izin verdi ve meseleyi binlerce protestocunun işkence altında öldüğü güvenlik birimlerine devretti.

Protestolar tırmanıp şehirler birer birer düşmeye başlayınca önce Hizbullah'tan, sonra İranlı mezhepçi milislerden ve son olarak da 2015 yılında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'den askeri destek istedi.

Hepsi de anında yanıt verdi ve Esad'ı 9 yıl boyunca askeri ve siyasi olarak ayakta tuttu.

Rusya ordusu Şam kırsalını, antik Palmira kentini, Halep'i, Deyrizor'u ve Dera'yı onun için geri aldı.

Buna karşılık Putin onu Erdoğan'la ciddi bir siyasi diyaloğa girmeye ikna etmeye çalıştı, fakat bunu reddetti.

Suriyeli muhaliflerle diyalog kurmasını istedi, ona da "hayır" dedi.

Rusya'nın desteği sadece askeri meselelerle sınırlıydı.

Ekonomik konulara müdahale etmediği gibi rejime elektrik ya da petrol de sağlamıyordu.

Buna karşın İran askeri ve ekonomik ayrıcalıklar talep etti, ama Esad hiçbir şey vermedi.

Bunun üzerine İran, ona sırtını döndü ve tıpkı Lübnan'daki son savaşta Hizbullah'ı terk ettiği gibi onu da terk etti.

İran, tıpkı Rusya gibi onu desteklemek için asker göndermeyi reddetti.

Bu da Esad'ın düşüşünü ve 7 aralığı 8 aralığa bağlayan gece ülkeden kaçışını hızlandırdı

Halkının elektriksiz ve yakıtsız yaşaması, şehirlerinin her gece İsrail tarafından bombalanması ve geçimini sağlayanların bile servetlerinin ve geçim kaynaklarının yağmalanmasına alışmış görünüyordu.

Bütün bunlara daha da izin verilebilirdi.

Ülkesini terk edişindeki en çarpıcı olan noktaysa şüpheli sessizliği ve halkına hiçbir şey söylemeden ve kendisini biraz olsun kurtarabilecek şekilde iktidarı devretmeden Şam'dan ayrılmasıydı. Esad Şam'dan ayrılırken yanına kimseyi almadı. Kimseye veda etmeyen Esad kimseyi de savunmadı.

Ülkelerinden benzer şekilde ayrılmak zorunda kalan başka yöneticilerle karşılaştırabilir, Esad'ın ülkesinden çıkışını 1952 yılında Kral Faruk'un başına gelenlerle kıyaslayabiliriz.

Kral Faruk, askeri üniformayla ayrılmayı ve Hür Subayların en yüksek rütbelisi olan askerin (General Muhammed Necib) kendisini selamlayarak yolcu etmesini şart koşmuştu.

Ayrıca istifa mektubunun Mısır ve Sudan Kralı'na yakışır şekilde resmi bir kâğıda yazılmasında ısrar etti.

Bu ayrıntıların hiçbiri Esad'ın aklına gelmedi. Suriye'yi ve kendisi için ya da kendisi yüzünden ölenleri hiçe sayarak gecenin karanlığında hızla ülkeyi terk etmeyi tercih etti.