Evet bir süre önce denenen 'çözüm süreci' maalesef istenen sonucu vermedi.
Birkaç yıl önce herkesin ısrarla sustuğu benim ise ısrarla ‘olmalı, olmak zorunda, olmazsa Ortadoğu’ya huzur gelmez” dediğim sürece sanırım az kaldı...
Ortadoğu’nun huzur dinamiği olan Kürtler ve Türkler samimiyetle yan yana gelmediği sürece savaş senaryoları bu coğrafyada sergilenmeye devam edecek. Geçmişten bu yana ayrıştırma kurgularının çoğu iki halk üzerinden yapılmıyor mu?
Çünkü ikisi birbirine hem çok benziyor hem de birbirini tamamlıyor. Ve maalesef birbiriyle de tarih boyunca fazlasıyla karşı karşıya gelmiş!
Bölgeyi daha iyi anlamak ve huzura dair oturtulmamış eksik taşları keşfetmek için bir süredir okuduğum kitaplar var. Bunlardan biri Mesud Barzani’nin anlatımıyla kaleme alınmış olan ‘Barzani ve Kürt Ulusal Özgür Hareketi 1 ve 2.
Mesud Barzani kitaplarında Barzani Ailesini, bölgeyi, Kürtleri, Türkiye’yi, İran’ı, Irak’ı, oyunları, tuzakları, hainlikleri ve coğrafyanın olmazsa olmazı İngiltere’yi anlatıyor... Aradan neredeyse yüzyıl geçmiş olmasına rağmen Kürtlere dair senaryolar hiç değişmemiş! Ve bir ileri bir geri hep aynı teranede devam etmiş ediyor... Kürtler tarih boyunca türlü oyunlara çekilmiş, sonu olmayan vaadlere inanmış, zarar görmüş ve maalesef bu oyunlardan ders almamış. Bununla birlikte dışarıdan çok kendi içindeki hainlikler ve aşiret reislerinin kıskançlıkları Kürtleri hep yarı yolda bırakmış!
Türkiye’de Turgut Özal ile ‘Kürt’ kelimesine yeşil ışık yakılarak bir şeyler yapılmak istense de olmadı, oldurmadılar!
Sonrasında Recep Tayyip Erdoğan bu konuda ısrarla ‘huzur olsun artık’ dedi ve muazzam olumlu hamlelere şahit olduk. Ben ve benim gibi milyonlarca Türkiye Kürdü rüyamızda görsek inanmayacağımız değişimlere çok kısa zamanda şahit olduk.
’Kürtlerle oynamayın’ diye balkondan bağırıp küçücük çocuklarına ayrımcılığı aşılayan Türklerden ‘birlikte halaylar çekip Kürtçe şarkılar’ söylediğimiz Türklere gelmiştik... Kürtçe ve biz Kürtler her kademede Kürt olduğumuzu rahatlıkla ifade edebiliyorduk... Yeterli miydi derseniz yetersizdi derim ve daha iyi olması için onlarca maddeyi anında size sıralayabilirim... Ben Ispartalı bir amcayı halâ Diyarbakır’a korktuğundan dolayı getiremiyorsam yetersiz!
Evet sahadan ve havadan aldığım verilerle size onlarca maddeyi anında ‘menfaat gözetmeden’ sıralarım çünkü anaların yüreğindeki sızı bitsin diye! Benim annem de dahil bu ülkedeki analar çok ağladı, çok acı çekti, evlat yerine yüreğine taş bastı!
Ne zaman ki cesur kadınların yüreği ve mantığı işin içine girer işte o zaman bu sorun çözülür! Ki yakın örneğini Diyarbakır’da HDP binası önünde oturan anneler dünyaya gösterdi. Anneler ‘gelecek’ dedi evlatlar birer birer gelmeye başladı.
Kimseler pek bilmez fakat bu konuda Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin ciddi anlamda desteği vardı.
Evet bir süre önce denenen ‘çözüm süreci’ maalesef istenen sonucu vermedi. Çünkü zemin etüdü yapılmadan ve sağlıklı bir yol haritası çizilmeden tamamen iyi duygularla ‘bir an önce olsun’ niyetiyle başlanmıştı. Olmadı! Olması imkansızdı!
Şimdi korkum şu; yeniden başarısızlıkla sonuçlanan bir çözüm süreci ülkenin huzuruna olumsuz şekilde yansır! Ve her şey sil baştan otuz kırk yıl öncesine dönebilir!
Yazımın başında dediğim gibi uzun zamandır beklediğim, yazdığım, konuştuğum noktaya yeniden geliyor Türkiye. Yeniden bir süreç başlatılacak gibi fakat netleşmeyen çok şey var bu sebepten uzun ve zor bir yol olacak. Dengeler doğru gözetilmeli!
Burada şimdilik yazma gereği duymadığım çok önemli ve asla unutulmaması gereken detaylar var hükümetin göz önünde tutması gereken!
Velhasıl-ı kelam Kürtler ve Türkler arasında yaşanması gereken geç kalmış bir şeyler var.
Ve evet şimdi tam zamanı. Başından beri yol alışını ve kararlılığını Cumhurbaşkanı Erdoğan’a çok benzettiğim IKBY Başbakanı Masrour Barzani, Türkiye dostu Başkan Neçirvan Barzani ve Türkiye ile olumlu ilişkilere sahip çiçeği burnunda Irak
Başbakanı Mustafa Al Kadhimi ile olumlu yönde ilerleme sağlanacağına inancım var.
Yeter ki; samimiyetle, şeffaf, kalıcı, kararlı politikalar üzerine anlaşmalara imzalar atılsın ve Türkiye sağlam, pratik zekaya sahip, empati yeteneği yüksek, ülkenin her kesimine hitap eden, dinamik ruhlu, üretken, güncel söylemleri olan ve karizması olan isimlerle sağlam bir istişare ekibi kursun...
Nasıl ki Kovid-19’u alt ederken iyi ki bir sağlık kurulumuz varmış dediysek aynı başarıda bir kurul da Ortadoğu için kurulmalı...