Tarih 1 Şubat 1980, Yer Ankara'dır. Erdal Eren'in oturduğu mahallede bir kapıcı dairesinde yarınki eylemin planları yapılır. (Arkadaşları anlatıyor.) Silahlar beldedir. Hazırlık aşamasında kimse 17 yaşında değildir, hatta Erdal Eren dahi..
(Erdal Eren, memleketindeki arazi meseleleri nedeniyle mahkemeyle yaşını büyüttüğünü kendisi söylüyor. İsteyenler Emin Çölaşan ve Savaş Ay'ın, idamdan bir gün önce Mamak askeri cezaevinde özel izinle yaptıkları röportajı okuyabilir.)
Ertesi gün, 2 Şubat 1980'de planlanan eylem için toplanılır. (Yani henüz 12 Eylül darbesi olmamıştır.) Eylemin işaret fişeği olan slogan atılınca, birkaç koldan gelerek birleşen devrimci (!) militanlar bellerinde silahlarıyla bir anda 1.500 kişi civarında olurlar.
Ardından devrimci (!) militanlar tarafından silahlar sıkılır. Asker havaya uyarı ateşi açar. İlk karmaşa sonrası asker duruma hakim olur, ancak devrimci (!) militanların hain kurşunları ile Asker Zekeriya Önge şehit olup, yere düşmüştür...
O sırada askerlere ateş açtıkları gerekçesiyle 24 kişi gözaltına alınır. Erdal Eren de askere kurşun sıkan teröristlerden biridir. Ve kimliğinde 18 yaşındadır.
19 Mart 1980 tarihinde, "askeri şehit ettiği" suçlaması ile hakkında idam kararı verilir. Yine hatırlatıyorum, henüz 12 Eylül darbesi olmamıştır. Ardından aynı sene, 12 Eylül 1980 tarihinde askeri darbe gerçekleşir. Daha önceden verilen idam kararı Milli Güvenlik Konseyi tarafından onaylanır. 13 Aralık 1980'de Erdal Eren Ulucanlar Cezaevinde idam edilir.
İdamından 1 gün önce, gazeteci Emin Çölaşan ve Savaş Ay tarafından Mamak Cezaevinde bir röportaj yapılır. Aslında askeri yönetim, karıştır-barıştır projesinin reklamını yapmak niyetindedir. Ama iki gazetecinin derdi, aynı katta yan hücredeki ülkücülerden ne İsa Armağan'dır, ne de iki ay önce idam edilen Mustafa Pehlivanoğlu'dur, tahmin ettiğiniz gibi tek dertleri Erdal Eren'dir.
Savaş Ay'a kulak verelim;
"Erdal’a sordum; 'Bizimle duygularını paylaşır mısın Erdal?' Bana bir baktı Emin Abi ve koluma vurdu. Hani 'burada soruları ben sorarım' havasında. Doğru da aslında. Muhtemelen kimin ne yapacağı, hangi görevi üstleneceği yazılmıştı. Ama ben iyi ki de sormuşum.
Yanıtladı Erdal: 'Beni ibreti âlem için asacaklar. Çünkü hiçbir savunmamı ve söylediklerimi dikkate almadılar. Karar verilmiş. Tamam, erin bulunduğu tarafa doğru bir el sıktım ama vurulan er yüzüstü düştü. Mermiyi benden yese arkaya doğru düşmesi gerekirdi. Arkadan vurulmuştu. Hem de iki mermiyle. Arazi davamız vardı; benim yaşımı büyüttüler; ben 17 yaşındayım 18’ime tamamlamadım!"
Bu cümlelerde aslında, 17 yaşında masum, melek gibi gösterilen bir gencin, askere nasıl haince kurşun sıktığının itirafı vardır. Daha ne desin; askerin olduğu yöne kurşun sıktığını söylüyor. Bu kurşun öldürme amaçlı sıkılmış belli ki... Zaten aynı röportajın devamında; "Halkımı korumak için yaptım. Kitlemi korumak görevini üstlenmiştim, bunun için canımı bile verirdim.” diyor.
Bu cümlelerde ayrıca, bu hainin yakalandığında kimliğinde 18 yaşını doldurduğunun itirafı vardır. Yaşını daha önceden memleketindeki arazi meselesi için bilerek, kendisi ve ailesinin rızasıyla ve hiçbir askeri ve sair baskı olmadan büyüttüklerini, mutlaka bunu doğrulayan bir doktor raporuna dayanarak bu yaş büyütmesinin olduğunu buradan anlıyoruz. Çünkü tutuklanmadan ve darbeden önce gerçekleşmiş mevzulardır bunlar.
Son olarak şunu da söyleyelim; Erdal Eren ve vurduğu şehit asker Zekeriya Önge ikisi de Giresun doğumlu. Şarkıcı Teoman'ın gazetelere verdiği beyanata göre ikisi de akrabası oluyor. Yaşları birbirine yakın. Yani katil ile şehit askerin önceden bir tanışma, ideolojik husumet yaşama ihtimali de var. Herşeyi geçelim, Erdal Eren'in belinden silahını çıkarıp, askerlere doğrultup sıktığı kurşun, serbestçe verdiği kendi röportajında (ifade değil dikkat edin) dahi sabit iken siz neyin yasını tutuyorsunuz?
Zekeriya Önge'nin asker olması, yaşının 20 olması mı size şehadetini normal gösteriyor? Yoksa halen üstünüzden atamadığınız sol ideolojik körlük mü buna sebep?
Bir kere şu ayrımı yapmadan bu konuda anlaşamayız! Devlete, askere, polise kurşun sıkan terörist zihniyet ile ideolojik sokak çatışmalarını birbirinden ayırmak gerekir.
Evet, insan canı tabii ki önemli. Ama şu teröristi her sene 17 yaşında masum gösterip, hiçbir şey yok iken ceza almış gibi davranmayı bırakınız, bırakınız efendim.
12 Eylül cuntasının ve kararlarının canı cehenneme. Ama bu olayı darbe ile aklayamazsınız!
Erdal Eren bir teröristtir.
Askere, devlete kurşun sıkmıştır.
Bitti!