Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Baş Danışmanı Servet Avcı, kendisini Mansur Yavaş’ın kabilesinde yer almakla suçlayan Mamak Belediye Başkanı Murat Köse hakkında dava açmıştı. Mahkeme Köse'nin Servet Avcı'ya iftira attığı yönünde karar verdi. Murat Köse tazminata mahkum oldu.
Mahkeme kararını Yeniçağ Gazetesindeki köşesinden duyuran Servet Avcı, Murat Köse'den alacağı tazminatla Mamak'taki sokak Köpeklerine ziyafet vedeceğini yazdı. Avcı, "Karakolda üfürüp mahkemede şaşar!" başlıklı yazısında şu ifadelere yer verdi:
"Ve geçen Cuma günü mahkeme kararını verdi… Mamak Belediye Başkanı ve Ankara Büyükşehir Belediyesi Grup Başkan Vekili Murat Köse, şahsıma yönelik iddialarıyla ilgili tazminat ödemeye mahkûm edildi…
Ankara 32. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 09.12.2022 tarihli 2022/222 esas nolu kararıyla dâvâyı kazanmama rağmen yine de İstinaf'a başvuracağım… Çünkü Mamak'taki sokak köpeklerine o parayla kemik ziyafeti sözüm vardı… Tazminatın artması ve daha fazla sokak köpeğinin bu ziyafetten yararlanması için onu da yapacağım…
***
Bizimle ilgili televizyon televizyon, kürsü kürsü dolaşıp "ABB'de çeteler var, şu şu fiilleri işliyorlar" diye iftira atan ve aklınca 'Yükselciler, Servetçiler ve Fırsatçılar' diye tablolar yapıp 'işe çıkan' kurnaz Murat Köse, alması gereken dersin bir kısmını böylece almış oldu…
Murat Köse'nin iftiralarıyla ilgili mahkemeye giderken Twitter'dan şöyle bir mesaj yayınlamıştım: "Mamak Bld. Başk. Murat Köse'yle ilgili hukukî süreci başlattım. Bakalım mahkeme karşısında, yutkunmadan, adam gibi cevap verebilecek mi?"
Söz vermiştim, iddialarının arkasında durursa takdir edecektim… Dolayısıyla ben kendisinden yutkunmadan, kıvırmadan, onu kastetmemiştim demeden, ağzını büzmeden, her cümlesine, her kelimesine, her hecesine kekelemeden sahip çıkmasını, mahkemede 'adam gibi' durmasını bekledim…
Peki o ne yaptı? 'Kabile, çete, paralel belediye vs.' türünden zırvaları ispatlamaya çalışmak yerine 'ifade özgürlüğü'ne 'siyasî rekabet'e sığınarak paçayı kurtarmaya çalıştı ve dâvânın reddedilmesini istedi… Yani "Ben sözlerimin arkasındayım" ya da "Ben yapmadım, kuzenim yaptı" demedi, "Dedim ama siyaseten demiş oldum"a getirdi… Sonuç: Mahkeme yemedi!..
***
Haklıydım, kendime güveniyordum ve her haklı insanın rahatlığı içinde konuyu mahkemeye taşıdım… Kendimle ilgili tereddüdüm olsaydı, konu daha fazla eşelenmesin diye mahkemeye filan gitmez, pişkinliğe vurur, sessizce kabullenir, bir an önce unutulmasını beklerdim…
Murat Köse'nin o iftira tablosunda yer alan diğer arkadaşlardan da beklentim, yasal süre dolmadan konuyu yargıya taşımalarıdır… Çünkü içlerinde benden çok daha ağır ithamlarla karşılaşanlar vardı… Eğer yargıya hâlâ gitmemiş olanlar varsa beklemesinler… Yoksa yanlış anlaşılabilirler!..
Şunu da belirteyim: Bu dâvâların açılması için adliyeye başvurulması gerekiyor… Yani sosyal medyadan olmuyor bu işler!.. Avukat, dilekçeyi adliyeye değil de Langırtçılar Odası'na veya Çamkoru Arsa Kooperatifi'ne verdiyse o zaman sonuç biraz zor çıkıyor tabii!..
Halbuki ben bu anlamda yardım çağrısı da yapmış, "Mahkemeye gitme konusunda tereddüdü olanlar varsa kendilerine hukukî destek sağlayabilirim" demiştim… Sözümün arkasındayım ve yolu 'topu topu 15 dakika' süren adliyede takipteyim!.. O 'Mansur Yavaş'ın kabilesi' tablosunda yer alan herkesin hukuku, bizim de hukukumuz sayılır neticede!..
***
Umuyorum Murat Köse, bu dâvâdan bir ibret çıkarır ve bir daha iktidar gücüne ve sayısal fazlalığına güvenerek yine aynı yöntemi izlemez… İnsanların, 'düşman' bile olsa bir hukuku olabileceğini öğrenir, kısa vâdeli kârlar için hukuktan ayrılmaz ve bugüne kadar yaptıkları için nedamet getirir…
Siyasette mutlaka kazanma hırsı, her şeyi mubah yapmaz… Kul hakkını ve mazlumun ahını hesaba katmayan, 'centilmence rekabet' yerine 'pusucu siyaset'e yeltenen kim varsa finalde mutlaka zarar görür, tuzak kendi ayaklarına takılır…
İnşallah bu sonuç kendisine ve ruh ikizlerine ders olur…
NE OLMUŞTU?
Murat Köse; sosyal paylaşım sitesi Twitter'daki resmi hesabından "Mansur Yavaş Kabilesi" olarak tanımladığı ekipte yer aldığı iddia edilen isimleri paylaşmış ve ABB Meclis Toplantısında bu eleştirilerini tekrarlamıştı. Murat Köse, Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin "Yükselciler", "Servetçiler" ve "Fırsatçılar" olarak tanımladığı üç grup tarafından yönetildiğini savunmuştu.
Köse, Servet Avcı’nın ekipteki diğer isimlerle çıkar çatışması yaşadığını, bu yüzden Serpico başlıklı yazısında ABB’de yolsuzluk imasında bulunduğunu öne sürmüştü.