Ama insanın davranışlarını, duygu ve düşüncelerini çözmekte bir yararı yoktur.
Dünyanın en zor işi insanları ve duygularını anlamaktır.
Akılları ve duyguları arasında denge kuramayan, hırslarına, egolarına yenik düşen, duygularını aklın önüne koyan insanlar hata yapabiliyorlar.
Hepimiz hatalar yapabiliriz.
Bazen az değeri olan insanlara çok değer verir, bazen de çok değeri olan insanlara az değer veririz.
Her iki durumda da aradaki farkı yine biz öderiz.
Hak ettiğinden fazla değer verdiğimiz insanlar şımarıp tepemize çıkar, hak ettiği değerin altında değer verdiğimiz insanlarda incinip bizden kopabilirler.
Hep duyarız, çok para veriyorduk, ama en değerli elemanımız istifa etti, gitti.
Şunu bilmemiz gerekir ki, bazı insanlar için önemsenmek, paradan daha önemlidir.
Evet! İnsanlar önemsenmek ister.
Takdir edilmek ister.
Anlaşılmak ister.
Sevilmek, kabul görmek ister.
Değerli bir insana, kendisini değersiz hissettirdiğiniz anda paranın hiç önemi kalmıyor.
Verdiğimiz hiç bir şey insanlara kendisini değersiz hissettirmenizi telafi edemiyor.
Bir eğitimci olarak demem odur ki, hem kendinize hem başkasına verdiğiniz değerde bir denge olmalı.
Bir insanı her türlü makinadan ayıran en önemli özellik davranışları ve duygularıdır.
Makine başlangıçta karmaşıktır ama çözdükten sonra hayatınızı kolaylaştırır, sizi dünyaya bağlar.
İnsan başlangıçta basittir sonradan karmaşık bir yapıya bürünür.
Egosu, kıskançlıkları, başkalarını eleştirmesi, insan sevgisi, iş ahlâkı, empati kurabilmesi, öfke kontrolü vb gibi duyguları onu karmaşık hale getirir.
Birisini iyi anlamak istiyorsak önce kendi duygularımızı iyi anlamak zorundayız.
Bunun içinde duygusal farkındalık bilincine sahip olmamız ve bu bilince sahip olmak içinde erken yaşlardan itibaren çaba harcamamız gerekir.
Bir insana değer vermek, özen göstermek, değerini bilmek bir kültürdür ve ne yazık ki bunun bir okulu yok.
Kendini geliştiren, kendi değerlerinin farkında olan insanlar, başkalarının değerlerinin de farkında olur ve gerekli özeni gösterirler.
İnsanların bir arada yaşamalarının ana nedeni çıkar çatışmaları ve çıkarlarından elde edilen tatmin olma duygusudur.
Sizinle ilgili çıkarları biterse size olan bağlılıkları ve sadakatleri de biter.
Her koşulda, akılcı zekamızı devreye sokarak, duygularımızı dengelememiz gerekir.
Hayata biraz daha objektif bakıp, insanlara ya gerektiği kadar değer verip ya da olduğu gibi kabul ettiğimizde verdiğimiz değerden rahatsızlık duymayız.
Az ya da fazla.
Kendimizi sevdikçe, kendimize değer verdikçe, çevremizde bize değer veren ve değer gören insanlardan oluşacaktır.
Ne dersiniz belki de ihtiyacımız olan tek şey değer verince değişmeyen insanlardır.
Mevlana'nın dediği gibi "insanları kitaplar gibi düşünün ve kapaklarına bakıp aldanmayın. Asıl değeri okumaya başlayınca anlarsınız"
RUHUNUZA İYİ BAKIN…
VE YAKLAŞAN SEÇİMDE SEÇECEĞİNİZ İNSANLARIN KOLTUĞA OTURUNCA DEĞİŞMEYEN, ÜLKESİNİ SEVEN İNSANLAR OLMASINA DİKKAT EDİN.