Seçim kanununda yapılan değişikliğin zamanlamasına bakınca cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri 2023 haziranında yapılacak.
İktidar ve yancısı seçim kanununda ve seçimin yapılacağı zamanda anlaşmış görünüyorlar.
Türkiye önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçiminde Tayyip Erdoğan’a veya Kemal Kılıçdaroğlu’na mahkûm olmaya doğru ilerliyor.
Halbuki iki aday için de karar başka mahfillerde veriliyor.
Mahfiller hangi aday üzerinde karar vermişlerse seçim algısı ona dönük olacak ve onun kazanması sağlanacak.
Çünkü hep böyle oldu, öylede olacak gibi görünüyor.
İki adayın aynı mahfillere hizmet etme, yaranma yarışına girdiğini, mahfillerin tercihlerinin kendileri üzerinde olması için türlü çeşit hesaplar yaptıkları, davranış ve söylem geliştirdikleri son günlerde daha da belirginleşti.
Geçen hafta iki adayda da gözlemlenen iki davranış ve söylem ikisinin de nasıl bir kurguya hizmet ettiklerini gösteriyor.
Adaylardan Kemal Kılıçdaroğlu, Diyarbakır’a gitti.
Diyarbakır’da çocukları PKK’ya esir olarak kaçırılmış annelerin 900 gündür evlatlarının geri getirilmesi için tuttukları nöbet yerine gitmedi.
Kemal bey, kendilerine Diyarbakır anneleri adını veren gurubu kaldığı otele çağırdı.
Tabii onlarda gitmedi.
Kemal Kılıçdaroğlu aynı gün DTAM adlı yerel bir STK’nın düzenlediği bir toplantıya katıldı.
Toplantıda söz alan STK başkanı, Kemal beyin yanında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin sınır ötesinde PKK PYD, YPG örgütleri üzerine düzenlediği operasyonlar için “Bunlar artık bir terör operasyonlarından çıkıp bir halkı ezmek için yapılıyor, durdurulmalıdır.”
Türkiye’nin ana muhalefet lideri, cumhurbaşkanlığı adayının önünde terörist bir STK örgütünün başkanı TSK’yı eleştiriyor. ABD’nin söylemek istediğini söylüyor. Adayımız susuyor.
(Ortağına da Siirt de “Burası Kürdistan toprağı burada ne işiniz var" demişti, küçük ortağın hanımefendi başkanı gıkını çıkaramamış başını önüne eğmiş olduğu yerden çıkmış gitmişti, o da başbakan adayıymış)
Kemal Kılıçdaroğlu’nun yanında TSK’nın eleştirilmesine sus pus kalması, duyarsız kalması, düşük bir ihtimal ama eğer Türk milleti tarafından cumhurbaşkanlığına seçilirse aynı zamanda Büyük Ortadoğu Projesinin tamamlanamayan bölümlerinin eş başkanlığına aday olduğunu bize gösteriyor.
Türkiye’nin bölünmesini amaçlayan ABD politikaları karşısında duyarsız kalmak talip olunan cumhurbaşkanlığının kazanılması halinde emperyalizm etkisinde olunacağının göstergesidir ve tam olarak sahibinin sesidir.
Mevcut cumhurbaşkanı ve aynı zamanda cumhurbaşkanı adayı Tayyip Erdoğan iki gün önce
“Muhalefet Suriyelileri göndermek istiyor ben göndermeyeceğim” dedi
(Aslında sarı muhalefet Suriyelileri göndereceğim demiyor. Sadece Suriyelilerin gitmeye gönüllü olanlarını geri göndereceğiz diyor.
Suriyelileri ülkelerine güvenli bir şekilde geri göndereceğiz. Bu durumda Türkiye’nin ekonomisini ve işsizlik oranını en az yüzde 10 iyileştireceğiz diyen Ümit Özdağ’ın Genel başkanı olduğu Zafer Partisi’dir)
Suriyeli göçü bir emperyalist projedir.
Türkiye’nin demografik yapısını değiştirmeyi amaçlamaktadır.
Türkiye’nin ekonomisini aşağıya çekmeyi amaçlamaktadır.
Türkiye’yi istikrarsızlaştırmayı ve ülke içinde PKK’nın yerine ikame edilecek terör örgütleri üretmeyi amaçlamaktadır.
Suriyeli göçü, Kuzey Suriye’de ABD’nin kurmak istediği garnizon PKK devletini sahayı boşaltarak kurmayı amaçlamaktadır.
Tayyip Erdoğan siyaseten kendi tabanına bile ters gelecek söylemi sadece ve sadece cumhurbaşkanlığı adaylığının yanında BOP eş başkanlığına da tekrar aday olduğunu göstermektedir.
Suriyelileri göndermeyerek Türk milletinin ekmeğini küçültmek bir ABD planıdır ve Türkiye’nin cumhurbaşkanı ve de cumhurbaşkanlığı adayı bir ABD planını desteklemektedir, üstelik tüm milleti karşısına alarak.
Millet kim ki üç beş çulsuz.
Onun sahibi öyle mi.
Türk milleti bu sarmaldan kurtulmalıdır.
İki görülen cumhurbaşkanı adayı da emperyalizmin adayıdır.
Emperyalizm ikisinden birini tercih edecek, diğeri ise çöpe atılacak.
Bize milleti merkezine alan, Milletin menfaatlerine çalışacak, sadece ve sadece milletimize hizmet edecek bir cumhurbaşkanı lazım.
Nerede böyle bir aday diyenler olabilir.
Biraz çevrelerine baksalar, biraz duyarlı olsalar, biraz çocuklarını, torunlarını düşünseler görecekler.
Lütfen sarmaldan çıkalım, düşüncelerimizi öyle geliştirelim…