Toplumsal hareket Nicolo Machiavelli bir izah yapmış “İnsan yığınları büyük hırsıza kızmaz ,özlemi odur çünkü . İnsan yığınları yalancıya da kızmaz, kendiside yalancıdır da ondan . İnsan yığınları yoksula kızar, yoksulluğu aptallığındandır” der (yığın) toplum değildir. Yığın, otoriteye itaat ederek hareket eder.
Toplum ise bireylerden oluşur, toplum örgütlüdür sorgulayıcıdır.
Kitlenize bir bakın toplum mudur, yığın mıdır?
Milletimiz yüz yıl öncesinde toplum olarak yaşama bir yana yığın bile değildi.
Çünkü yaklaşık 400 yıl baskı altında yaşamış özgürlükleri elinden alınmış fakirleştirilip zavallılaştırılmış insanların toplamı olarak varlığını cumhuriyete kadar getirdi.
Cumhuriyet aydınlanması bir toplumlaşma ve milletleşme hareketi getirdi, insanlarımız en azından sorabilen daha iyiyi arayabilen haline getirilmeye çalışıldı.
Atatürk yönetiminin tam bağımsızlıkçı ve Türkçü hareketi Atatürk’ün ölümüyle ve siyasi mirasçılarının eyyamcı politikalarıyla bir proje olarak iktidara getirilen demokrat parti iktidarı ile sonlandı.
Haliyle toplumlaşma hareketimiz yığınlaşmaya doğru evrildi.
Machiavelli yığınları otoriteye itaat eder diye tanımlamış eksik olan yığınların edilgen biatçı kabullenici ve tembellik görebiliriz.
Hâlbuki ihtiyacımız toplum dolayısı ile millet olabilmektir Atatürk’ün yüz yıl önce gördüğü budur.
İyiyi aramak sorgulamak aynı zamanda itiraz kültürünü getirir ki tüm uygarlıklar buluşlar insanlığı ileriye taşıyan olgular itirazcıların eserleridir.
Peygamberler, mucitler, önemli felsefeciler, özgürlükçü siyasetçiler, hep itirazcıdır.
İtiraz etmek var olana itiraz daha iyiyi aramadır ve çağımıza en uygun davranış şeklidir.
Kabullenicilik, gericilik, itirazcılık, ilericiliktir.
Çağın gerektirdiği insanlar mıyız acaba?