İlk Günden Bugüne TÜRKLERİN Serüveni 2. Bölüm

Abone Ol

       Türk milletine mensup olan iki halk, yerleştikleri yörelerdeki halklarla karışıp zaman içinde milli benliklerini kaybetti. Bunlar, Avrupa Hun ve Avar imparatorluklarını kuran boylardan olan Macarlar ve Bulgarlardır. Katolikliği kabul eden Macarlar, tarihi süreçte Alman ve Slav kökenli halklarla kaynaştılar. 20.Yüzyılda, Türkoloji’nin ve tarih biliminin gelişmesiyle birlikte, Macar aydınları, Macarların Türk olduğunu, Turani soydan geldiğini ifade etmeye başladılar. Bu bilimsel tespit yaygınlaşarak, genel kabul gördü.

       Macarlar, ilki 2007’de Kazakistan’da düzenlenen Turan Kurultaylarına, 2008 yılından beri ev sahipliği yapıyor. Elliden fazla devlet, özerk devlet ve bölgenin katıldığı kurultaylar, düzenli olarak tertip ediliyor. Kurultaylara, Türk devletleri ve özerk bölgelerinin yanında, Arnavutluk, Kore, Japonya, Çeçenistan, Estonya ve Finlandiya gibi kendilerini Turanla irtibatlandıran devletlerde katılıyor. Macaristan 2018’de, Türk Devletleri Teşkilatına, gözlemci üye oldu. Her geçen gün daha fazla sayıda Macar, Türk olduğunun bilincine varıyor. On milyon dolayında Macar, Macaristan’da, birer milyon kadarı da Romanya ve Sırbistan’da yaşıyor.

       Bulgarlar, Hun ve Avar imparatorlukları yıkıldıktan sonra ikiye ayrıldılar. Tuna boylarına yerleşerek, Bulgar Hanlığını kuranların hakanı Pars Han, 864 yılında Ortodoks olunca, Bulgarlar peyderpey Hristiyanlığı kabul etti. Türkçe yerine Slavca konuşulmaya başlandı. Tuna Bulgarlarının tamamı iki yüz yılda Hristiyanlaştı, Slavcayla beraber Slav kültürünü benimsedi. Öyleki Türk olduklarını dahi unuttular. Bulgaristan’da altı, Makedonya’da bir milyon dolayında Bulgar yaşıyor. Bulgar aydınları da halkı da Türk olduklarının bilincinde değil.

       Türklerle farklı coğrafyalarda uzun yüzyıllardır beraber yaşayan ve dolayısıyla bütünleşen aşağıdaki halklar, Türk milletinin parçaları haline geldiler: Orta Asya ve Horasanda Tacikler, Kafkasya’da Çerkezler, Balkanlarda Arnavutlar ve Boşnaklar, Anadolu’da Kürtler.

       Tacikler bin yılı aşkın süredir Türklerle iç içe yaşıyor. Türklerin Orta Asya’da kurdukları devletlerin tebaası olmuşlar, hiç isyan etmemişler. Türkler kendi aralarında defalarca savaşmışlar ama tarihte Türk-Tacik savaşı yok. Önce Çarlık sonra Bolşevik ordularına karşı ciddi direnç gösteren Taciklerin nerdeyse tamamı Özbekçe biliyor. Türkistan’ın diğer halkları gibi Sünni Hanefi olan Tacikleri, Türk milletinin parçası olarak görmeli ve öyle yapılandırmalıyız. Bu yaklaşım hem bin yılı aşan beraberliğin hem de jeostratejinin gereğidir. Orta Asya zengin kaynaklara sahiptir. Ülkeler arasındaki sınırlar iç içedir. Nehirler ve göller ortaktır. Tacikleri ayrı kabul etmek, dış güçlere, Orta Asya’yı karıştırabilecekleri bir koz vermektir.

       Çerkez, Kafkasya’da yaşayan halkların ortak adıdır. Çerkezlerin kimisi Türk kökenliyken, kimisi değildir. Kafkasya’da Çerkezlerin yaşadığı beş özerk cumhuriyet var: Adıge, Çeçen, İnguş, Kuzey Osetya ve Kabardin-Balkar. Çerkezler, Kafkasya’da Rus işgali başladığında, Türklerle beraber kahramanca savaşmışlar, yenilince ekseriyeti ikinci vatan olarak gördüğü Türkiye’ye göçmüş. Anadolu’nun her tarafına, hatta o tarihlerde Osmanlı toprağı olan Rumeli, Suriye, Ürdün, Lübnan ve Filistin’e yerleşmişler. Cihan harbiyle, Milli Mücadelede görev almışlar. Türkiye kurulurken katkı vermişler.

       Kafkasya’da kalanlar, ordaki Türklerle, gelenler Anadolu’dakilerle kaynaşmış. Çerkezlerin tamamına yakını Sünni. Anadolu’da yaygın olan Nakşilik ve Kadirilik, Kafkasya’da da yaygın. Çerkezlerin ulusal kahramanı Şeyh Şamil, Kadiri tarikatından. Çerkezler, 2000’lerde Rusya’ya yenildikten sonra da Türkiye’ye sığındılar. Çok sayıda Türk vatandaşı, Kafkasya’ya giderek, Çeçenlerin safında çarpıştı.

       Balkanlardaki Arnavut ve Boşnaklarda Türk milletine mensup topluluklar. Boşnakların tamamı, Arnavutların ezici çoğunluğu İslam’ı kabul etmiş. Osmanlı’yı kendi devletleri bilmişler. Osmanlı bünyesinde, her düzeyde görev almışlar. Diğer azınlıklar isyan ederken Osmanlıya sadık kalmışlar. Balkan, Cihan ve Kurtuluş savaşlarında şehit olmuşlar. Türklerle beraber olduklarından ötürü katliama uğramışlar. Vatanlarını terk etmeleri gerektiğinde, Avrupa’ya, komşuları olan İtalya’ya yahut başka bir memlekete değil, Türkiye’ye gelmişler.  Bir Türk tarikatı olan, sadece Türklerin yaşadığı yerlerde yayılan Bektaşilik, Arnavutluk ve Bosna’da çok güçlü.

       Anadolu’ya gelenler Anadolu’da, Rumeli’de kalanlar orada, Türklerle kaynaşarak, tek vücut olmuş. Boşnakların, Arnavutların ve Çerkezlerin, kendilerini Türk milletine mensup gördüğünün en güzel göstergesi, vatanları işgal edildiğinde, göç edenlerin neredeyse tamamının Türkiye’ye gelmesidir. Türklerin, söz konusu halkları kendinden kabul ettiğinin en güzel göstergesi, göçmenleri hiçbir ayrım gözetmeden bağrına basmasıdır. Kafkasya’dan ve Balkanlardan gelenler içinde Türk kökenli olanlarda vardı olmayanlarda. Anadolu halkı etnik kökene dikkat etmeden göçmenlerin hepsini bağrına bastı.

       Kürtler, Selçuklulardan itibaren Türklerle kader ortaklığı yaptılar. Türk ordusunda görev aldılar, şehit oldular. Bin yıldır iki halk kız alıp verdi. Cihan Harbinde ve Kurtuluş Savaşında iki halk omuz omuza savaştı, beraber şehit oldu. Paris Konferansında, Lozan’da beraber yaşamaktan yana tavır alındı. Türkiye’nin en güçlü tarikatlarının şeyhleri genelde Kürt’tür. Kürt şeyhlerin Türk, Türk şeyhlerin Kürt müritleri var. Anadolu Aleviliğini benimseyen iki halk var, Kürtler ve Türkler.

       Türkiye’de yaşayan Kürtlerin neredeyse tamamı Türkçe biliyor. Yarıdan fazlasının öğrendiği ilk dil Türkçe. Kürtlerin nerdeyse üçte biri Kürtçe bilmiyor. İstanbul’da dört milyon Kürt yaşıyor. Irak’ta Saddam zulmüne uğrayan ve kimyasal gazlara maruz kalan Kürtler, İran yada Suriye’ye gitmediler, Türkiye’ye geldiler. İç savaş esnasında yarım milyon Suriyeli Kürt, Türkiye’ye sığındı. Arap ülkelerini yahut Kuzey Irak Bölgesel Yönetiminin kontrolündeki toprakları değil, Türkiye’yi tercih ettiler.

       Türklerle Kürtler öyle bütünleşmiş iki halk ki demokrasi şampiyonu İngiltere, Lozanda, Musul ve Kerkük’ün statüsünün belirlenmesi için referandum yapılmasını kabul etmedi. Çünkü referandum yapılsaydı, Türkler ve Kürtler Türkiye’ye katılmaktan yana oy kullanacaklardı. Irak Kürtleri, Türkmenlerle; İran’daki Kürtler, Azerbaycan Türkleriyle iç içe yaşıyor. Ekseriyeti Türkçe biliyor. Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi, Irak’a bağlı ama ekonomik olarak Türkiye’ye entegre. Kısaca Kürtler de Türk milletinin ayrılmaz parçasıdır.