Çin’de 2018’de kullanılmaya başlanan 5G bazlı dijital sistemle birlikte, bu sistemin altyapısı kullanılarak bir deneme uygulaması başlatıldı. Uygulamanın ilk aşamasında, Şanghay’ın birkaç ana caddesine sokak kameraları konuldu. Bu kameralar, çekim alanlarına giren herkesin fotoğraflarını otomatik olarak çekiyor ve fotoğrafladığı herkese bir dijital sistem numarası veriyordu. Sokak kameralarını otoban, apartman ve dükkan kameraları, cep telefonlarıyla taşıtlara koyulan çipler ve sensörler takip etti. Sistem etap etap metropollerden köylere kadar yaygınlaştırıldı.
İkinci aşamada vatandaşların tamamının dijital sistem numarası olması hedeflendi. Yapılan düzenlemelerle ülke, dijital numara olmadan yaşanamaz hale getirildi. Öyle ki, numarası olmayan vatandaşlar uçağa ve trene binemiyor, otelde kalamıyor, işe giremiyor, iş yeri açamıyor, okula gidemiyor, ev satın alamıyor yahut kiralayamıyor.
Üçüncü aşamada sisteme vatandaşların puanlandırılması fonksiyonu eklendi. Buna göre her vatandaş sisteme 1000 taban puanla dâhil oluyor, iyi davranışlarda bulunursa puanı artıyor, kötü davranışlarda bulunursa puanı düşüyor. 500 puanın altına düşen vatandaş işini kaybederek, ‘’kötü vatandaş’’ haline geliyor. Borçları vadesinde ödemek, evlenmek, çocuk sahibi olmak, kan vermek, akrabaları ziyaret etmek, Komünist Partinin ve devlet tarafından akredite edilmiş kuruluşların düzenlediği konferanslara katılmak, suçluları ve uygunsuz davranışlarda bulunanları ihbar etmek, trafik kurallarına uymak ve çöpleri tanımlanan şekilde atmak gibi davranışlar vatandaşın puanını yükseltiyor. Bu davranışları yapmamak yahut tersini yapmak, boşanmak, kürtaj yapmak, tükürmek, sokağa çöp atmak, ulaşım vasıtalarında ve sokakta sigara içmek, yüksek sesle müzik dinlemek, internette mahsurlu haber yaymak, kavga etmek, bağırmak, puanı düşük biriyle görüşmek veya internet üzerinden ilişki kurmak vatandaşın puanını düşürüyor.
Dördüncü aşamada sisteme yapay zeka eklendi. Vatandaşların davranışları analiz edilerek karakter analizleri yapılıyor. İnsanların hoşlandıkları şeyler, tepkileri, eğilimleri, zaafları, kuvvetli ve zayıf yanları kayıt altına alınıyor.
Çin, 2020 senesinde yurtdışında da deneme uygulamalarına başladı. Çin’in yurtdışında yapımını üstlendiği otobanlara, caddelere, limanlara, havaalanlarına, köprülere, madenlere ve fabrikalara kısaca mümkün olan her yere kameralar yerleştirildi. Kameralara yakalanan herkese numara verildi. 2024 yılının haziran ayı itibariyle vatandaşlar dahil dijital numara verilenlerin sayısı 3 milyarı aştı.
Bir sonraki aşamada, yurtdışında alt yapı projeleri alarak, “akıllı şehirler” adı altında sistemi yaygınlaştırmaya başlayan Çinli şirketler son derece esnek davranıyorlar. Şehrin tamamının yönetimini de bir ya da birkaç fonksiyonun yönetimini de bazı bina ve tesislerin (havalimanı, stadyum, alışveriş merkezleri, adalet sarayları, kamu ve yerel yönetim binaları gibi) yönetimini de üstlenebiliyorlar. Mesela şehirlerin ulaşım sorununu azaltan akıllı ulaşım sisteminde trafik ışıklarına, akıllı sağlık sistemlerinde hastane ve kliniklere kameralar yerleştiriliyor. Yüzlerce şehirde kurulan ve suçluların teşhisini ve yakalanmasını kolaylaştıran akıllı güvenlik sistemlerindeki tüm bilgiler dijital sisteme aktarılıyor.
Projenin son aşaması, dünyanın her tarafını “Dijital İpek Yolu” konsepti altında internet hatlarıyla ve fiber optik kablolarla Çin’e bağlamak. Tüm kayıtların, hareketlerin ve bilgilerin eşzamanlı olarak yani gerçekleştirildiği anda Çin’deki merkezde olması hedefleniyor. Çin, Kasım 2022 itibarıyla 16 ülke ile “Dijital İpek Yolu” iş birliği mekanizmasını kurmuş, 26 ülkeyle de “İpek Yolu E-ticaret” ikili iş birliği mekanizmasını tesis etmiş durumda.
Dijital sistemin güvenliği arttıracağı, suç işleme oranını düşüreceği ve suçluların daha kolay yakalanmasını sağlayacağı muhakkak. Ama sisteme bilgileri ve izinleri olmadan dahil edilen insanların hayatlarının kontrol altına alınacağı da muhakkak. Proje tamamlandığında Çin devleti, istediği takdirde, her şeylerini; zaaflarını, beklentilerini, düşüncelerini ve davranış tarzlarını bildiği insanları istediği gibi yönlendirebilir. Yönlendirilen insanlar Çin’in de vatandaşı olabilir başka ülkelerinde. Hatta Çin’e düşman ülkelerin vatandaşları da farkında olmadan Çin’in isteklerine hizmet edebilir. Çin; düşman ordulara, rakip şirketlere özetle istediği herkese ve her şeye göstermeden müdahale edecek imkana sahip olma yolunda.
Dijital sistemin ilk uygulamalarından birine başta Uygurlar olmak üzere Çinli Müslümanlar muhatap oluyor. Mesai saatlerinde namaz kılmak, iş günlerinde oruç tutmak, çalışma günlerinde camiye gitmek, yemekhanelerde domuz yememek, takke ve başörtüsü takmak, çocukları sünnet ettirmek, kurban bayramlarında kurban kesmek, tespih taşımak, konuşurken Allah, peygamber, dua, sünnet, din, iman gibi sözcükleri telaffuz etmek puan düşürüyor. Puanı limitin altına düşen Müslümanlar ‘’Bilinçlendirme Merkezi’’ denilen toplama kamplarında çok ağır işkencelere tabii tutuluyorlar. Kamplarda ölenlerin ve sakatlananların sayısının bilinçlenerek tahliye edilenlerden fazla olduğu gözlemciler tarafından ifade ediliyor.