İNTİHAR MI CİNAYET Mİ?

Abone Ol

***

Başbuğ'un vefatından bu yana, ülkücü hareketin yaşadığı çalkantıların, hareketi getirdiği nokta, maalesef bitiş noktası oldu.

***

99 seçimlerindeki şahlanış, beceriksizlik yüzünden, hareketi, gerileme ve duraklama devrine soktu. 19 yıllık bu bekleyiş, bugün yerini umutsuzluğa ve dağılmaya bırakmıştır.

***

Dağılmanın önlenmesi için umutla baktığımız kongre süreci, rakip iktidarın canhıraş savunması ve yetersiz yöneticilerimizi, ellerindeki yetkiyle zırha büründürmeleri sonucu, başaralı olamamış ve bütün umutları bitirmiştir.

***

Ülkücü hareket, kendi içinde, bir intihara sürükleniyor görüntüsü vermeye başlamıştır. Oysa ki durum hiç de öyle değildir.

***

Meselenin aslı, 19 yıldır başarısız idaresini sürdüren yönetimin ve yönetimin başının, mezara kadar bu idareyi sürdürme niyetinden kaynaklanmaktadır.

***

Ancak, içine düştüğü bugünkü durumda, bu genel başkanlığı daha fazla elinde tutamayacağını anlamış olmalı ki "Ya benim olursun, ya toprağın." düşüncesiyle, hareketi mezara gömmeye karar vermiştir.

***

Bu arada kendini bir başka düzenin içinde iyi bir yere konumlandırmayı da unutmamıştır. Kendi gemisini torpilleyip batırırken, bir başka gemiye yanaşmayı da ihmal etmemiştir.

***

Bu yüzden hareketimiz intihar ediyor değil, bir cinayete kurban gidiyor. Bu cinayete çanak tutanların yarısı gafilse, diğer yarısı da şüphesiz ki yeni gemide tayfa olmayı düşünen hainlerdir.

***

Bu yüzden teşhis nettir. İntihar yok, milyonların gözü önünde, düpedüz bir cinayet işlenmektedir ve katil de bellidir.

***