İran seçimlerini reformcuların adayı Pezeşkiyan kazandı. Seçimlerin ikinci turunda iki Türk aday yarıştı. Pezeşkiyan, Türk bir babayla Kürt bir annenin evladı. Kurulan ilk Kürt devletinin başkenti olan Mehabat’ta doğmuş, büyümüş. Türkçeyi, Kürtçeyi ve Farsçayı anadili olarak öğrenmiş. Eğitim amacıyla geldiği Tebriz’e yerleşmiş ve Tebrizlilerle tam manasıyla bütünleşmiş. Eski Türk filmlerinde kasaba doktorları vardır, para, pul düşünmezler herkesin yarasına merhem olmaya çalışırlar. Pezeşkiyan, önce Tebriz’in sonra Azerbaycan’ın kasaba doktoru olmuş. Çok çalışmış ve hizmet etmiş dolayısıyla çok seviliyor.
Türk olduğunu vurgulan, Türklüğüyle gurur duyan bir isim. Tebriz’de çok başarılı olunca önce başhekim sonra sağlık bakanı yardımcısı nihayet sağlık bakanı olmuş. Reformcular iktidarı kaybedince milletvekili olarak siyasete devam etmiş. Reformcuların en radikallerinden olduğundan önceki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde veto edildi. Başörtüsünü rejimin istediği gibi bağlamadığı için katledilen Mahsa Amini olayında net tavır alarak, açıktan yetkilileri eleştirdi. Başörtüsünün devlet zoruyla bağlatılmasına karşı olduğunu vurguladı. Sünnilere uygulanan ayrımcılığı sürekli gündeme getirerek eleştiren ender siyasetçilerden.
Seçimleri kaybeden Celili’nin annesi Türk babası Fars. Neredeyse nüfusunun tamamı Türk olan Erdebil’de doğmuş, büyümüş. Tam bir vatansever. Sağ ayağını kaybedene kadar cepheden cepheye koşmuş. Muhafazakarların en sertlerinden. Batı ile ilişkileri geliştirmeye ve nükleer silahlarla ilgili müzakere yapmaya kategorik olarak karşı. Hamaney’den bile daha sağda. Öyle ki, onun sert çizgisinden rejim destekçilerinin kayda değer kısmı dahi rahatsız. Nitekim ilk turda üçüncü gelen muhafazakar adayın aldığı %13 oyun ekseriyeti Pezeşkiyan’a gitti.
Pezeşkiyan Sünnilerin oylarının baskın çoğunluğunu aldı. Resmi istatistiklerde nüfusun %10-15 kadarı Sünni gözükse de gerçekte bu oran %25 dolayında. Kürtlerin (%10), Türkmenlerin (%6), Belucilerin (%4) ve nüfusun yaklaşık %10’unu oluşturan Arapların ekseriyetinin Sünni olduğu göz önüne alındığında bu orana ulaşılıyor. Pezeşkiyan, reformcuların yanında katı muhafazakar olmayan Azerbaycan Türklerinin ve Lorların da oylarını aldı. Şii olan Lorların bir kısmı kendilerini Kürt kabul ettiklerinden Pazaşkiyan’a yöneldiler.
İran’da cumhurbaşkanlığı en önemli görev değil. Dini lider her konuda yetkili. Pezeşkiyan ilk Türk cumhurbaşkanı olmayacak. Bırakın cumhurbaşkanını dini lider Ali Hamaney, Türk. Hem de her fırsatta Türkçe konuşan bir Türk. Farsça konuşan Türk çocuklarına Türkçe sorular soran, ‘’Türk balası Türkçe söyleşir.’’ diyen bir Türk. Fakat böyle olması İran’ın Türkiye’ye yakın, Türk dünyasına sıcak dış politika takip etmesine yol açmadı. Bilakis İran’ın Türk coğrafyasında yoğun Şiilik propagandası yaptığı 1990’larda ve Ermenistan’a destek verdiği Karabağ savaşlarının her ikisinde de Hamaney dini liderdi.
Bu tavrın en önemli nedeni İran’da en önemli mensubiyetin mezhep olmasıdır. Mezhebi İranlılık ve etnik köken takip eder. Yani insanlar önce Şii sonra İranlı sonra Türk’tür. İran Türklüğü değerlendirilirken bu durum göz önünde bulundurulmalıdır. Sünnilerin tamamı rejim karşıtıdır. Ama ne kadarının bağımsızlık talep ettiği meçhul. Netice de ülke de baskı rejimi var. Bırakın insanları zindana atmayı kolaylıkla idam ediyorlar.
Aslında İran’da halklar birbirlerinden dağlar, ovalar ve çöller nedeniyle kopuk durumdalar. Ne şahlık nede mevcut rejim, İran halklarını yollarla, demiryollarıyla, sulama kanallarıyla ve enerji nakil hatlarıyla merkeze ve birbirlerine entegre etmeye çalışmadı. Yani halklar ileride bağımsız olsalar, büyük ekonomik kayıpları olmaz bilakis kar ederler, daha hızlı kalkınırlar.
Rejim, doğal olarak Şii topluluklara dayanıyor. En kalabalık Şii toplulukları, Azerbaycan Türkleri ve Farslar. Askerlerin ve mollaların çoğu Türk. Gençlerin, rejimin uygulamaları nedeniyle dinden soğumaları ve bitmeyen ekonomik kriz rejimi zayıflatıyor. Bir ay boyunca camilerden ve ekranlardan sürekli ‘’Seçimlere katılmak farzı ayindir. Müslümanlığın gereğidir.’’ propagandası yapılmasına rağmen, katılımın ilk turda %40’ta ikinci turda %50’de kalması ve rejime bağlı olanların neredeyse tamamının oy kullanmasına rağmen seçimi reformcuların kazanmaları rejimin halk desteğinin eridiğini gösteriyor. Neticede sandığa gitmeyenler; rejimden ümidi kesenler, muhalifler ve bağımsızlık taraftarları.
İkinci Karabağ Savaşında İran'ın Ermenistan'ı desteklemesi, Türklerde hem rejimden hem de İran’dan kopuşa yol açtı. Azerbaycan’ın zafer kazanması, kalkınması, zenginleşmesi ve Aliyev’in sürekli Güney Azerbaycan’ı destekleyen beyanatlar vermesi bağımsız ve birleşik Azerbaycan fikrine olan sempatiyi arttırıyor. Azerbaycan Türkleri dışındaki halkların baskın çoğunluğu kendi vatanlarında yaşıyorlar.
Azerbaycan Türkleri ise ülkenin her tarafına dağılmış durumdalar. Bunun nedeni Azerbaycan’ın yüz yıldır ihmal edilmesi. Gençler okumaya veya çalışmaya gurbete gidiyorlar ve bir daha dönmüyorlar. Bu durumu rakamlarla izah etmemiz gerekirse sınırdaki üç Azerbaycan eyaletinin toplam nüfusu 8 milyon. Bu eyaletlerin güneyindeki, Türklerin ezici çoğunluğu oluşturduğu üç eyaleti de hesaba katarsak 13 milyon rakamına ulaşırız. Ki bu rakamın hepsi Türklerden oluşmuyor.
Oysa ülkede 28-30 milyon Azerbaycan Türkü var. Yani beş Azerbaycan Türkünden üçü gurbette yaşıyor. Sadece Tahran’da beş milyon Türk var. Gurbetteki Türklerin en az yarısı başka etnik kökenden biriyle evli. Çocukların çoğu Türkçe bilmiyor ya da birkaç kelime biliyor. İran’da etnik kökenler arasında evlilik çok yaygın olduğundan benzer durum Sünni olan Türkmenler dışındaki bütün Türk halkları içinde geçerli. İran’da Türk-Kürt evlilikleri dışında ayrı mezhepten insanların evlenmesi son derece istisnaidir.
Reformcular hiçbir zaman Türkiye’ye yakın dış politika takip etmediler. İran’ın sadece cumhurbaşkanı değiştiği için Şii hilali projesinden vaz geçmesi mümkün değil. Kaynaklarını Şii hilali projesi çerçevesinde dışarıya akıttığı sürece halkın fakirleşmesi yani rejimin zayıflaması sürecek. Pezeşkiyan’ın bu kısır döngüyü kırabileceğini düşünmüyorum.