İsmail Saymaz, Sinan Ateş'in tetikçisinin hiç bilinmeyen cinayetini anlattı.
Tetikçi Eray Özyağcı, Sinan Ateş Davası’nın karar duruşmasında, işlediği suçlarla övünürken, “Hızlı torbacıları denk getirdiğim zaman nasıl vurduğumu bilirler efendim, vallahi hastanede mumya gibi sarıyorlardı” dedi.
Bu sözleri çok dikkatimi çekti.
Ateş’ten önce en az bir cinayet işlediğini itiraf ediyordu.
Aslında…
Pendik’in Esenyalı Mahallesi’nde 8 Ekim 2020 günü meydana gelen silahlı baskına cinayet demek, vaziyeti tarif etmeye az gelir. Çünkü o gün Pirana Kafe’de bir katliam girişimi yaşanmıştı.
İstanbul’da 1993 yılında dünya gelen Özyağci, 13 yaşında suç alemine girdi.
Sabıkalı bir kapkaççıydı.
Beş yıl sübyan koğuşlarında yattı.
22 Mayıs 2019-28 Şubat 2020 arasında Sivas Açık Cezaevi’nde kaldı. Firar edip İstanbul’a döndü. Esenyalı’dan çocukluk arkadaşı Ömer Veysel Altun ile ‘yeraltında’ yaşamaya başladı.
Çevreye korku saçıp gaspa giriştiler.
İlk cinayetlerini kendi mahallelerinde işlediler.
Olayın bütün tarafları çocukluk arkadaşı.
Fakat uyuşturucu satışından kaynaklı araları bozulmuştu.
İddiaya göre Ömür Koca, Varol kardeşlerin işlettiği playstation kafe ve çevresinde uyuşturucu satıyordu.
Adem Varol, bu yüzden Koca’yı dövdü ve “Bir daha mahalleye giremezsin” diye tehdit etti.
Koca, bu durumu ağabeyinin koğuş arkadaşı Özyağci ve Ömer Veysel Altun’a haber verdi.
Bir diğer iddiaya göre…
Koca, mahallede Özyağci ve Altun’un uyuşturucu tezgahlarını kontrol edip onların geçimini sağlıyordu.
Özyağci, baskından bir gün önce Ömer Varol’a “Ben cezaevindeyken adam mı oldunuz? Ağabeyin erkek mi oldu? Size göstereceğim” diye mesaj gönderdi.
Özyağci ve Altun, 8 Ekim günü Mustafa Akbulut’un kullandığı kiralık araçla yola çıktı.
Üzerlerinde Glock marka tabancalar vardı.
‘Pirana Kafe’nin önünden geçerek, keşif yaptılar.
Kapıda Onurcan Ercan bekliyordu.
İçeride Adem ve Ömer Varol kardeşler ile Bilal Mükanoğlu ve Uğur Korkusuz sohbet ediyordu.
Özyağci ve Altun, başlarına şapka, yüzlerine toz maskesi takıp tabancalarını ellerine aldılar.
Ercan’ı bacağından vurarak, içeri girdiler.
Masadakilerin kafalarını hedef alarak, ateş ettiler.
Ömer Varol, yaşadıklarını, “Öldüğümüzden emin olana kadar sıktılar” diye anlattı.
Kanlı bir baskındı bu.
Adem Varol kolundan, bacağından ve kafasından kurşun yedi. Sol kolu ve sol bacağı felç kaldı.
Ömer Varol, karnından yara aldı ve sakat kaldı.
Onurcan Ercan’ın ayağında kalıcı engel meydana geldi.
Bilal Mükanoğlu ise hayatını kaybetti.
Mükanoğlu’nun bu kavgayla hiçbir ilgisi yoktu.
Saldırganları tanımıyordu.
Babası İlhan Mükanoğlu, iki tarafı suçlayarak, şunları söyledi:
“Olayın iki tarafı da uyuşturucu satar. Husumetin uyuşturucudan kaynaklanan alacak verecek meselesi olduğunu biliyorum.”
Bu arada Özyağci ve Altun, kafeden çıkıp kendilerini bekleyen Akbulut’un kullandığı aracına bindiler.
Maltepe’de araçtan inip kayıplara karıştılar.
İki buçuk yıl firar gezdiler.
Yakalanmadılar!
Özyağci, tutuklandıktan sonra, Sinan Ateş suikastinin yanı sıra Pirana Kafe baskınından da yargılandı.
İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın iddianamesinde “Mağdurların baş ve üst beden bölgelerine ateş ettikleri” ve “gayelerinin öldürmek olduğu” vurgulandı.
Özyağci için şu ifade kullanıldı:
“Yeraltında başkalarının tetikçiliğini yapan kiralık katil olduğu, olaydan sonra Ankara’da gerçekleşen kamuoyunda bilinen bir başka cinayetin katil zanlısı olduğu…”
Kastedilen, Sinan Ateş suikastiydi.
Özyağci, ilk duruşmada, kafedekileri torbacılıkla itham ederek, şunları söyledi:
“Oraya gittiğimde Onurcan Ercan’ı gördüm. Onur, mahallenin bir numaralı torbacısıdır. Bana dik dik baktı. İki tane ayaklarına sıktım, içeri girdim. Adem ile yüz yüze geldik. Elini belini götürünce karnına ateş ettim. Ayaklarına isabet almaya çalışıyordum. Bilal, panik halde değişik hareketler yaptı. O hareketlerinden dolayı mermiler tehlikeli bölgesine gelmiş. Veysel, Ömer'in ayaklarına ateş ediyordu.”
Altun “Mükanoğlu ile diyalog ve husumetimiz yoktu” diyerek, genç adamın sebepsiz yere öldüğünü söyledi.
Ayaklara ateş ettiklerini ancak içeridekiler yere yatınca karınlarına geldiğini savundu.
Son duruşma, 23 Kasım 2023’te görüldü.
Özyağci, 11 ay sonra Sinan Ateş Davası’nda yapacağı savunmanın provasını gerçekleştirdi. Öldürme değil, yaralama kastıyla ateş ettiğini ileri sürerek, şöyle dedi:
“Her şey spontane yaşandı. O tarihe kadar elime silah almadım. Gerek olayın heyecanıyla, gerek paniğiyle, gerek karşımdaki insanların yaptıkları uyuşturucu ticaretinden dolayı silahlı olabileceklerini bildiğim için can korkumdan ateş ettim. Öldürme niyetim olsa göğsüne, kafasına neden ateş etmeyeyim?”
Halbuki Özyağci, kafeye girer girmez kafalarına ve karınlarına sıkmıştı.
‘Siyasiler de ceza almalı’
Ardından baba İlhan Mükanoğlu konuştu.
Gerçek suçlular ve siyasilerin yargılanması gerektiğini belirterek, şunları söyledi:
“Burada iki çocuk var, oğlum yaşında. Uyuşturucu ile beyinleri uyuşturulmuş, kullanılmış ve işleri bittikten sonra buraya getirilmiş. Arkasındaki kişiler var olduğu sürece böyle çocuklar her zaman suça teşvik edilecek. Bizim gibi masumların çocukları da ölecek. Bu çocuklara verilecek ceza suçu engellemeyecek. Derdim, sadece bu şahısların ceza alması değil, arkasındaki siyasiler de ceza almalı.”
İki sanığa Bilal Mükanoğlu’nu tasarlayarak kasten öldürmekten müebbet, Adem Varol’u kasten öldürmeye teşebbüsten 18 yıl, Ömer Varol’a karşı aynı suçu işlemekten 17 yıl, Onurcan Ercan’ı kasten yaralamaktan 8 yıl 3 ay, 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun’a muhalefetten 1500 TL para cezası verildi.
Mustafa Akbulut’a Adem ve Ömer Varol’a karşı tasarlayarak kasten öldürmeye teşebbüse yardımdan ayrı ayrı 6 yıl 8 ay hapis cezası kesildi. Bu ceza Eray Özyağci, Sinan Ateş suikastinden ötürü cezaevindeyken, 4 Nisan 2024’te kesinleşti