İsrail’in yayılmacı soykırım politikasının önüne geçmek için Amerikan üs ve tesisleri kapatılmalıdır

Abone Ol

İngiliz, Amerikan ve İsrail hava kuvvetleri birbirine entegre olmuş durumdadır. Gönderilen savaş gemileriyle İngiltere ve Amerika, İsrail'e hava savunma desteği sağlamaktadır. Amerika’nın istihbarat örgütü CIA, İngiliz istihbarat örgütü MI6 ve İsrail istihbarat örgütü iç içe çalışmakta, toplanan istihbarat bilgileri İsrail istihbarat örgütü Mossad’a aktarılmaktadır. 

Amerikan teknolojisiyle geliştirilen istihbarat toplama, yer tespiti, dinleme gibi elektronik araçlar ve yerli muhbirler ile paralı ajanlar vasıtasıyla elde edilen bilgiler doğrultusunda, İsrail nokta atışı stratejisiyle İran'da Kasım Süleymani dahil birçok İranlı üst düzey asker, Hizbullah’ın ve Hamas’ın üst düzey yetkilileri etkisiz hale getirilmiştir. Ayrıca, Hizbullah’ın telsiz ve telefonlarına patlayıcı yerleştirerek binlerce Hizbullah yöneticisi ve eğitimli eleman etkisiz hale getirilmiş veya yaralanmıştır. Tüm bu operasyonlar istihbarat örgütlerinin marifetiyle gerçekleştirilmiştir. Ülkelerin iç ve dış güvenliğinde, savaşlarda, teknoloji savaşlarında ve uluslararası politikalarda istihbarat örgütlerinin payı büyüktür.

ABD, emperyalist politikası doğrultusunda kendi toprakları dışında üs ve tesisler kurmuştur. Bu üslerin amacı, Sovyetler Birliği'nin yayılmacı politikasını engellemek, olası savaşları kendi toprakları dışında karşılamak ve küresel hakimiyetini sürdürmektir.

Türkiye, 2. Dünya Savaşı sonrasında Sovyetler'in tehditkar tutumu nedeniyle Batı yanlısı bir dış politika benimsemiş, 23 Şubat 1945’te ABD ve Türkiye arasında bir anlaşma yapılmıştır. Anlaşmanın 2. maddesiyle Türkiye’nin Amerika’nın güvenliği için önemi vurgulanmış, Türkiye’nin havaalanları, tren istasyonları, limanları ABD’nin kullanımına açılmıştır. 1952 yılında Türkiye'nin NATO’ya katılmasıyla NATO üsleri Türkiye’de kurulmaya başlamış, 1954'te yapılan "Askeri Kolaylıklar Anlaşması" ile de ABD birçok üs kurmuştur. 

1964’te Kıbrıs’ta yaşanan olaylar ve Johnson Mektubu ile Türkiye-ABD ilişkileri gerilmiştir. 1975'te ABD’nin Kıbrıs Barış Harekatı'na tepki olarak Türkiye’ye ambargo uygulaması, Türkiye’nin Amerikan üslerine el koymasına yol açmıştır. 1978’de ambargonun kaldırılmasıyla ABD üsleri yeniden faaliyete geçmiştir.

Amerikan istihbarat raporlarında Türkiye'nin jeopolitik önemi vurgulanmış, CIA 1943’te Adana’da bir merkez kurmuş, Türkiye’ye yerleşmiştir. Türkiye’de, Karadeniz Bölgesi dışında her bölgede Amerikan üsleri ve NATO radarları bulunmaktadır. Türkiye’deki en büyük Amerikan üssü Adana’daki İncirlik Üssü'dür.

ABD, Türkiye’nin stratejik önemini kavramış ve Türkiye olmadan dünya hakimiyeti kuramayacağını fark etmiştir. Ancak ABD’nin Türkiye üzerindeki emelleri Lozan Anlaşması’nı kabul etmemesiyle ortaya çıkmış ve Sevr’i yeniden canlandırma planlarıyla sürmektedir. Bu doğrultuda BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) hayata geçirilmiştir. Amerika, Türkiye’nin demografik yapısını değiştirmeyi hedeflemektedir. ABD, kurduğu üsler ve istihbarat teknolojisiyle İsrail’e yardım etmekte ve şimdiye kadar 17.9 milyar dolar yardımda bulunmuştur.

İsrail-Filistin çatışmalarının durdurulması, Amerikan üslerinin kapatılmasıyla mümkün olabilir. Amerikan üsleri kapanmadıkça bu savaşın sona erme şansı düşüktür. İsrail, Amerika ve İngiltere’nin desteğiyle kendi emellerini gerçekleştirmektedir. Hamas’ın İsrail’e saldırılarında istihbarat örgütlerinin rolü büyüktür. El Kaide’nin CIA tarafından kurulması gibi, Hamas da bu örgütler tarafından yönlendirilmiştir.

Ülkeler ticaretlerini dolar ile yürüttüğü sürece, Amerika’nın bu sömürü politikalarının önüne geçmek kısa vadede mümkün görünmemektedir.