İYİ Parti günlerdir kongreye hazırlanıyordu. Birinci olağanüstü kongre. Ama ne kongre? İYİ Parti, kongresini bir yaptı, pir yaptı.
3 Kasım 2015 'ten itibaren başladığım, yeni parti mücadelemizde hep birlikte yeni bir aşamaya girdik. Kongreler silsilesi yurt geneline sona erdi ve bu olağanüstü genel kongre, işin taçlandırılması oldu. Siyasi bir beklentisi olmayan, Ankara'da mukim bir vatandaş olarak başkentteki kongreye katılmasak olmazdı. Bir saat önceden gidersem, rahat edeceğim bir yere oturum düşüncesiyle kongre salonuna ulaştığımda, bahçenin ve salona çıkan merdivenin tıklım tıklım dolu olduğunu gördüm. Aklımdan geçen şey, salon kapısının kapalı olduğuydu. Kalabalık görünsün diye böyle bir şey yapmışlar diye düşündüm.
Neyse, milleti ite kaka merdivene yanaştım ve tırmanmaya başladım. Kapıya geldiğimde, insanların polis kontrolü ardından, içeri girdiğini gördüm. Sevindim ve geçer bir yere otururum diye, içeriye daldım. Fakat koridorlar da doluydu. Salona giriş kapılarından birine yanaştım. Şok! Mümkün değil girmek, hatta içeriyi görmek. Devasa yuvarlak salonun bütün kapılarını, dairesel yürüyüşe tabi tutumsa da nafile, içeriye girmek mümkün değildi. Kapılardan ayak parmaklarımın üstüne yükselip içeriyi görmeye çalıştım. Salonun hınca hınç dolu olması umudumu kırdı. Benim gibi, salona girmek umuduyla gelmiş olanlar, bütün kapıları turlayıp pes ettikten sonra bahçeye çıkıyordu.
Ben de bir kaç turdan sonra, polis kontrolünün önündeki bankoda bir yer açılınca tırmanıp oraya oturdum. Orada bulunan vatandaşlarla konuşmaya, duygu ve kanaatlerini öğrenmeye çalıştım. Bizim gibi mhp’den gelmiş kimse yoktu yanımızda. En çok şimdi akp’ye oy veren ve önceden dsp, anap ve doğru yol partili olanlar ve chp’li vatandaşlarımız vardı. Hatta birisi hala chp delegesi olduğunu söyledi.
Salonun koltuk kapasitesini öğrendim, 17 bin diyorlardı. Ayaktakilerle beraber 25 bin kişi. Bine yakın kişi de geniş dairesel koridorda tur atıp duruyordu. Bir süre koridorda kaldıktan sonra bunaldık, yorulduk ve arkadaşlarla beraber bahçeye çıktık. Orası da çok kalabalıktı. Kendi tahminime göre bir 25 bin kişi de bahçede vardı ve ancak ayakta durabiliyoruz. Kongrenin gidişatını, bahçedeki dev ekrandan takip etmeye başladık. Ankara'da bazı hatlarda metro seferlerinin iptal edilmesi, salonda sık sık protesto ediliyordu.
Bu sırada, alkış kıyamet, genel başkan Meral Akşener kürsüye geldi. Ülkenin başkentinde, haber değeri yüksek bir olay gerçekleşiyordu, fakat medyaya ayrılan bölüm bomboş duruyordu. Meral Hanım önce bunu dile getirdi. Tekel medyasındaki ahlaksız ambargo nedeniyle göremediğiniz, ancak sosyal medya dinleyebildiğiniz o meşhur konuşmasına başladı.
Önce, duygularımıza hitap eden cümleler kurdu, Meral Akşener. Özellikle işsiz babaların, çocukları karşısındaki acısını anlatan ifadeler, yüreğimizi burktu. Herkese gönderdiği selamın yanında “Henüz bizi yüreğine koymamış olanlara da selam olsun.” sözü güzeldi. Ekrana yansıyan heyecan son derece yüksekti. Konuşması sık sık alkış ve sloganlarla kesiliyordu. Meral Akşener bir profesyonel siyasetçi olarak çok rahat ve vurucu bir üslupla konuşuyordu. “Bu millete, canınızın istediği gibi muamele yapamazsınız, yaptırmayız. Gençlerimizin umutlarını ellerinden almanıza müsaade etmeyeceğiz.” diyordu. İYİ Parti’nin ilkelerini sıralıyordu:
1- Hiç kimse, milletten büyük değildir.
2- Adalet herkes içindir ve hukuk kurumları herkese eşit uzaklıktadır.
3- Cumhuriyet ve demokrasi, tek kişinin eline bırakılmayacak kadar değerlidir. O değeri taşıyacak olan da parlamenter sistemdir.
4- Ülkenin tüm kaynakları ırk, din, mezhep, cinsiyet, politik ayrım yapılmadan herkese eşit dağıtılmalıdır.
5- Güçsüz ve korunmaya muhtaç herkes, devlete emanettir.
6- İnsanın iyiliğini, devletin güvenliğini öne almayan hiçbir projenin altına imza atılamaz.
7- Ahlak, bilim ve hesap verebilirlik, insan olmanın temel değerleridir.
8- İnanç özgürlüğü, ifade özgürlüğü ve teşebbüs özgürlüğü, hukukun güvencesi altında olmalıdır.
Meral Akşener , “Kalabalıklarımızı gören güç haydutları, üzerimize daha çok gelecektir. Olsun, karşı koyacak gücümüz var.” diyordu. İyilik ve cesaretten bahsediyor, “Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak.” diyordu. Salon büyülenmiş gibi onun tesirine girmişti. Bir ara gerginliği görünce konuşmasını kesti ve gülümsedi. Salon yumuşadı ve alkışladı. Sonra konuşmasına devam etti. "Bize tuzaklar kuruyorlar, söylemediğimizi söyledi, yapmadığımızı yaptı olarak yayıyorlar. Dürüst olun ey zalimler. Bize her gün bir ittifak yakıştırıyorlar, biz ittifakımızı bayrağımızla, milletimizle yapıyoruz.” diyordu. “Devletin ve ordunun sırlarını, bugün hain dediklerinize siz verdiniz. Şimdi nerede, kimlerin elinde o gizli bilgiler?” diyordu. “Hainlerle dostluğunuzu, herkes unutsa bile, biz unutmayız, unutturmayız.” diyordu ve ülkenin içinde bulunduğu durumu ifade eden konuşmasına devam ediyordu.
Son bölümde “Ekonominin patronu güven duygusudur.” dedi ve ekonomide neler yapılacağını anlattı. Dış politikadaki çürümüşlüğü anlattı. “Onlar çalıyor, siz oynuyorsunuz.” dedi. Suriye, Irak, Ortadoğu politikasının nasıl olması gerektiğini anlattı. “Ülkemizin bekasını tehlikeye atan sizsiniz.” dedi. İYİ Parti, sırtındaki derviş hırkasıyla milleti kandıranların o hırkasını, sırtlarından çıkaracaktır dedi. Son olarak birlikte, sonuna kadar mücadele etmeye söz verdi ve salondan söz aldı.
İYİ Parti kongresi, bir sevgiyle başladı, heyecanla devam etti ve umutla sona erdi. Bu kongre hem parti için hem ülke için bir dönüm noktası olacaktır. İYİ Parti treni kalkmış, hızla yoluna devam ediyor. Geriye kalan kısım, teferruattan ibarettir. Yok, MDK'na, GİK’e kim seçilmiş, vay şu olur muymuş, vay şu niye olmamış? Bunlar, karın ağrısı olanların, örtülü fısırdamasından başka bir şey değil. Kim, nerede olmak istiyorsa, yetenek, şartlar ve konjonktür onu oraya ya götürür ya götürmez. Bunları büyüterek bu kervana ayak bağı olmaya çalışanlar, ancak kendilerini yorarlar.
Boş işlerde kendinizi yormayın beyler, daha yapılacak çok iş var. İşlerin önünüze geleceği güne kadar güç toplayın. Ülkenin en ücra köşelerinden, yoksul haliyle çıkıp başkente kadar gelmiş ve ülkenin iyiliğinden başka hiç bir beklentisi olmayan bu insanlara merhametiniz olsun. İYİ Parti bugün, umut ışığı olduğunu bir defa daha göstermiştir. Bu ışığa doğru koşmak gerekirken, sen yan çekersen, ben yan çekersem, bu ülke, bu zalimlerden nasıl kurtulur?