Yerel seçimlerde büyük hezimet yaşayan İyi Partinin kongresi, Meral Akşener tarafından desteklenen Dervişoğlu’nun zaferiyle sonuçlandı. Delegeler, milletten teveccüh görmeyen ‘’hür ve müstakil’’ yaklaşımının devamına, 3. Turda da olsa onay verdiler. Kongrede sadece İyi Partiyi yönetmek isteyen üç aday yarışmadı. Onların üzerinden cumhurbaşkanlığı seçimlerinin muhtemel adayları da yarıştı. Zira son yerel seçimlerde cumhur ittifakı %41, CHP %37,5 nispetinde oy aldı.
Cumhur ittifakı Yeniden Refahla, CHP Dem Partiyle anlaşsa dahi %50 oy oranını yakalayamıyor. İki taraf içinde İyi Parti ve Zafer Partisiyle iş birliği yapmak çok önemli. Dolayısıyla her iki tarafta kongreyi kendilerine yakın olan adayların kazanmasını hedefliyordu. Cumhur ittifakı tavrını Akşener’in görevine devam etmesinden yana koymuştu. Çünkü Akşener, CHP ile ipleri kopararak İmamoğlu ve Yavaş’a çok ağır ithamlarda bulunmuştu. Akşener’in görevine devam etmesi mümkün olmasa da ona en yakın olan aday genel başkan seçildi.
Yerel seçimlerden CHP’de üç figür güçlenerek çıktı: İmamoğlu, Yavaş ve Özel. Bu adaylardan Özel dışındakiler cumhurbaşkanı olmayı hedefliyor. İmamoğlu fark atarak kazandığı İstanbul’un yanında partisini özellikle Karadeniz’de güçlendirdi. Yavaş, Ankara’da hem %60 bandını aşarak rekor kırdı hem de rakibine %30 fark attı. CHP’nin, varlık gösteremediği Selçuklu coğrafyasında oy patlaması yapmasında, Kütahya, Amasya, Kırıkkale, Kırşehir ve Kilis gibi kentlerin kazanılmasında sürükleyici oldu.
Manisalı olan Özel ise neredeyse tulum çıkardı. CHP, sağın kalesi olan ve çok uzun zamandır ipi göğüsleyemediği Manisa’yı fark atarak kazandığı gibi, Isparta dışında Ege Bölgesindeki ve Akdeniz ve Marmara bölgelerinde Ege’ye komşu olan (Bursa, Balıkesir, Bilecik, Antalya, Muğla) kentlerin tamamını kazandı. CHP açısından en iyi aday, CHP ile ittifaka sıcak bakan Koray Aydın’dı. Yavaş açısından Aydın’ın seçilmesi muazzam bir ilerleme olurdu. Zira Yavaş, CHP Parti Meclisinde ve MYK’da çok zayıf.
Yavaş’ın Kılıçdaroğlu’nun desteğini sağlasa dahi İmamoğlu’nun hakim olduğu bu heyetler tarafından cumhurbaşkanı adayı gösterilmesi mümkün değil. Eğer Aydın genel başkan seçilseydi, İyi Parti Yavaş’ı destekleyen, onu aday gösterebilecek bir partiye dönüştürülecekti. Özel’de Aydın’ın kazanmasını istiyordu. Zira Aydın ittifaka sıcak bakmasının yanında Yavaş’a yakın. İmamoğlu-Yavaş rekabeti Özel’i güçlendiriyor ve hareket alanını genişletiyor. İmamoğlu için en iyi alternatif Uğur Poyraz gibi merkeze yakın bir ismin genel başkan olmasıydı. Fakat delege yapısı, merkez yakın bir ismi bırakın genel başkan yaptırmayı aday çıkarmaya dahi müsait değildi.
İmamoğlu, Tolga Akalın’ı desteklemeye arzuluydu. Fakat Akalın’ın yerel seçimlerde İmamoğlu’nu desteklemeye karşı olduğunu defaten vurgulaması, üçüncü yolu seslendirmesi ve Dem Parti konusunda net olması bu arzunun gerçekleşmesini engelledi. İmamoğlu ve Yavaş, destekçilerini yerel seçimlerden önce İyi Partiden istifa ettirdikleri için pişman oldular. Zira partiden ittifaka sıcak bakanlar ayrıldı, hür ve müstakil olmayı savunanlar kaldı. İstifalar olmasaydı Dervişoğlu asla kazanamazdı. Bu arada kongre oldu, mücadele sonlandı diye düşünülmesi yanıltıcı olur. Mücadelenin sadece ilk raundu bitti. Zira on sekiz ay sonra İyi Partinin olağan kongresi var. İyi Parti’deki gruplar ve partiyle ilgili hesabı olanlar kongrede son kozlarını bu kongrede paylaşacaklar. Olağan kongrede seçilen genel başkan ve kurullar, partinin seçimlerde takip edeceği politikayı ve cumhurbaşkanı adayını belirleyecek.
Cumhur ittifakını oluşturan partiler Erdoğan’ın cumhurbaşkanı adayı gösterilmesinde mutabıklar. Fakat bu adaylık hukuken mümkün olmadığından anayasanın değiştirilmesi lazım. Mecliste 38 milletvekili olan İyi Parti taraflar için bu açıdan da önemli. Ak Partinin öncelikli hedefi Anayasayı değiştirerek dönem sınırlamasını kaldırmak ve %50+1’den kurtulmak. MHP, her ne kadar %50+1’i kırmızı çizgi olarak tanımlamış olsa da yerel seçimlerin sonuçlarını gördükten sonra bu konuda yumuşayacaktır. Anayasa değişikliği başarılamazsa ya da değişiklik olur fakat dönem sınırlamasını içermezse, TBMM’ye erken seçim kararı aldırılmaya çalışılacak. Meclis, seçimleri iki ay dahi erkene alsa Erdoğan’ın bir kez daha aday olma hakkı doğuyor. Erken seçim kararı almaya cumhur ittifakının sayısı yetmediğinden bu noktada da İyi Parti’ye ihtiyaç var.
Kısaca İyi Parti anayasa değişikliği, erken seçim kararı alınması ve seçimlerin kazanılması konularının hepsinde belirleyici durumda. Ak Parti içinde MHP’yi devre dışı bırakmayı hedefleyen siyasetçiler olsa da siyasetin aritmetiği buna izin vermiyor. Kaldı ki başta Erdoğan olmak üzere Ak Partinin baskın çoğunluğu MHP’ye müteşekkir. Erdoğan’ın seçimleri kazanabilmesi, aday olabilmesi ve erken seçim kararı aldırabilmesi için bırakın MHP’yi kaybetmeyi, Yeniden Refahı, İyi Partiyi hatta Zaferi kazanması lazım.
İşte bu noktada MHP’nin ‘’komşu olalım’’ çağrısı önem kazanıyor. Dört milliyetçi parti birlikte hareket ederlerse daha etkili olurlar. Milliyetçi partilerin hükümetin bugün uyguladığı güvenlik, dış politika, Türk dünyası, PKK, savunma sanayi ve enerji konularındaki politikaların ana hatlarına ciddi itirazları yok. Milliyetçi partilerle Ak Parti arasındaki en büyük fikir farkı sığınmacılar konusunda. Aslında reel politikte Ak Partiyi bu konuda adım atmaya zorluyor. Aksi halde ekonominin rayına oturtulması çok zor. Milliyetçi partiler bu konuda beraber tavır alırlarsa sorunun çözümü konusunda kararlı adımlar atılabilir.
İlk adım Devlet Beyin iki yıl önce seslendirdiği ‘’Bayram seyahati için memleketlerine gönderilen Suriyelilerin sınır dışı edilmesi’’ olabilir. Bunu sınırlarda tam kontrolün sağlanması, sığınmacılara yapılan harcamaların kesilmesi, insan kaçakçılığına uygulanan cezaların ağırlaştırılması ve özellikle Afrika ülkelerinde takip edilen vize politikalarının revize edilmesi takip etmeli. MHP, son yedi yılda yaptığı hamlelerle, özellikle yukarıda sıraladığımız alanlarda büyük mesafeler alınmasını sağladı. Bu hamlelere, milliyetçi partilerle iş birliği yaparak, sığınmacılar sorununun en azından hafifletilmesini temin edecek adımları eklerse ülkeye büyük hizmet yapmış olur. Ülkücüler cumhurbaşkanını belirleyecek güçteler. Bu güç sığınmacılar sorununun çözülmesinde dolayısıyla milletimizin ekonomik olarak düze çıkması için kullanılmalı.