“Sayın Akşener savrulmakta, savrulurken ülke gerçeklerinden kopmakta ve büyük emekler ile kurulan İYİ Partiyi seçmeninden koparmaktadır…
İYİ Parti kuruluşunda ciddi emeklerimiz olmasına rağmen, bu sorumluluğa katkı sağlamamak adına; sadece üyesi olduğum İYİ Partiden istifa ediyorum.” 28.01.2024 tarihinde Habererk’teki yazımla istifa etmiştim.
Beklediğimiz son sandıklar açıldığında, açıklıkla görüldü ki; İYİ Parti, liderinin ve üst kurullarının yanlış politikaları sebebi ile seçmeninden koptu.
İki defa kendisine oy veren seçmeni tekrar toplamak için kan değişikliğine gidiyor! Adayların ve parti yetkili organlarının açıklama ve çalışmalarına baktığımızda, Sayın Akşener partiden uzaklaşma konusunda kamuoyuna açıklandığı gibi çok kararlı değil! Kontrollü bir değişimi yönetmeye çalışıyor gibi!
Birçok siyasetçi vatandaşın hafızasızlığına çok güveniyor! Neslin değiştiğinin farkında olmayan siyasetçiler yüzünden her değişim çok sancılı geçiyor.
Hatırlamak için en ciddi kaynağa ulaşmanın saniyelerle ölçüldüğü yaşadığımız zaman diliminde, bir köşede dinlenip “tekrar kurtarıcı” olarak dönmek mümkün değildir…
İYİ Parti bu anlamda delegesini yönlendirmeden doğal bir değişimin önünü açabilecek gibi durmuyor! Seçmenin ilgisini tekrar ortaya çıkarmak için mevcut kadrolardan farklı bir kadronun önünü açmak gerekiyor.
Partinin, bugüne kadar oluşan gücünün bir dahaki seçimlere kadar kalacağını düşünen akılla, İYİ Parti’nin bir dahaki seçimlere daha hazır hale gelmesini isteyen akıl arasında, delege tercihini yapacak. Yarını partiye mi, kendilerine mi ikbal sağlamaya hazırlayacaklar?
Sayın Akşener’in parti üst kurullarında ve özellikle TBMM’de, ekonomik gücü olanlardan yol arkadaşlığını tercih ettiğini biliyoruz!
Türkiye’de (belki dünyanın birçok ülkesinde) sermayenin iktidar ile ters düşmediğini, risk almak için garantici olduklarını gördük. Yani cesurlar hareketi, risk almak için “kazanacağından çok kaybetmeyi göze alamadan” yolun sonuna gelmiş gibi duruyor!
Şimdi mecliste olmanın avantajı ile mali yükü omuzlamadan önümüzdeki seçimlere kadar, rahat koltukların (genel merkez, meclis gurubu koltuları) ömrü var gibi duruyor!
İYİ partide siyaset yapan, iki dönem mecliste gurup kurabilen siyasetçilerin bir dahaki dönemde ülke kaderinde rol oynamaları için yapmaları gereken tek şey “hataları ile yüzleşmektir”!
Bunun için risk alacak adaylardan kim var?
AKP’den yorulan, devlet-millet anlayışı ile ciddi bir rekabet alanı oluşturan, katıldığı veya katılmadığı ittifaklar ile seçim sonuçlarına etki edebilen İYİ Parti, köklü bir değişim yaşamalıdır.
Değişen Genel Başkan değil, kuruluş felsefesindeki “ülkeyi doğrulara doğru değiştirecek” anlayışı inşa edecek yeni bir kadro olmalıdır.
Bu değişimde gelecek Cumhurbaşkanlığı ve TBMM yenileme seçimlerine hazırlık önemlidir ve zaman yeterlidir.
Değişimi sağlayacak kadrolar, bugün anayasa tartışmaları içinde ülkeyi değiştirmek için AKP’nin yaptığı kanırtmalara direnecek bir kadro olmalıdır. Şüphesiz bu konuda en deneyimli isim (Ergenekon yargılamalarında da deneyimli ve dirençli); Mehmet Tolga Akalın’dır.
Sorumluluk alan Genel Başkan etrafında biriken kadrolar, “Köprüden Önce Son Çıkışta” kaptan koltuğunu; umut veren en genç aday Sayın Mehmet Tolga Akalın’a bırakmalı, yıkılmış bir köprüye doğru seyir eden siyaset, İYİ Parti ve kadroları açısından “Köprüden Önce Son Çıkışı” kaçırmamalıdır. Uçuruma doğru hızla giden Cumhuriyet, adalet ve demokrasi ancak bu şekilde siyaset eli ile uçurumun kenarından alınabilecektir.
İYİ Parti teşkilatları ve seçmeni AKP’ye yaklaşmaktansa, partiyi terk edeceğini bu seçimlerde göstermiştir.
İYİ Parti delegesi kendini imha edecek köprüye doğru yol almayacağını gösteren, köprüden önce son tercihi bu kongredir.
…ve bu kongre “Köprüden Önce Son Çıkıştır”.