Alper Aksoy'un bugünkü yazısı şöyle:
Türkçü düşünür Ziya Gökalp diyor ki:
"Arapça ve Farsça'dan Türkçeye geçen sözcüklerin çoğunluğu Türkçe karşılığı olmadığından değil ediplerin ve bilim insanlarının Arapça ve Farsçanın Türkçeden daha güzel olduğuna inandıkları için almışlardır."
Osmanlı Sarayı ve çevresinde Türkçe "Yoksul köylü dili" olarak görülüyordu. Selçuklu Sarayı da öyleydi. Anadolu'nun ekmeğini yiyip suyunu içen Mevlana bu yüzden Mesnevi'sini Farsça yazıyordu.
Atatürk olmasa idi Anadolu'da Türklük ve Türkçe "Kubbede kalan hoş seda" durumuna düşecekti.
Cumhuriyet Dönemi Türkçüleri Selçuklu ve Osmanlı'nın kültürel aşağılık duygusunu biraz törpüleyip devam ettirdiler. Türkçü söylem ve yazılarında Arapça ve Farsça'nın baskın dil olarak öne çıkması bu aşağılık duygusunun göstergesidir.
Yakın çevrenizde her kim olursa olsun Arapça ve Farsça ile "Alim zat" gösterisine soyunuyorsa hiç çekinmeden "Kültürel aşağılık duygusu" içinde olduğunu yüzüne söyleyin.
Türklük Türkçe ile güzeldir.
✭✭✭
TEK YETKİLİ BEN OLSAYDIM
a) Dünya'da (100 demiyorum, 300 demiyorum, 400 demiyorum dikkat edin) ilk 500 üniversite arasına giremeyen bütün üniversiteleri kapatır, yerlerine meslek liseleri açardım.
b) Prof. veya Doç. sıfatı taşıyan ama dünya ilim dergilerinde yazıları olmayan, kendilerinden alıntı yapılmayan bütün akademisyenlerin akademik sıfatlarını elinden alır, hepsini kuracağım Devlet Üretme Çiftliklerinde asgari ücretle amele yapardım.
c) Buradan yapacağım tasarrufu ayakta kalan üniversitelere aktarır dünya çapında bilim adamı yetişmesine ortam sağlardım. "Bana şakşakçılık yapanı DÜÇ'e gönderirim, işinizi yapın, alın size özgürlük" derdim.
Bu kadar boş beleş adama, sırtımıza yapışmış kene gibi, milletin kanını emdirme zorunluluğumuz yok ki...
100.000 boş teneke ülkeyi kalkındıramaz ama 3 büyük ilim adamı devletin, milletin ufkunu açar, kaderini değiştirir.
✭✭✭
OSMANLI'NIN AVRUPA MACERASI
Tarih kitaplarımız masallar ile dolu. Gönlümüzü okşayan, göğsümüzü kabartan masallar, beynimiz sanki antikacı dükkanı. Böyle olduğu için de akıl ve sorgulama süzgecinden geçirmediğimiz, doğru sandığımız bir yığın ezberimiz var. İşte onlardan biri: "Osmanlı Balkanlardan başlayıp Viyana kapılarına kadar İslam’ın sancaktarı oldu, Müslümanlığı yaydı."
Peki bu ezberin doğruluğunu test edelim şimdi.
Osmanlı 400 yıl yönettiği
Yunanistan'ı Müslüman yaptı mı?.. Hayır!..
Bulgaristan'ı Müslüman yaptı mı?.. Hayır!..
Macaristan'ı Müslüman yaptı mı?.. Hayır!..
Sırbistan'ı Müslüman yaptı mı?.. Hayır!..
Arnavuluk'u Müslüman yaptı mı?.. Hayır!..
Sadece Bosna- Hersek'te Bogomiller İslam'ı seçtiler. Onların Müslüman olması da uygun sosyolojik koşullar ve Saltuk Baba gibi Bektaşi dervişlerinin çalışmaları sonucudur. Bogomiller Ortadoks ve Katolik Kilisesi tarafından önce sapık ilan edilip sonra katledilmeye başlandılar çünkü Bogomiller dünyanın şeytan tarafından yaratıldığını öne sürerek her türlü etle teması, özellikle evliliği, et yemeyi ve şarap içmeyi yasaklıyordu. İncili'in yeniden kullanıma açılamayacak kadar bozulduğunu söyleyip kiliselerdeki Meryem ve Haç figürlerini parçalıyorlardı. Katolik ve Ortodoksların soykırımından korunmak için Müslüman olmak tek çıkış yoluydu. Osmanlı Bosna’da topraklarını bir sancak haline getirme tarihi 1470'tir. Bogomiller'in Müslüman oluşu bu tarihten çok önceye dayanır.
Osmanlı Balkanlardan başlamak üzere Avrupa'da İslam'ı yaymak gibi bir amacı hiçbir zaman olmadı. "Nizam- alem için, ila-yı kelimetullahı yaymak için sefere çıktı" sözleri kocaman bir yalandır.
Türkçeyi, Türk kültürünü yayma amaçları da olmadı, çünkü Osmanlı zaten Türkçe konuşmuyordu ki... %50 Arapça, %45 Farsça, eh az biraz da Türkçeden oluşan yoz bir dildi Osmanlıca.
Osmanlı fethettiği topraklardan haracını/ vergisini alıyordu sadece. Peki topladığı vergilerle Anadolu'yu mu imar etti?.. O da yok.
Beynimizdeki antika eşyaları çöpe atmadan yolumuzu yönümüzü bulamayız.