“Kürt Sorunu” ve Yanlış Algılar -3

Abone Ol

“Kürt Sorunu” ve Yanlış Algılar -3

Geçtiğimiz günlerde bir siyasi liderin “Kürt Sorunu”na dair yaptığı açıklamaları dinledim. Türkiye Cumhuriyeti’nin Kürt kökenli vatandaşlarıyla ilgili yorumları, toplumda önemli yanlış anlaşılmalara neden olabilecek eksiklikler barındırıyordu. Bu yaklaşım, dört temel hata etrafında şekilleniyor.

İlk Hata: Türkiye Cumhuriyeti’nin “Taraf” Olarak Gösterilmesi

Bu siyasi lider, “İki taraf bir araya gelerek çözüm bulmalı” diyerek Türkiye Cumhuriyeti ile Kürt vatandaşlarını karşılıklı taraflar olarak gösteriyor. Bu bakış açısı, terör örgütlerini bir tür “taraf” olarak meşrulaştırma riski taşıyor. Kürt kökenli vatandaşlarımız Türkiye Cumhuriyeti’nin eşit vatandaşlarıdır; devletin muhatabı terör örgütleri değil, tüm vatandaşlarıdır.

İkinci Hata: Kürt Sorununun Var Olduğunu Kabul Etmek

Türkiye’de, emperyalizmin desteklediği etnik bir bölücü terör sorunu olduğu bir gerçektir, ancak bu “Kürt Sorunu” olarak adlandırılmamalıdır. Toplumun büyük kısmında ayrımcılık veya dışlanmışlık hissi olmadığı gibi, Kürt kökenli vatandaşlarımız Türkiye’nin pek çok önemli makamında temsil edilmektedir. “Sorun var” demek, terör örgütlerine haklılık kazandırır ve yanlış bir söylemdir.

Üçüncü Hata: “Sorun Vardır” Diyenlerin Temsil Yetkisi Sorunu

“Kürtler sorun vardır dediği sürece sorun vardır” ifadesi, terör örgütü ve belirli grupları Kürt kökenli vatandaşlarımızın genel temsilcisi olarak kabul etme tehlikesini doğurur. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda yer alan eşit yurttaşlık ilkesi, tüm vatandaşlarımızı eşit haklarla donatmaktadır. Bölücü söylemler, emperyalist amaçlarla kullanılan ayrılıkçı grupların oyuncağı olmamalıdır.

Dördüncü Hata: Emperyalizmin Rolünün Göz Ardı Edilmesi

Türkiye’yi bölmeyi hedefleyen emperyalist güçler, terör örgütlerini kendi amaçları doğrultusunda kullanmaktadır. Emperyalizmin bu konudaki etkisinin göz ardı edilmesi, büyük bir eksikliktir. “Kürt Sorunu” tanımı, gerçekte emperyalizmin bir oyunudur ve bunun arkasındaki güçler dış aktörlerdir.

Sonuç: Türkiye’nin Tek “Tarafı” Tüm Vatandaşlarıdır

Türkiye Cumhuriyeti, tüm vatandaşlarının eşit temsil edildiği, tek bir bütün olarak hareket etmesi gereken bir ülkedir. Etnik kökeni ne olursa olsun, tüm vatandaşlarımıza eşit haklar tanınmakta, her türlü görev ve makama ulaşmaları için önlerinde engel bulunmamaktadır. Bu bağlamda, “Kürt Sorunu” olarak adlandırılan bu yapay gündem, emperyalizmin hedefleri doğrultusunda bir tuzak olmaktan öteye gitmemelidir.