20. Yüzyılın başında Rusya Türkleri ya da Kuzey Türklerinde birleşme, birbirini anlama hareketliliği vardı.
Bu nedenle Rusya'da kongreler topladılar.
Amaçları Rusya'nın politikasıyla asimile olmamak, bölgede kimliklerini koruyabilmekti.
Bu insanlar kendilerine "Tatar" diyorlardı.
İsmail Gaspıralı buna karşıydı, ona göre Türklük varken Tatar sözcüğü alt bir grup olarak hafif kalırdı.
Tatarca yerine Türkçe ya da Tatar Türkçesi denmeliydi.
Ortak bir dil öneriyordu.
Bu nedenle ortak kullanılan Arap harflerinin de değişmesine, yani alfabe değişikliğine de karşıydı.
Türkçenin yazı dilinin halk dilinde kullanılması ve anlaşılır olması üzerinde durdular.
"Dilde, Fikirde, İşte Birlik" ünlü sloganlarıydı.
Rusya'daki hareketlerin başını İsmail Gaspıralı çekiyordu, hareketine Usul-û Cedit(Çağdaş Eğitim Metodu) dendiğinden "Ceditçiler" olarak anılır.
İsmail Gaspıralı Paris'te eğitim görmüş oldukça modern düşüncede biriydi, büyük ihtimalle "Fransız Devrimi"nin de etkisinde milliyetçi düşünce yapısının oluştuğunu söylemek mümkündür.
Bu yenilikçi kesim okuma yazmanın hızlı bir biçimde öğrenilmesi için faaliyetler yaptılar.
Osmanlı Türkçesini değil halkın konuştuğu Türkçeyi baz alıyorlardı, onlara göre Osmanlı Türkçesi denilen yazı dili kavmi bir dil değil, çorba bir dildi.
İslam coğrafyanın bir gerçeği, Türklerin asimile olmaması için önemliydi, korunmalıydı.
Fakat İslamî uygulamalarda reform yapılması, kadınların ekonomik sisteme katılması ve eğitimi konusunda çalışmalar başlattılar.
Gaspıralı'nın kızı Şefika öncülüğünde Âlem-i Nisvan diye bir kadın dergisi çıkardılar.
Rusya'da seçimlerde kadınların da oy kullanma hakkını aldılar.
Gaspıralı Kırım Bahçesaray'da belediye başkanlığı da yapmıştır.
Rusya Üniversiteleri çok gelişmişti, aynı kalite İstanbul Üniversitesi'nde(Darülfünun) yoktu.
Gaspıralı İstanbul'a geldiğinde okulların çok geri olduğunu, skolâstik (ezbercilik) düşüncede olduğu yönünde eleştiriler yapmıştır.
1908 "İkinci Meşrutiyet" sonrası oluşan özgürlük ortamı ile Kuzey Türkleri Osmanlı'ya geldiler.
İsmail Gaspıralı ve ekibinden yeğeni Yusuf Akçura, Hüseyinzade Ali Turan gibi Türkçüler İttihat ve Terakki Fırkası içinde yerlerini aldılar.
İstanbul'da Türk Yurdu isimli dergi çıkardılar.
Kuzey Türklerinin bu çalışmaları kısa süre sonra kurulacak Türkiye Cumhuriyeti'nin fikir temelini de oluşturacaktır.