Bu soruya cevap aramadan önce toplumlarda lider kimdir sorusunu cevaplayalım ki girizgâhtan itibaren doğru bir yol takip edebilelim. Devletler söz konusu ise eğer lider , milleti çeşitli badirelerden çekip çıkardıktan sonra yeniden devleti kuran ve yaşatan karekterdir. Çok açık örneğimiz emperyal sistemin parçalayıp dağıttığı İmparatorluğumuzun küllerinden yeniden doğuşu müthiş bir Kuvvayı Milliye direnişi ve eşsiz bir Kurtuluş Savaşı sonrası gerçekleştirerek Türkiye Cumhuriyeti Devletini kuran Gazi Mustafa Kemal Atatürk liderdir.
Türkiye Cumhuriyetinin Atatürk'ten sonra gelen devlet başkanları Türk Devletinin tabii liderleri değil cumhurbaşkanlarıdır. Türkiye Cumhuriyeti yaşadıkça devletimizin ve milletimizin tabii lideri Atatürk'tür.
Dönemin devlet başkanları görev süreleri boyunca devletin başı , cumhurun başı olarak görev yaparlar. Özellikle Türk töresine göre bir tespit yaparsak lider Başbuğdur. Ve Türkiye Cumhuriyetinin tek lideri ve Başbuğu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'tür.
Meseleye bir ideologya örgüsü çerçevesinden bakarsak büyük bir milli ideolojiyi asli gayesi olarak benimseyerek ortaya çıkan kutsal davamız Ülkücü Hareketin ve onun siyasi ayağı olan MHP nin kurucusu , ideologu, ruhu, örgütleyicisi, herşeyi lideri Başbuğ Alparslan Türkeş'tir.
Dünya durdukça yaşayacağına inancımız tam olan Ülkücü Hareketimizin tek lideri , doğal lideri Başbuğ Alparslan Türkeş'tir ve bilinmelidir ki Başbuğ Türkeş'ten sonra MHP nin başına geçenler bu gün veya yarın kim geçerse geçsin lider değil genel başkandırlar . Tıpkı Büyük Atatürk'ten sonra Türkiye Cumhuriyeti Devletinin başına seçilen Devlet başkanlarının Türk Devleti ve Milletinin lideri değil Cumhurbaşkanı oldukları gibi !
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin, Türk Milletinin lideri dönemlerinin cumhurbaşkanları değil bu milleti emperyalistlerin pençelerinden söküp alan ve bağımsız demokratik , lâik bir cumhuriyet kurarak milletine armağan eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk'tür.
Dönemlerinin devlet başkanları İsmet İnönü, Celâl Bayar, Cemal Gürsel, Cevdet Sunay, Fahri Korutürk, Kenan Evren, Turgut Özal,Süleyman Demirel,Ahmet Nejdet Sezer, Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan ve bundan sonra görev alacaklar Türkiye Cumhuriyeti Devletinin lideri değil Türkiye Cumhuriyeti Devleti Cumhurbaşkanıdırlar ve öyle kalacaklardır.
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin lideri tektir o da ebedi Başbuğ Gazi Mustafa Kemal Atatürk'tür.
Aynen devletimizde olduğu gibi Ülkücü Hareket ve onun siyasal ayağı MHP dede lider tektir ve oda ebediyen Başbuğ Alparslan Türkeştir. Ondan sonra hareketin başına gelen Sayın Devlet Bahçeli ve daha sonra gelecek isimler kim olurlarsa olsunlar hareketin lideri değil MHP Genel Başkanı olurlar.
Lider tektir ve bu çok açıktır; Ülkücü Hareketin , MHP nin ezeli ve ebedi lideri Başbuğ Alparslan Türkeş...........
İtirazı olan var mı ? Hareketimizin kadim tarihini bilmeyen , öğrenmeyede çalışmayan, ülkücülüğü genel başkana her şartta biat edip slogan atıp kabadayılık yapmak olarak algılayan gençlerin " Hareketin lideri Bahçeli" sloganı atmalarının yanlışlığı bir tek uyarı almadıysa, düzeltme çabası gösterilmediyse vay bizim halimize , vay ki ne vay !
Başlık lider mi doktrin mi önemli olarak atıldı. Gelin başlığı düzeltelim genel başkan mı doktrin mi önemli yapalım, ne dersiniz ?
Öyle ya Lider kurucudur , var edendir. Kendi kurduğu ve her şeyini verdiği devletini bir takım esaslar , milli örfler kaideler , töreler üzerine bina etmiştir.
Kendisinin binlerce yıllık milli birikimlerden esinlenerek bizzat inanarak iman ederek tasarladığı sistemle neden ters düşşün !
Lider o noktada kuruluş döneminde doktrinle içiçe girmiş adeta yoğrulmuştur. Artık lider doktrindir doktrin de liderdir. Varlıkarın bir oluşlarıdır bu!
Bu noktada lider mi doktrin mi önceliklidir sorusu askıda kalır. Bir nevi sorunun geçerliliği olmaz. Fakat soruyu Genel Başkan mı Doktrin mi önceliklidir diye sorarsak net ve kesin bir cevap verebiliriz.
Elbette doktrin önceliklidir.
Çünki tabii liderin esaslarını koyduğu yaşayarak gördüğü bir ömür verdiği ana felsefe doktrine aktarılmıştır. Doktrin artık gelinen noktada tabii liderin yaşarken ne yapılması gerektiği konusundaki kesin direktiflerinin yerine geçer İdeolojimizin ana felsefesini içeren doktrinle genel başkanın tarz ı hareketleri arasında yüzdeyüz bir uyum olması gerektiğini çok açık anlıyoruz.
O halde biraz daha açalım ve doktrinle genel başkanın tarz ı hareketleri arasında yüzdeyüz bir uyumun olup olmadığını anlamak için Ülkücü Hareketin doktrinini oluşturan ana unsurlara ve tarihi gelişim çizgisine kısaca bir göz atalım.
Başbuğ Türkeş ki Kıbrıs'ta orta okul yıllarında Türklük aleyhinde konuşan İngiliz öğretmeni pencereden atan , üsteğmenlik yıllarında Atsız Beğ ve arkadaşlarıyla 1944 lerde Türkçülük mücadelesi verip 3 Mayısı Türkçülük Bayramı olarak kutlamamızı sağlayan , 1960 27 Mayıs sonrası Başbakanlığın en görkemli odasında çalışan Amerikalıları gerektiği gibi(!) postalayan, "Ülkü ve kültür birliği bakanlığı " tasarısını hazırladığı için sürgüne giden, Sovyet esaretindeki Türk Dünyasının gönüllerinin kahramanı, Cemiloğlundan , Elçibey'e Raşit Dostum'a kadar Türklük mücadelesi veren kahramanlara el veren ve tüm hayatını Türk ve Türkçülük mücadelesiyle geçiren bir kahramandır ve ülkücü hareketi doktrinleştirirken her şey Türk için Türk'e göre felsefesinden yola çıkarak Türk Milliyetçiliği esaslarından asla taviz vermeyen bir doktrin oluşturmuştur.
Devletimizin kurucusu lideri Başbuğ Atatürk ve İdeolojimizin kurucusu lideri Alparslan Türkeş her ikiside sistemin alfabesini Türk ve Türkçülük üzerine oturtmuşlar.
Gelelim bu gün yaşananlara; Sayın genel başkan Devlet Bahçeli çok değil daha bir yıl öncesinde mevcut iktidarı Türk ve Türklüğe düşmanca yaklaşıp PKK açılımlarına Oslo görüşmelerine Habur'da kurulan sınır mahkemelerinde aklanan eli kanlı PKK teröristlerinin üstü açık arabalarda davul zurna eşliğinde kahraman edalarıyla Güneydoğuda onbinlere hitap ettirilmesine, Dolmabahçe protokolüne, Esed ve Suriye politikalarındaki aymazlıklara, 17-25 Aralık olaylarındaki yolsuzluklara karşı olağanüstü ve çok haklı tepkiler koyup gök kubbeyi iktidarın baına geçirmekle tehdit ederken çok ani bir değişimle AKP iktidarı ile birlikte hareket etmeye hattâ kraldan fazla kralcı kesilip Sayın Cumhurbaşkanının bile buzluğa koyduğu BAŞKANLIK sistemini gündeme getirerek bu günkü referandum sürecinin mimarı oldu.
Ne çabuk unutuldu" Türk Milliyetçiliğini ayaklarımın altına aldım-Bunlar(Ülkücüler ) ite köpeğetaparlar. Fatiha okumasını bilmezler-Biz islâm, İbrahimi milletindeniz." bunlar ve benzeri yüzlerce ülkücüleri ve sayın Bahçeli'yi aşağılayan hakaretler!
Ve referandum için sayın Bahçeli ve ekibinin desteği ile 16 Nisan'da oylanacak anayasa tasarısı , yargı ve yasamayı tek kişinin , başkanın emrine veren pratikte denetim imkânı olmayan gelecekte kim başkan olursa olsun " beşer şaşar" bu ortaçağ krallarında bile olmayan yetkilerle devletin adını , niteliğini, hattâ rejimi bile değiştirebilecek otokratik yetkilerle donatan sistem için hele hele şu anda yapılacak bir seçimde anket değerlerine göre %50 üstü bir desteğe sahip olan , Türk ve Türklük, Ülkücüler hakkında ettiği galiz hakaret kasetlerinın yüzlercesi medyada dolaşan sayın cumhurbaşkanını BAŞKAN yapma operasyonu değilmidir ?
Şimdi işin ince tarafına geliyoruz. Ey Ülkücü gençler! Liderimiz Başbuğ Türkeş'in bizzat yerleştirdiği doktrinimizde biz Yer yarılsa gök çökse yine de Türk ve Türkçü davamızdan vazgeçmeyiz ana prensipleri hakim değilmidir ?
O halde genel başkan " dikkat edin lider değil genel başkan " Türk ve Türklüğe sürekli karşı olmuş milli kimliği yok saymış birilerini Atatürk'e, Fatih'e"şeylülislâm ve Divan dan yetki şartı" tarih boyu hiç bir hükümdara verilmeyen denetimsiz yetkilerle BAŞKAN yapmak için uğraşırken Başbuğ Türkeşin Türkçü Ülkücü doktrinini ezip geçmiyor mu ?
Ey Ülkücü gençler doktrin Genel başkandan önce gelir! Genel başkan doktrini çiğnediğinde Kurucu lideri ve doktrinimizin özü Türkçülüğü de çiğnemiş olur!
Meseleyi açalım; Yüce dinimiz İslâmın doktrini Allahın peygamberimiz eliyle insanlığa gönderdiği Kuran ı Kerimdir. Peygamberimiz İslâm ümmetinin ezeli ve ebedi lideridir. Peygamberimizden sonra islâm ümmetini yöneten halifeler lider değil örneğimizdeki genel başkan karşılığındadırlar. İslâm ümmeti, cemaati de teşkilât karşılığıdır.
Şimdi soruyorum Ülkücü gençler! Halifeler Kuran'ın hükümleri dışına çıkabilirler mi ?
Tövbe haşa! Halife mi önceliklidir yoksa Kuran mı diye bir soru sorulabilir mi ?
Uluğ Türk Tarihinde Bey Aşiret , Töre. Üçgeninde bey töreyi yani doktrini çiğneyemez çiğnerse aşiret toyu toplayıp gereğini yapar!
Örnekten gidelim; Doktrine ters işler yapan genel başkanı teşkilât uyarır terslik devam ederse toy kurulur ve toy genel başkanı görevden alır!
Bu gün veya gelecekte Ülkücü Hareketin siyasi temsilcisi MHP Genel Başkanları Türk ve Türkçülük karşıtlarıyla iş birliği yapamaz ! Buna doktrin izin vermez teşkilât toyu toplayıp gereğini yapar!
Ülkücü gençler ! Genel başkan Törenizle alay edip Bozkurtumuza it diyenlerle iş tutuyorsa halâ lider - teşkilât-doktrin diye ülkücü hareketin kadim temsilcilerine saldırmaya devam edecekmisiniz?
Unutmayın lider tektir o da Başbuğ Türkeştir!
Size düşen bu korkunç hatayı görüp teşkilât olarak genel başkanı toy'a "kurultaya"çağırmaktır!
Lider Mi? Yoksa Doktrin Mi? Hangisi Öncelikli ?
Ersin Aybar
Yorumlar