İstanbul’u almanın neden çok mühim olduğu, belli olmaya başladı. Bismillah, daha ikinci ayda Ravza Kavakçı Kan hakkında vahim bir iddiâ ortaya çıktı.
Ravza Hanım’ın Metro İstanbul bursuyla doktora yaptığı, bir sır değil. Özgeçmişinde de yazıyor. Sır olan, daha işe başladığı gün doktora için Amerika’ya gitmesi. Yâni burs almak için Metro A.Ş.’de işe başlamış.
Ravza Hanım, doktora dönüşünde ve milletvekilliği öncesinde Metro İstanbul’da çalıştığını; mecbûrî hizmeti, milletvekilliği sonrası tamamlaması için şirketin 2015’te sözleşmesini askıya aldığını açıkladı. Vekilliği sırasında şirketten maaş aldığını da yalanladı. Demek ki Amerika dönüşü iki yıl Metro İstanbul’da çalıştı ve borcunun bir kısmını ödedi. Kalan borcu da vekillik sonrası ödeyecek.
Şimdi burada mühim bir husus var. Doktora bursu alınan kuruma mecbûrî hizmet borcunu ödemeden vekil olmak etik midir? Hadi mürüvvettir, fırsat çıktı diyelim; vekil maaşı, borcu ödeyemeyecek kadar az mıdır? Ravza Hanım’ın eşi de gâyet güzel bir görevde diye biliyoruz. İstese bu borcu, rahatlıkla kapatamaz mı?
Ravza Hanım’ın bir gün bile mesâiye gitmediği iddiâ ediliyor ki yalan olmasını diliyorum. Bir an evvel bu konulara açıklık getirirse iyi olur.
Bir iddiâ daha var ki vahim ötesi: Ravza Kan’ın adı, hâlâ aktif çalışanlar listesinde görünüyormuş. Bu kısma hiç girmiyorum. Günah olduğu için Cumhurbaşkanının bile elini sıkmayan Ravza Hanım’ın, böyle bir günaha râzı olacağını zannetmiyorum.
Evet, Ravza Hanım, Cumhurbaşkanına bile elini uzatmaz. Sağ elini kalbinin üzerine koyup başıyla “sağolun” işareti yapar. Keşki bu burs meselesi gündeme geldiğinde de elini kalbinin üzerine koyup, “sağolun istemem” deseydi.
Eninde sonunda gerçeği öğreneceğiz. Dilerim bu iddâların sâhipleri, Ravza Hanım’dan özür dilemek zorunda kalırlar.
Çünkü bir zamanlar mağdûriyeti temsil eden başörtüsü, mağrûriyeti temsil ediyor artık. Bunun üzerine, yetim hakkına göz dikmenin eklenmesini istemiyorum. “Türban”ın , bir zamanların TURBAN çiftliğine benzemesine üzülüyorum.