Prof. Dr. Mustafa Öztürk Independent Türkçe’de yer alan köşe yazısında Marmara Denizi’nin oksijensizlikten öldüğünü açıkladı.

“Marmara Denizi, Karadeniz ve Akdeniz arasında bir geçiş denizi olması ve dolayısıyla iki tabakalı bir yapıda olması ile doğal bir laboratuvardır.

Marmara Denizi'nde sürekli var olan iki tabakalı yapıdan dolayı, oksijence doygun üst tabaka suları, ara tabaka engeli nedeniyle alt tabakaya ulaşamıyor ve alt suların düşük oksijen seviyelerinde kalmasına sebep oluyor.” Açıklamasında bulunan Öztürk, Marmara Bölgesi’nde artan nüfus dolayısıyla Marmara Denizi’nin daha fazla kirlendiğini vurguladı.

Öztürk yazısının devamında şunları dile getirdi:

Maçta Çıkan Arbede Sonucu Bir Polis Yaralandı, 7 Gözaltı Maçta Çıkan Arbede Sonucu Bir Polis Yaralandı, 7 Gözaltı

“Sonuç olarak, Marmara Denizi'nin ara tabakası ve alt tabakası oksijence fakir hale geliyor ve hatta mevsimlere ve bölgeye bağlı olarak anoksik (0,5 mg/L az oksijen yetersizliği veya tamamen oksijensiz ortam) koşullar oluşuyor.

Böyle ortamlarda hidrojen sülfür (H2S) ve amonyak (NH3) gibi gaz oluşmaya başlar ve ölü deniz oluşur.

Diğer yandan, Marmara Denizi'nin alt tabakası sürekli olarak Çanakkale Boğazı aracılığıyla oksijence doygun Akdeniz suyu ile besleniyor, bu özelliğinden dolayı Marmara Denizi'nin belli bölgelerinin alt sularında hala canlı yaşamına yetecek kadar oksijen bulunuyor.

Marmara, alt tabaka sularının tek oksijen kaynağı Ege'den giren ve son yıllarda hacmin yaklaşık yüzde 5-10 azaldığı öngörülen kuzey Ege'nin tuzlu sularının litresinde 7,0-8,0 arası (~7,4 mg/L (litrede 7,4 miligram) mertebesinde) taşıdığı çözünmüş oksijendir.

Diğer yandan Ege'den giren su akısında ve hacimde azalma eğilimi görülüyor.”