Günler öncesinden bir salon kiralanıyor Çanakkale'de. Bir yasal toplantı yapılacak. Konferans diyebiliriz. Konu, “Milli İradenin Önemi” Valiliğe müracaat ediliyor, günlerce uğraşılıyor ve toplantı izni koparılıyor. Toplantı gününden önce, sosyal medyada, toplantının günü, saati ilan ediliyor: 11. Şubat 2017 ve Konuşmacı Meral Akşener.
*
İsim, Akşener olunca her şey değişiyor. İktidarın ve onun kapı kulunun adamlarını sıkıntı basıyor. Demokrasilerde her vatandaşın en doğal hakkı olan bir yasal organizasyonu durdurmak için telefonlar çalışmaya başlıyor, ama gizli gizli, namertçe. Her şey yasal olduğu için ve Yalova'daki konferansı durdurdukları gibi bir bahane bulamayınca, iş uzuyor ve konferansın yapılacağı gün gelip çatıyor.
*
Bu sefer mankurt takımı ve efendileri işi zorbalığa döküyor. Salon sahibi aranıyor ve “O toplantıyı yaptırmayacaksın.” tehditleriyle adam salonu vermekten vazgeçmeye zorlanıyor. Zor durumda kalan salon sahibi, sabah saatlerinde itibaren salonu doldurmaya başlayan insanlara gelerek "Ben bu toplantıyı yaptıramam, üzerimde büyük baskı var." diyor.
*
Yakından uzaktan çıkıp gelmiş bir sürü insan duruma isyan ediyor. Polis gönderiyorlar, ama sözleşme var, izinler var, gayrı yasal bir şey yok. Polis dinleyicileri uzaklaştırmak istiyorsa da başarılı olamıyor ve salon doluyor.
*
Bu sefer otel görevlilerine ses düzenini kaldırtıyorlar ve elektrikleri kesiyorlar. İnsanlar salonda kalmaya ve mücadeleye devam ediyor. Bu sefer sandalyeleri toplamaya başlıyor görevliler. İnsanlar buna da direniyor ve karanlıkta oturmaya, Meral akşener'i beklemeye devam ediyorlar.
*
Saat tam 14'de Akşener geliyor. Salon karanlık, ses düzeni yok, mikrofon yok. Getiriyorlar bir megafon. Kameraların ve telefonların loş ışığında Meral AKŞENER megafonu eline alıyor. "Biz buraya, karanlıkları aydınlatmaya geldik" diyor. “102 yıl önce ülkemizi işgal etmeye gelen, dünyanın en büyük güçlerine dediniz ki ‘dur yolcu.’ Biz de buraya ‘dur yolcu’ demeye geldik.” diyor. Salonda bir alkış kopuyor bir de "Ülkücü hareket engellenemez" sesleri
*
Şehitlere saygı, fatiha ve İstiklal Marşı'ndan sonra başlıyor anlatmaya:
"Ben kadın halimle sizlerden korkmuyorum da sizler erkek olarak benden korkmaya utanmıyor musunuz?" diyor. “Sayın cumhurbaşkanı unuttunuz mu? Sizi şehirlere almazlardı, bu tür toplantılarınıza izin vermezlerdi. Şiir okuduğunuz için hapse konulmuştunuz, ama güçlüler sizin için muhtar bile olamaz derken, bu millet, bu Çılgın Türkler, sizi önce başbakan, sonra cumhurbaşkanı yaptı. Siz aynı şeyleri bize uyguluyorsunuz.” diyor bağırarak hırsla. Ve daha da diyor.
*.
İktidar bunu niçin yaptırıyor? Onlar da herkes gibi biliyor ki, bugün devam eden siyasi düzenin, taşlarını yerinden oynatacak tek kişi var, o da Meral Akşener’dir. Ya sayın yardımcısı? O, vatanı, davayı, iktidar olmayı, … bunları kenara koymuş, yalnızca bir koltuk uğruna, zalim avcıya yardım etmek için koşuyor, koşuyor, koşuyor da koşuyor.
Meral Akşener, Zalim Avcı ve Yardımcısı
Şahin Hüseyin Celep
Yorumlar