Söcü Gazetesi yazarı Aytunç Erkin bıgünkü yazısında Meral Akşener'in altılı masa ile başlayan ve bugün ‘hür ve müstakil’ duruşumuzu ilan ettik dediği süreci kaleme aldı.

Yaktın gemilerimi

Dönüş yok artık geri

Tak etti canıma bu maskeli balo

Bu maskeli balo

Ve onun sahte yüzleri...

İYİ Parti lideri  Meral Akşener’in dün grup toplantısında kurduğu şu cümleyle bir kez daha hatırladım Murat Han Mungan’ın “Maskeli Balo” adlı şiirini:

“Adına ittifak dedikleri, manda ve himaye tuzağına, geçit vermeyeceğiz. Türk milletine, ölümü gösterip, sıtmaya razı eden; bu maskeli baloya, boyun eğmeyeceğiz!” Akşener böylece 31 Mart yerel seçimlerine doğru CHP’ye kapıyı sert bir şekilde kapattı. Aslında dün yaptığı konuşma, 3 Mart’ta “Masa”dan kalkarken yaptığı konuşmaya benziyordu: “En sonda söyleyeceklerimizi başta söyleyeyim; İYİ Parti bir dayatmaya mecbur bırakılmış, ölüm ile sıtma arasında tercihe zorlanmıştır. Buna boyun eğmeyecektir. Kişisel ikbal hesapları için üretilmiş siyasetin hınk diyicisi olmayacaktır. (3 Mart 2023)”

CHP lideri Özgür Özel’in Akşener’i ziyaretinin ardından İYİ Partili bir kurmayla sohbet ettim. “Ne olacak? Genel İdare Kurulu’ndan nasıl bir karar çıkacak?” diye sordum o da bana “Sen ne düşünüyorsun?” diye soruma soruyla karşılık verdi ve sonra dedi ki:

“13 Eylül’de ‘hür ve müstakil’ duruşumuzu ilan ettik buradan geriye dönüş olursa siyaseten yalpalayan bir görüntü veririz. Ancak... Başta İstanbul ve Ankara kaybedilirse de bunun sorumlusu biz gösterileceğiz. Zor bir karar olacak ama ben ‘hayır’ çıkacağını düşünüyorum.”

Sonra “iş birliğine hayır” oyu veren önemli bir isim de şunları kaydetti: “Hür ve müstakili ilan etmeseydik ‘evet’ derdim. Durum bugün İYİ Parti’nin var olup olmamasıyla ilgili ve ben de ‘hayır’ dedim.” Meral Akşener de grup toplantısında çok netti:

“Sıfır toplamlı ittifak düzenine karşı başlattığımız kutlu mücadele; artık yeni bir aşamaya geçti. Medya operasyonlarıyla, baskılarla, iftiralarla, tehditlerle, beslenip büyütülen; iki kutuplu siyasetin karşısında; Türkiye’nin, demokratik milli yükseliş yolculuğunu başlatmanın; gurur ve mutluluğunu, hep birlikte yaşıyoruz.” Burada “iki kutuplu siyasetin karşısında üçüncü yol” fikrini parti içindeki “ülkücü” kanadın ağırlıklı olarak savunduğunu eklemekte fayda var. “Ülkücü” kanat, 2-6 Mart arasında yaşananlardan ve “geriye dönüşten” (masaya tekrar oturma) rahatsızlığını kamuoyuna açık mecralarda da dile getirdi. Bu konuda Akşener’in de 14-28 Mayıs seçimleri sonrasında aynı fikirde olduğu ve “CHP konusunda yanıltıldım” cümlesini de parti içine yönelik eleştiri yaptığı konuşulanlar arasında.

“Biz idmanlıyız” dedi masaya atıf yaptı

Yine dün grup toplantısına dönersek İYİ Parti liderinin şu cümlelerinin de altı çiziliyor:

Cemal Enginyurt Kılıçdaroğlu'nun yargılandığı dava resmiyle Adalet Bakanı'na seslendi Cemal Enginyurt Kılıçdaroğlu'nun yargılandığı dava resmiyle Adalet Bakanı'na seslendi

“Öfkeden, nefretten, düşmanlıktan beslenenler; ikiyüzlü bencilliklerini, erdem diye pazarlayacaklar. Ama unuttukları bir şey var: Biz bu filmi, daha önce gördük. Biz şerbetliyiz! Biz idmanlıyız! Biz alışığız! O nedenle; Tankla da, topla da, tüfekle de gelseler...” Özellikle “Biz bu filmi gördük” tespiti 2-6 Mart arasına atıf diye değerlendiriliyor. Ankara koridorlarını yakından takip eden bir isim de bana 8- 9 Kasım günü yazdığım iki yazıyı hatırlattı. Neden mi?

8 Kasım’da yazdım:

“... 5 Mart gecesi de ‘İki Cumhurbaşkanı yardımcısı adayı’ formülüyle Akşener’in evine giden iki belediye başkanıyla yapılan görüşmeyi ‘Masa/96 Saatin Öyküsü/Kırmızı Kedi Yayınevi’ kitabımda yazdım. O dönem İYİ Parti Genel Sekreteri olan Uğur Poyraz şöyle anlattı: 6 Mart sabahı Mansur Bey ve Ekrem Bey’le olan görüşmeyi anlattı Meral Hanım. Adeta yalvarıyor: ‘Çocuklar yapmayın, yapmayın. Aday olun. Seçim elimizden gidiyor. Kemal Bey anketlerden çıkmıyor. Sana bana göre değil. Kamuoyunun isteği bu. Keşke beni tercih etseler ya da Kemal Bey’i ama öyle değil’ diyor. Aralarına geçen konuşmaları anlatamam.” Bu noktada İmamoğlu ve Yavaş’ın (CHP’den gelecek tepkilerle baş edememe) kaygısının olduğunun altını çizeyim. İşte tam da bu noktada Akşener’in ‘kırgın’ olduğunun altını çizelim. Ankara koridorlarını yakından takip eden bir isim o günleri anlatırken şu tespitleri yaptı: ‘Meral Hanım partinin kuruluşunda, sonrasında yaşadıklarını bakınca iki belediye başkanının o dönem cesaret edememesinden dolayı şaşkın ve kırgındı. Bugün Akşener’in ‘müstakil’ aday ve ‘üçüncü yol’ fikrini şekillendiren de Altılı Masa’da yaşadığı pratik. Özgür Özel, İYİ Parti’yi nasıl ikna eder bunu göreceğiz ancak Meral Akşener’in kırgınlığını hafife almamak gerekiyor.’..” Evet İYİ Parti liderinin “Biz bu filmi gördük” cümlesinin alt metninde de 5 Mart gecesinde yaşadıkları var!

Ve biraz daha ileri gidelim. 8 Kasım’da Akşener grup toplantısında Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ı şöyle eleştirmişti:

“Finiş çizgisine kadar gelip, geriye koşanları da gördük. Parti içi hesapların, nasıl da milletimizin taleplerinin, önüne koyulduğuna şahit olduk. O nedenle de, bundan sonra, kendimizden başka kimseye kefil olmayız. Olmayacağız. Hür ve millî siyasetimizle; bezirgan saltanatını da, haram düzenini de, kişisel ikbal siyasetini de, ittifak diye paketlenen, menfaat ilişkilerini de, tek tek yıkacağız. Bizi yola çıkaran, işte budur...”

Sonuçta; Meral Akşener ve arkadaşları “üçüncü yol” konusunda kararlı ve dün grup toplantısında net bir şekilde bunu da ortaya koydu. 31 Mart’a daha 3 ay var siyaset nasıl şekillenecek göreceğiz.

kaynak: sözcü

Editör: Habererk Com