Şehit lider Muhsin Yazıcıoğlu’nun dava ve yol arkadaşı Ülkücü Hareket’in önde gelen isimlerinden, Ortadoğu uzmanı, “Ortadoğu’nun Cahşları” kitabı gibi birçok tarihi öneme sahip belgesel kitapların yazarı Hakkı Öznur, 14 yıl önce Türkiye’ye gelen ve TBMM’de konuşturulan, terör üssü, İsrail’in cumhurbaşkanı, “Kana Katliamı” gibi yüzlerce katliamın emrini veren Siyonist terörist Şimon Peres ile ilgili olarak Meclis’te ve Meclis dışında yaşananları tarihe not düşmek amacıyla ayrıntılı bir şekilde ele alan ve anlatan bir yazı kaleme aldı.

Yazısında, “KANA KATLİAMI” nın ardından Suriye üzerinden Filistin mülteci kamplarını ziyaret eden Muhsin Yazıcıoğlu’nun, terör rejimi İsrail’e olan tepkisini, İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’e, Türkiye ziyaretinde Gül ve Erdoğan ikilisi tarafından gösterilen özel ilgiyi, Peres’in, TBMM’de alkışlattırılıp, konuşturulmasını protesto eden, Siyonist terörist başı Peres’e , “Mavi Emzikli Bebek” Abbas’ı hatırlatan, şehit lider Muhsin Yazıcıoğlu’nun milli ve onurlu duruşunu, tarihe geçen yiğit tavrını yazdı.

Hakkı Öznur’un, Türk siyasi hayatına not düşen, belgesel niteliğindeki yazısının tam metni:

TERÖR ÜSSÜ İSRAİL “KANA” KATLİAMLARINDA 65 ÇOCUK 175 MASUM İNSANI KATLETTİ

İşgalci/terör ordusu 30Temmuz 2006'da Güney Lübnan'daki Kana köyünü bombalamış 37’si çocuk, 28 sivil masum insanı katletmiştir. Bu tarihe 2. “KANA KATLİAMI” olarak geçmiştir 1. KANA KATLİAMI” bundan, 10 yıl önce gerçekleşmişti. Terör rejimi İsrail 1996 yılının 18 Nisan’ında Lübnan’da bulunan BM korumasındaki Kana Mülteci Kampı’na saldırmıştı. Bu saldırıda çoğu kadın ve çocuklardan oluşan 109 Filistinli hayatını kaybetmişti. Katliam, masum sivillerin acı görüntüleriyle zihinlere kazınmıştı.

Kana Katliamı, İsrail ordusunun dönemin Başbakanı Şimon Peres’in emriyle Lübnan’da sürdürdüğü 16 günlük yoğun hava bombardımanı esnasında gerçekleşmişti. Operasyonda 300 binden fazla kişi mülteci konumuna düşmüştü. İsrail’in Gazap Üzümleri adını verdiği operasyonda İsrail'in Kana'da işlediği katliamda kafaları kopan çocukların oluşturduğu acı manzaralar zihinlerden asla silinmemişti.

30 Temmuz 2006 günü İsrail daha önce Filistin‟de yaptığı katliamların benzerini Lübnan‟ın Kana Kasabasında gerçekleştiriyordu. İsrail Ordusuna bağlı savaş uçakları sivil ve masum insanların oturduğu üç katlı binayı vurarak aralarında bebeklerin çocuklarında öldüğü masum insanları katletmiştir Bu katliam tarihe 2. “Kana Katliamı” olarak geçmiştir. İsrail ordusunun Kana‟ya düzenlediği hava saldırısında 37‟si çocuk olmak üzere 60 sivil hayatını kaybetti.

KATLİAM’IN SİMGESİ “MAVİ EMZİKLİ BEBEK”: ABBAS

Bir sivil savunma görevlisinin kucağına aldığı, 9 aylık, minik Abbas Mahmut Haşim’in “mavi emzikli” bebek cesedi fotoğrafı katliamın simgesi oldu. Olay dünyada büyük yankı buldu. ‘Mavi Emzikli Çocuk’ Lübnan’daki katliamın sembolü haline gelmişti. Geçen zaman minik Abbas’ı unutturmadı ve annesinin acısı hiç dinmedi. Kana katliamında üç çocuğunu birden kaybeden Lübnanlı anne Mura, mavi emzikli bebeğin Abbas’ın mezarı başında, Türk gazetecilere şunları söylüyordu:

“Biliyorum, onlar hâlâ burada. Kokularını alıyorum Tüm insanlar bunu görsün, özellikle İsrailli anneler. Ben tek çocuğumu değil, üç çocuğumu birden şehit verdim. Hangi anne buna katlanabilir ki?”

İsrail bombaları Hizbullah diye bebekleri öldürüyordu. Terör rejimi İsrail’in Başbakanı terör ordusunun başına olan teröristbaşı Ehud Olmert Kana katliamını savunmuş bebeklerin çocukların öldürülmesi için “ölenler Hizbullah militanları” demiştir.

Katliamın siyonistler tarafından planlı ve kasıtlı gerçekleştirilmesine rağmen, uluslararası toplumdan gelen tepkiler "ateşkes ve sakinlik" yönündeydi. Kana katliamı Siyonistlerin Lübnan’da gerçekleştirdiği ilk katliam değil. Tarih, 1948’den bu yana siyonistlerin onlarca katliamına şahit olmuştur.

MUHSİN YAZICIOĞLU: İSRAİL DEVLET DEĞİL, TERÖR ÜSSÜDÜR

“KANA KATLİAMI” üzerine BBP Lideri Muhsin Yazıcıoğlu terör rejimi İsrail’i kınayan sert bir açıklama yapmıştır. 2 Ağustos 2006 tarihinde gazetelerde yer alan açıklamasında özetle şunları söylemiştir:

“Bebek katili, kundaktaki emzikli bebekleri bile katletmekten çekinmeyen bir terör rejimi var. Terörist . terör üssü, İsrail’e devlet diyemeyiz. İşgalci/katil İsrail, uluslararası mahkemede derhal yargılanmalıdır. İnsanlık suçu işleyen, Ortadoğu’yu kan gölüne çeviren Siyonist İsrail’e karşı başta İslam dünyası olmak bütün dünya ayağa kalkmalı, tepki göstermelidir. Şu tarihi bir hakikat: terör rejimi İsrail; tarih sahnesinden silinmediği müddetçe Ortadoğu’ya barış ve huzur gelmez!”

Yazıcıoğlu yaptığı açıklamada, İsrail tarafından Kana’ya düzenlenen ve çoğunluğu çocuk, onlarca masum insanın ölümüne sebep olan saldırıyı nefretle kınadığını ifade ederek, “Bu saldırı aşağılık, iğrenç bir katliamdır. Bu saldırı, pervasızca işlenen korkunç bir cinayettir. Tasarlanarak, şuurlu bir şekilde ağır, silahlar kullanılarak işlenen, bu cinayet dolayısıyla İsrail, uluslararası mahkemede derhal yargılanmalıdır” şeklinde konuşmuştu. İsrail’in işlediği insanlık suçu karşısında sadece sıradan kınamayla geçildiğini ifade eden Yazıcıoğlu, küresel emperyalist 5 ülkenin kuklası olan BM’nin de bu suça ortak olduğunu söyledi.

MUHSİN YAZICIOĞLU FİLİSTİN MÜLTECİ KAMPLARINI ZİYARET ETTİ

6 Ağustos 2006 tarihinde BBP Genel Merkezi’nden kalabalık bir heyetle Suriye’ye hareket ederken basına şu açıklamalarda bulunmuştu: “Biz BBP olarak, 21. yüzyılda yaşanan bu vahşeti şiddetle kınıyoruz. Kınamakla kalmıyor ve tavrımızı da ortaya net olarak koyuyoruz. Suriye’ye gidiyoruz, Lübnan’a gidiyoruz. Ateşin tam yanı başına gidiyoruz ve ateşin yanı başından bütün dünyaya sesleneceğiz.”

Muhsin Yazıcıoğlu Suriye topraklarında bulunan mülteci kamplarını ziyaret ettikten sonra dönüşte,11 Ağustos 2006 tarihinde Antakya Öğretmenevi’nde 3 günlük Suriye gezisini değerlendiren bir basın toplantısı yapmıştır. Lübnan’dan kaçanların kaldığı mülteci kampındaki manzaralar karşısında ürperdiğini, insanlığından utandığını söylemiş, Orta Doğu’da savaş değil ‘katliam’ yaşandığını kaydetmiştir. Muhsin Yazıcıoğlu şu tarihi sözleri söylemiştir:

“Terörist İsrail, işgal ettiği topraklardan çekilerek, cinayetlerine son vermeli. Eşkıyanın bile insani değerlere saygısı varken, bunlar, sabi bebeklerin yaşam hakkına saldırıyorlar. Eşkıyayla düzeyli bir ilişki kurulamaz, eşkıyalık meşru görülemez. İsrail ile ilişkilerin derhal kesilmesi gerekir. Kundaktaki emzikli bebekleri bile katletmekten çekinmeyen bir devlete, devlet diyemeyiz. Bütün insanlığı, Filistin’e ve Lübnan’a yardıma davet ediyorum.”

YAZICIOĞLU: BOP PROJESİ TERÖR REJİMİ İSRAİL’İN GÜVENLİĞİ İÇİNDİR

Muhsin Yazıcıoğlu, Suriye ziyaretinin amacını da ‘İsrail’i protesto etmek’ şeklinde açıklamıştı. Muhsin Yazıcıoğlu, “İsrail’in Filistin ve Lübnan’a saldırısıyla, Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BÖP) şifresi çözüldü” demiş ve şunları söylemişti:

“ABD Dışişleri Bakanı Rice’nin ‘Orta Doğu’da sınırlar yeniden belirlenmeli’ şeklindeki sözü de bunu kanıtlıyor. Binlerce masum çocuk, kadın ve yaşlıyı öldüren, köprü, okul, hastaneleri hedef alan İsrail ile ilgili ne yazık ki denge olması gereken ve tavır koyması gereken BM bile kınama çıkaramamıştır.”

Terör rejimi İsrail, BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu’nun “Kana Katliamı” ile ilgili İsrail karşıtı açıklamalarından ve mülteci kamplarını ziyaretinden son derece rahatsız olmuşlardı. Muhsin Yazıcıoğlu, 13 Ağustos 2006 tarihinde ayağının tozuyla geldiği BBP Genel Merkezi’nde Suriye’de tanık olduğu şok olayları açıklamış şunları söylemişti:

“Suriye’den Lübnan’a geçmek istedik; ancak güvenlik gerekçesi ile buna izin verilmedi. 3 farklı yoldan Lübnan’a girmeyi denedik. Bize harita verin biz kendi aracımızla gideceğiz, dedik. Fakat bölgenin uydudan izlenildiğini belirten Suriyeli yetkililer, güvenliği gerekçe göstererek izin vermediler. Ancak Lübnan sınırı yakınlarındaki mülteci kamplarını ziyaret ettik. Kampta, terör devleti İsrail’in acımasız yüzüyle bir kez daha karşılaştık. Küçük bir odada, yaralı çocuk ve kadınlar kalıyordu. Üç tane ranza vardı ve her bir ranzada 4-5 kişi yatıyordu. Kampta, çoğunluk yararlı çocuklardan oluşuyordu. Bombalar yağmış, evler yıkılmış. İsrail, ‘Lübnan yardım alamasın’ diye yolları ve köprüleri yıkmış. Lübnan’a ilaç ve gıda yardımı götürülemiyor. İsrail, sivilleri hedef alıyor kadın, yaşlı, çocuk demeden vuruyordu.”

Muhsin Yazıcıoğlu, dünyanın bu katliama sessiz kalmasını eleştirirken çok sayıda uçak ve iş adamı ile Türkiye’ye gelen Suudi Arabistan Kralı Abdullah’a da tepki göstermiş, şunları söylemişti:

“17 uçakla seyahat yapan krallar, beşiklerinde katledilen çocukların acısına bile ortak olmamaktadır. Bu kadar parası olanlar, Lübnan ve Filistin’de evsiz barksız bırakılan insanlara karşı ilgisiz kalmaktadır.”

MUHSİN YAZICIOĞLU: “PERES, AĞZINDA MAVİ EMZİKLE GELMELİYDİ”

İsrail’in 9. Cumhurbaşkanı, Siyonist terörist Şimon Peres, 13 Kasım 2007 günü TBMM’de milletvekillerine hitap etmişti. İsrail’in terörist başkanı Şimon Peres’in TBMM’deki hitabı, bir Yahudi’nin hitabı noktasında Türkiye’de ilk olacaktı. Muhsin Yazıcıoğlu, İslam düşmanı, Siyonist terörist Şimon Peres'in TBMM'de konuşma yapacak olmasına şiddetle tepki göstermiştir.

Milletin adamı Muhsin Yazıcıoğlu, Yahudi teröristbaşı Şimon Peres’in konuşmasından bir gün önce 12 Kasım Pazartesi günü yazılı bir açıklama yaparak İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres'in, TBMM'de konuşma yapacak olmasını ağır sözlerle eleştirmiştir. BBP Lideri Muhsin Yazıcıoğlu, açıklamasında şunları söyledi:

“Mazlum milletlere özgürlük önderliği yapmış olan TBMM'nin terörle özdeşleşmiş bir kişinin konuşmasına sahne olması, TBMM'nin misyonuyla bağdaşmıyor. Filistin'de yapmış olduğu katliamların kanı daha kurumamış, Kana'da mavi emzikli bebeğin fotoğrafları daha gözlerimizin önündeyken, terörist İsrail Cumhurbaşkanı’nın TBMM'de konuşma yapacak olması, millet vicdanını yaralamaktadır. İnsanlık duygularımızı rencide etmektedir.

Ben, İsrail Cumhurbaşkanı'nın Kana'da katlettiği bebeğin mavi emziğini takıp, konuşmasına tüm insanlıktan özür dileyerek başlamasını tavsiye ediyorum. O katilin konuşması sırasında Meclis'te olmayacağım. 9 aylık minik Abbas’ın hafızalara kazınan bebek resmini unutmasın. “Mavi emzikli çocuk’ kardeşleriyle birlikte terör ordusu İsrail tarafından hunharca katledilmiştir. Terör Ordusunun başı olan Şimon Peres konuşurken ben Meclis'te olmayacağım.

SİYONİST KATİL ŞİMON PERES’İ AKP TBMM’DE ALKIŞLATTIRDI, KONUŞMA YAPTIRDI , MUHSİN YAZIOĞLU İSE PROTESTO ETTİ

İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres ve Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, 13 Kasım 2007 günü TBMM Genel Kurul Salonu'na girişinde milletvekilleri tarafından ayakta alkışlandı. Genel Kurul'a Peres, Gül, Toptan ve Abbas yan yana girdiler ve Cumhurbaşkanı Gül için ayrılan bölüme geçtiler. Genel Kurul Salonu'na girişte Abbas'ın ayağı takıldı. Toptan ve kavaslar, sendeleyen Abbas’ın düşmesine son anda engel oldu.

Oturumu yöneten Meclis Başkanvekili Güldal Mumcu, yaptığı kısa konuşmada, “İki ülkenin devlet başkanını, İsrail Cumhurbaşkanı Peres ve Filistin Ulusal Yönetimi Başkanı Abbas’ı Meclis’te görmekten büyük mutluluk duyuyorum” dedi. Peres ve Abbas’ı izleyenler arasında ABD’nin Ankara Büyükelçisi Ross Wilson ve yabancı misyon şefleri de hazır bulundu. Genel Kurulun 8 Kasım 2007 tarihli 18'inci Birleşiminde alınan karar gereğince, Şimon Peres ve Mahmud Abbas, 13 Kasım Salı günü 19. Birleşimde TBMM’de milletvekillerine hitap ettiler.

ALKIŞLAMAYAN TEK İSİM MUHSİN YAZICIOĞLU'YDU!

Muhsin Yazıcıoğlu, Siyonist İsrail rejiminin Cumhurbaşkanı Şimon Peres'in TBMM'deki konuşması öncesinde onurlu bir çıkışta bulunmuştu. Şimon Peres’in TBMM’de konuşma yapacak olmasını eleştiren Yazıcıoğlu, konuşmanın millet vicdanını yaraladığını söylemiştir. Muhsin Yazıcıoğlu “Peres terörle özdeş biri” demiştir. Peres'in konuşmasını, dönemin Başbakan’ı Erdoğan, büyük bir zevkle alkışlamıştı. Alkışlamayan tek bir isim vardı. O da "Emzikli bebeklerin katilini dinlemem" diyerek TBMM Genel Kurulu'na girmeyen Muhsin Yazıcıoğlu'ydu!

Muhsin Yazıcıoğlu Katil Peres’in konuşmasını niye dinlemediğini şu sözlerle anlatmıştır:

“İşgalci İsrail, Lübnan topraklarına girerek bir askerini kaçırdığını bahane ederek yaktı, yıktı ve Kana’nın ne ilgisi vardı? Siyonizm’in tarihinde İsrail’in dayandığı Siyonist hüküm tarihinde Kana, çok farklı bir yere oturmaktadır. Bunun, İsrail açısından misyonu vardır. Dolayısıyla hiç gereği yokken, Kana’yı vurmuş ve orada mavi emzikli bebek de simge haline gelmişti. Tarihe ikinci “Kana Katliamı” olarak geçen bu katliamda bebekler, çocuklar, kadınlar, masum insanlar Siyonist İsrail ordusunun hava saldırılarında katledilmişlerdir.

İşgalci, katil, bir terör devleti olan İsrail’e tepkimi, bir simge olarak TBMM’de tek başıma kalarak gösterdim. Sicili bozuk ve geçmişte Filistin Müslümanlarına yapılan katliamlarda yer almış biri olan, şimdi İsrail Cumhurbaşkanı olarak ülkemize gelen Siyonistlerin başı Şimon Peres’e tepki gösterdim. ‘Peres’ denilince, Kana’da simge haline gelmiş olan mavi emzikli bebeği hatırlıyoruz.

Ben de Şimon Peres’in Ortadoğu’da dökmüş olduğu kanları hatırlatmak için, ağzına mavi bir emzik alarak TBMM’ye gelse ve önce insanlıktan özür dilese. Bugüne kadar yapmış oldukları, Filistin halkına karşı yaptıkları, dünyada yürüttükleri fitneden dolayı, yürütmüş oldukları bu katliamdan dolayı özür dileyip konuşmasına başlasa, TBMM’nin misyonuna daha uygun olmuş olur dedim.”

“ANKARA FORUMU” ADI ALTINDA TERÖR ÜSSÜ’NÜN BAŞI, ŞİMON PERES TBMM‘YE GETİRİLDİ , KONUŞTURULDU

Şimon Peres, 13 Haziran 2007 günü yapılan 120 üyelik Knesset’te ikinci turda aldığı 85 oyla Cumhurbaşkanı seçilmişti. İsrail’in 9. Cumhurbaşkanı Şimon Peres, 15 Temmuz günü İsrail parlamentosunda düzenlenen, geleneksel yemin töreniyle görevine başlamıştı. Meclis’te “Tevrat”a basarak yemin eden Peres’in siyasi hayatı, İsrail devletiyle yaşıt sayılır.

Şimon Peres, 12 Kasım 2007 günü Ankara’ya geldi. Peres’in Ankara’ya geldiği gün, Filistin lideri Mahmud Abbas da geldi. İsrail ve Filistin taraflarının Ankara’ya gelişi, tesadüf değildi. Her ikisi de BOP Eş Başkanlığı görevini tarihi bir iş yapıyormuş gibi hareket eden Erdoğan ve onunla dış siyasete bakışı aynı olan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün girişimleriyle çok önceden planlanan bir senaryo ile geldiler.

Şimon Peres ile işbirlikçi Abbas’ın aniden Türkiye’nin liderliğinde görüşmek için Ankara’ya gelmeleri, Erdoğan’ın Başkan Bush ile 5 Kasım 2007 günü Beyaz Saray’da yaptığı görüşmede planlanmıştı. Erdoğan yönetimi, Annapolis şehrinde düzenlenecek Orta Doğu Barış Konferansı öncesi İsrail Cumhurbaşkanı Peres ve Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ı “Ankara Forumu” adı verilen bir toplantıda buluşturdu.

Terör rejimi İsrail’in kuruluşundan beri her zaman İsrail siyasetinin merkezinde yer alan Şimon Peres, silahlı, gaddar, zalim ve sadist ruhlu militanlardan oluşan Yahudi örgütlerin Filistinlilere olan insanlık dışı silahlı katliamlarında bizzat yer aldı.

9 Nisan 1948 de Filistinli Arapların yaşadığı “Deir Yasin” köyüne düzenlenen, yaklaşık 250’den fazla sivil insanın acımasızca vahşice katledildiği ve insanlık tarihine “Deir Yasin katliamı” diye geçen bu katliamın emrini verenlerden biri de Şimon Peres’tir. Peres, yüz binlerce Filistinlinin kendi topraklarından sürüldüğü “Nekbe”de (Büyük Felaket) en etkin rolleri üstlenmiş azılı bir siyonisttir. Peres'in başbakanlığı ve cumhurbaşkanlığı sırasında özellikle Gazze'de yapılan katliamlar, tarihin en kanlı saldırıları olarak anılıyor.

GÜL VE ERDOĞAN İKİLİSİ ŞİMON PERES’E ÖZEL İLGİ GÖSTERMİŞTİR

Gül / Erdoğan ikilisi ABD’deki Musevi lobilerinin Washington ve Londra’nın özel isteği ile Bebek katili Peres’e TBMM’de bir konuşma yaptırmıştır. Peres’in gezisinden bir hafta önce İsrail’de gazetecilere bir açıklama yapan İsrail Başbakanı Ehud Olmert, Peres’in gezisini tarihi bir öneme sahip olarak değerlendirdikten sonra konuyu Peres’in TBMM’de yapacağı konuşmaya getirerek bunun İsrail açısından olağanüstü bir olay olarak değerlendiriyor, memnuniyetini ortaya koyuyordu.

Devletin birçok ileri geleninin bile Peres’in TBMM’de yapacağı konuşmadan haberi yokken Ehud Olmert’in haberinin olması ilginçti. Yine Türk-İsrail ilişkilerinde birtakım kurumlar, devletin en hassas olması ve dikkat etmesi gereken bir süreçte milli çıkarlarımız aleyhine, kapalı kapılar ardında entrikalar çevirmeye, gizli işler yapmaya devam ediyordu.

Şimon Peres, Çankaya Köşkü’ne giderek burada Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile görüştü. Bu görüşmede ilginç diyaloglar yaşandı. Peres, Gül ile görüşmesinden sonra Başbakan Erdoğan ile Camlı Köşk’te görüştü. Bu görüşmede Başbakan Erdoğan, İsrail Cumhurbaşkanı’na teşekkür ederek, Türk- İsrail ilişkilerinin hızla gelişmesinden büyük memnuniyet duyduğunu söylüyordu.

YAHUDİ TERÖRİSTBAŞI, KASAP ARİEL ŞARON ERDOĞAN’I “YAHUDİ MİLLETİNİN VE İSRAİL’İN BAŞKENTİ KUDÜS’E HOŞ GELDİN DİYEREK” KARŞILAMIŞTIR

ABD Dışişleri Bakanlığı’na atanan Condolezza Rice, yurt dışı ilk ziyaretlerden birini Türkiye’ye gerçekleştirdi. 5-6 Şubat 2005’de Ankara’da Rice-Gül görüşmelerinde, iki ülke arasında “stratejik ortaklık” siyasi literatüre girdi. Başbakan Erdoğan’a Washington’la ilişkileri tekrar rayına oturtmanın yolunun Tel Aviv’den geçtiği, Musevi lobilerine yakın olan danışmanlarınca söyleniyordu. Bunun için mutlaka İsrail’i ziyaret edecekti.

1 Şubat 2005’te İsrail Genelkurmay Başkanı Moşe Yalom da Türkiye’ye gelmiş, iki ülke arasındaki askeri eğitim ve iş birliği konuları görüşülmüştür. Erdoğan’ın 1 Mayıs 2005’te planlanan İsrail gezisi öncesinde hükümet, İsrail’e bir mesaj vermek amacıyla 22 Nisan’da 183 milyon dolarlık bir bedelle İsrailli bir firmayla TSK’nın ihtiyacı olan insansız hava aracı konusunda sözleşme imzaladı.

İsrail hükümeti adına Dışişleri Bakanı Silvan Şalom da ikili ilişkilerdeki soğukluğu yumuşatmak ve Başbakan Erdoğan’ın İsrail gezisinin sıcak geçmesi için Erdoğan’ı ziyaretinden önce ABD’deki Musevi kuruluşlarıyla görüşerek, Ermeni soykırım kampanyasına karşı Türkiye’ye destek olmaları çağrısında bulunmuş, ABD kongresinden soykırım kararı geçmesi durumunda Türkiye ABD ve İsrail arasındaki ilişkilere zarar vereceği uyarısını yapmıştır. Kendisini yönlendiren çevrelerin girişimleri doğrultusunda 1 Mayıs 2005’te devlet terörü yapmakla suçladığı İsrail’i ziyaret eden Erdoğan, büyük ilgi ile karşılandı. İsrail Başbakanı Ariel Şaron, Erdoğan’ı, “Yahudi milletinin başkenti ve İsrail’in başkenti Kudüs’e hoş geldiniz” ifadeleri ile karşılamış, Erdoğan da gülümseyerek el sıkmıştı.

MUSEVİ LOBİLERİNDEN, İNGİLİZ KRALİÇESİNDEN, KÜRESEL MERKEZLERDEN ÖDÜL ALANLAR MİLLİLİKTEN VE YERLİLİKTEN SÖZ EDEMEZ!

Amerika'daki etkin Musevi lobileri AJC’den 29 Ocak 2004 tarihinde, ADL’den ise 10 Haziran 2005 tarihinde ayrı ayrı "Cesaret Ödülü" alan kişi, millilikten yerlilikten ve söz edemez!

ADL’nin Başkanı Abraham Foxman tarafından, Yahudi cesaret ödülü olan “Davut Boynuzu” verilerek övülen ve Musevi lobilerine, “bizim dostluğumuza güvenin” diyen kişi, millilikten ve yerlilikten söz edemez!

İsrail’e ve Musevîlere, “Sizin inancınıza aykırı gelen hiçbir düşüncemiz olamaz. Sizi incitecek hiçbir sözümüz de olamaz.” diye tam güvence veren kişi, millilikten ve yerlilikten söz edemez!.

İsrail'in NATO'ya ortak üye olmasına izin veren, “İsrail'in güvenliği, bizim birinci önceliğimizdir” diyen, millilikten ve yerlilikten söz edemez!

İngiliz kraliçesinden küresel güçlerden ödül alanlar, ABD, AB kapılarında yıllarca gezenler, millilikten ve yerlilikten söz edemez.!

BOP’A MEYDAN OKUYAN YAZICIOĞLU “BOP EŞ BAŞKANI” OLMAKLA ÖVÜNEN ERDOĞAN

Milli ve yerli lider, milletin adamı Muhsin Yazıcıoğlu ABD ve İngiltere'den oluşan Anglosakson ittifakına ve onun Ortadoğu’daki işbirlikçisi İsrail’in bölgedeki oyunlarına ve küresel proje olan BOP, BİP ve BAP’a net karşı koyan tek liderdi.

Anglosakson çizgisinin Türkiye ve Orta Doğu’daki kirli ve karanlık oyunlarına, İngiliz/Yahudi fitnesine, Atlantik konseyine, Atlantik haydutlarına, Atlantik işbirlikçilerine dünya çete başlarına meydan okuyan Muhsin Yazıcıoğlu’ydu. Kapitalist-emperyalist sistemle, mücadele eden, BOP’çuların, BİP’çilerin, Atlantikçilerin “İkinci İsrail projesine” karşı çıkan, lider Muhsin Yazıcıoğlu’ydu. Milletin adamı Muhsin Yazıcıoğlu BOP, BİP vb. küresel emperyalist projelere, bölgemizde ABD, İngiltere, İsrail üçlüsü tarafından kurulmak istenen ikinci İsrail’e karşı çıktığı için şehit edilmiştir.

Muhsin Yazıcıoğlu , AKP Genel Başkanı Erdoğan ile ilgili şunları söylemiştir: “AKP Genel Başkanı Erdoğan, Orta Doğu'da Büyük Ortadoğu Projesi'nin (BOP) eş başkanı olduğunu ifade ederek bu yörede asıl proje sahibi olan Amerika Birleşik Devletleri’nin projesine katkı sunuyor. AKP, BOP’un taşeronudur.”

Muhsin Yazıcıoğlu, küresel güç merkezlerine koşmadı. Siyonist merkezlerde konuşmalar yapmadı. Yahudi lobilerinden İngiliz kraliçesinden madalya almadı. CIA istasyon şefleri ile yurt içinde yurtdışında gizli kapaklı görüşmeler yapmadı. Malikânelerde, ofislerde bir araya gelmedi. Sabah kahvaltılarında, akşam yemeklerinde onlarla oturup yemek yemedi.

ABD, AB ve Davos’ta dünyayı yönetmeye çalışan dünya kapitalizminden icazet almadı. Muhsin Yazıcıoğlu siyasi yaşamı boyunca küresel güç merkezleriyle mücadele etti. Muhsin Yazıcıoğlu’na küresel emperyalist güçler diz çöktürtemedi. Bu ülkede, bu coğrafyada emperyalizme boyun eğenler, işbirlikçiliğini, taşeronluğunu yapanlar oldu. Ancak, milli lider Muhsin Yazıcıoğlu emperyalizme boyun eğmedi, emir ve talimat almadı, dışa bağımlı olmadı, güç odaklarının önünde eğilmedi, küresel diktatörlerin, karanlık merkezlerin emrine girmedi, onlarla kirli ve karanlık ilişkiler kurmadı.

HER ZAMAN MAZLUMLARIN YANINDA YER ALDI ZALİMLERLE, ZULMEDENLERLE MÜCADELE ETTİ

Muhsin Yazıcıoğlu, Dünyadaki gelişmeleri yakından takip ederdi. Dış politikayı çok iyi bilirdi. Türk- İslam dünyasının meselelerini. yakından takip ederdi. Siyasi yaşamı boyunca, dünya Türklüğüyle, İslam dünyasının meseleleriyle her daim yakından ilgilenmiş ve onlara sahip çıkmıştır. Küresel emperyalistler, dünya kapitalist-emperyalist sistemi, terör rejimi İsrail, Almanya, İngiltere Rusya, Çin vb. ülkeler, o’nun milli duruşundan, Türk-İslam coğrafyasıyla yakından ilgilenmesinden rahatsız olmuşlardır.

Muhsin Yazıcıoğlu, İslam dünyasında yaşananlara da kayıtsız kalmadı. Her zaman ezilen, zulme uğrayan Müslümanların yanında yer aldı. Zulme uğrayan mazlum ümmetin derdiyle hep ilgilendi. İkinci Dünya Savaşı sonrası ABD ve Batı emperyalizminin desteğiyle Filistin’i işgal eden, yakan, yıkan, terör rejimi, terör üssü, İsrail’e en şiddetli tepkiyi koyan liderlerin başında Muhsin Yazıcıoğlu gelmekteydi.

Filistin mülteci kamplarına dayanışma ziyaretinde bulunarak islam kardeşliğinin ihyası için çalışmıştır Terörist İsrail, Lübnan’ı işgal ettiğinde, kan döktüğünde Lübnan sınırına giden ve “katil İsrail, Filistin topraklarından, Lübnan topraklarından defol” diyen ve Siyonizm’e meydan okuyan, Lübnanlı ve Filistinli Müslümanların yanında olan tek lider, Muhsin Yazıcıoğlu’ydu. Terör devleti Siyonist İsrail’in Temmuz 2006 ortasında Lübnan’ı işgaline ve yapmış olduğu hunhar katliamlara sessiz kalmayan ve dava arkadaşlarıyla Lübnan sınırına giden, yine Muhsin Yazıcıoğlu idi.