Türkiye’yi saran ekonomik felaketle birlikte, Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği’nin (TÜSİAD) ardından Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği (MÜSİAD) de sesini yükseltti.

MÜSİAD Başkanı Mahmut Asmalı, sanayici ve üreticinin belirsizlik ortamını sevmediğini, sanayicinin faizleri konuşmaktan yorulduğunu belirterek “İstikrar olsun, o istikrarla da devam edelim. Sayın Cumhurbaşkanımız faizi ekimde kasımda yüzde 9’a düşürsün.” dedi.

Dünya gazetesinin sorularını yanıtlayan MÜSİAD Başkanı Asmalı, güncel ekonomik konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Ticari kredilerde yaşanan sıkılaşmaya dikkat çeken Asmalı, Merkez Bankası’nın faizi indirmesine rağmen bunun krediye yansımasının beklenenden çok daha düşük hızda ilerlediğini söyledi. Yılık bazda enflasyonun yüzde 80’i aşmış durumda olduğunu hatırlatan Asmalı, “Buna rağmen ticari kredi büyümesi 13 haftalık yıllıklandırılmış ve kur etkisinden arındırılmış olarak hesaplandığında sadece yüzde 17,62 seviyesinde. Özel bankalarda ise bu tek hanelere inmiş durumda. Bu çok düşük. Yani reel olarak ticari kredilerde artış oranı neredeyse eksilerde. Dolayısıyla kredi mekanizmaları şu anda durmuş durumda. Kamu bankalarının desteği olmasa ticari kredideki bu oran enflasyon karşısında ezilecek.” ifadelerini kullandı.

"MÜŞTERİLERİN TALEP ETTİĞİNDEN DAHA DÜŞÜK KREDİ KULLANDIRILIYOR"

Merkez Bankası faizleri indirse de enflasyonla mücadele kapsamında almış olduğu makro ihtiyati tedbirler kapsamında kredi artış hızını kontrol altında tuttuğunu vurgulayan Asmalı, bu durumun da özellikle özel bankaların kredi verme iştahını dizginlediğine işaret etti. Asmalı, “Makro ihtiyati tedbirler kapsamında bankalar ticari kredi faizlerini hafif aşağı çekmiş olsalar da bu sefer tamamen kredi musluklarını kısmış durumdalar. Müşterilerin talep ettiğinden çok daha düşük kredi kullandırıyorlar. Tabii kredi piyasalarındaki bu tıkanık iktisadi faaliyetleri de dizginliyor.” diye konuştu.

Uzun vadeli krediye erişimin de bir başka sorun olduğuna işaret eden Asmalı, şöyle devam etti: “Merkez Bankası, ticari bankaları haftalık bazda finanse ediyor. Merkez Bankası’nın bu kadar kısa vadeli fonlamayla bu işi yapıyor olmasından dolayı, reel sektör uzun vadeli finansmana erişemiyor, uzun vadeli projelere girmek istemiyor. Uzun vadeli finansman olanaklarına daha fazla ihtiyaç var. Maalesef Türkiye ekonomisi belli aralıklarla krediye/faize dayalı sistem tıkanıklıklarını yaşamak durumunda kalıyor. Bu durum Türkiye’nin ortaklığa dayalı bir finans sistemine ne kadar ihtiyaç duyduğunu gösteriyor.”

"BANKALARIN KARINI MAKSİMİZE ETME YARIŞINI DOĞRU BULMUYORUZ"

Küresel koşulların da kredi piyasasının aleyhinde ilerlediğinin altını çizen Asmalı, küresel likiditenin de erimesinin içeride bankaların verebileceği kredi havuzunu daralttığını dile getirdi. Bankaların aşırı ihtiyatlı hareket ettikleri ve risk almaktan aşırı şekilde çekindikleri eleştirisini getiren Asmalı, “Bankalarımız çok yüksek karlar elde etti. Bu karlarda vazgeçmek istemiyorlar. Ama dünyanın ve Türkiye’nin bu kadar zorlu bir virajdan geçtiği dönemde bankaların da karını maksimize etme yaklaşımını açıkçası doğru bulmuyoruz. Merkez Bankası bir araştırma yapmış, 860 bin işletme geçen yıl 621 milyar TL kar etmiş, bunun 400 milyar TL’si banlalar faiz olarak gitmiş, neredeyse üçte ikisi… Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir tablo görmek mümkün değil. Özel bankaların da piyasayı canlı tutma anlamında üretim yapanlara ve istihdam yaratanlara kredi musluklarını açması lazım. Aynı zamanda Merkez Bankası’nın da bu noktada haftalık değil daha uzun vadeli finansman sağlaması gerekiyor.” şeklide konuştu.

"İSTİKRAR İSTİYORUZ"

Bunun yanında artık reel sektörün faiz indirimlerini konuşmaktan yorulduğunu vurgulayan Asmalı, “Faizleri, faiz indirimlerini konuşmaktan biz de yorulduk. Dolayısıyla Sayın Cumhurbaşkanımız geçen gün bir TV programında ‘Faizi tek haneye düşürmemiz lazım.’ dedi. Düşürsün ekimde kasımda yüzde 9’a. ‘Bir daha da ellemeyeceğim faizi.’ desin. 5-6 ay unutalım, artık faizi konuşmayalım, önümüze bakalım. Sanayici ve üretici belirsizlik ortamını sevmiyor. İstikrar olsun, o istikrarla devam edelim diyoruz.” ifadelerini kullandı.

Başta yazılımcı olmak üzere Türkiye’den hızlanan beyin göçünü sorduğumuzda Asmalı, “Yüksek enflasyonda paranın değerinin düşmesinden dolayı sadece yazılımda değil birçok sektörde iş gücü yurt dışına gidiyor. Mesela ben inşaat sektöründeyim. Sektörde kalıpçılar diyor ki, ‘Yurt dışına gideyim, orada Türkiye’de kazandığım parayı daha kısa sürede kazanayım.’ Birçok sektör iş gücü transfer ediyor.” dedi.

TÜSİAD İLE LOBİ FAALİYETLERİ YÜRÜTMEK İÇİN GÖRÜŞÜYORUZ

MÜSİAD olarak yürüttükleri ticari diplomasi faaliyetlerine değinen Asmalı, TÜSİAD ile beraber lobi faaliyetleri gerçekleştirmek için temaslarda bulunduklarını dile getirdi. Asmalı, “Eski TÜSİAD Başkanı Simone Bey başkan seçildiğimde beni ziyarete gelmişti. Biz de seçilmesinin ardından Orhan Başkan’a iadeyi ziyaret gerçekleştirdik. TÜSİAD heyeti geldiğinde onlara şöyle söyledik, -Bu ülke çok güzel, gelin bu ülkenin yanlış tanıtımını engellemek için lobi faaliyetlerini beraber yapalım. Avrupa’daki birçok kuruluşa beraber gidelim. Ülkemizi ve yatırım fırsatlarını anlatalım.- Bu konuda TÜSİAD ile görüşmelerimiz sürüyor. İş insanları muhakkak diyalog halinde olmalı. Bizim siyasi çekişmelerden ve politik güncel gelişmelerden uzak, ülkemizin gelişmesi ve kalkınması için el ele vermemiz gerektiğini düşünüyoruz. Biz bu konunda terörle iltisaklı olmayan her kuruluşla görüşüyoruz.” ifadelerini kullandı.

"YABANCILARIN İLK SORDUĞU ‘SİZDE ENERJİ SORUNU VAR MI?"
Avrupa’daki resesyon endişelerine ilişkin olarak Asmalı, Avrupa’nın Türkiye ekonomisi için büyük bir pazar olduğunu, dolayısıyla resesyona girmesinin de Türkiye için bazı riskler taşıdığını kaydetti. Ancak iyi yönetilmesi halinde bu resesyonun avantaja çevrilebileceğine işaret eden Asmalı, Avrupa’da yaşanan enerji sıkıntısıyla ilgili olarak da gelen fotoğrafların çok iyi olmadığını dile getirdi. Enerji fiyatları ve enerjide yaşanan aksaklıklardan dolayı Avrupa’da üretimi durma noktasına gelen tesisler olduğunu aktaran Asmalı, “Enerji sorunundan dolayı bize gelen taleplerde ilk olarak ‘Sizde bir enerji sıkıntısı var mı, sizde durumlar nasıl’ diye soruyorlar. Türkiye’ye ilgi fazla. Ama biz orta gelir içine takılmışız. Buradan çıkış için stratejik, inovatif ve katma değeri yüksek ürünlere yatırım yapmamız lazım. Biz de ülke olarak burada yatırımda seçici olmalıyız. Yabancı yatırımcıların Ar-Ge’lerini de Türkiye’ye getirmelerini sağlamalıyız.” diye konuştu.