Naim

Abone Ol

Her şey 1976 yılında başladı. Henüz 9 yaşındaydı ve yüzme kursuna gidiyordu. “Fark yaratan gözler” devreye girmiş, oradaki antrenörlerden biri küçük Naim’i haltere yönlendirmişti.

Dünyada Naim fırtınası 1983 yılında esmeye başladı. Katıldığı Dünya Gençler Şampiyonasında halter tarihinin en genç dünya rekortmeni unvanını kazanacaktı.

Bulgaristan adına yarışıyordu ama Naim olarak doğmuş, Naim olarak büyümüş bir Türk çocuğuydu.

Ancak yaşadığı ortam kendisi ve soydaşları için gün be gün çekilmez bir hal alıyordu.

Türk okulları kapatılıyor, Türkçe’nin seçmeli ders olarak okutulmasına bile izin verilmiyordu. Camiler ambar olarak kullanılmaya başlanmış, yaşlılar hariç namaz kılınmasına dahi müsaade edilmiyordu. Sünnet yasaklanmış, ölülerin bile usulünce yıkanması engelleniyordu.

İsimleri bile ellerinden alınmıştı.

Naim aynaya baktı. Gördüğü Naim Süleymanoğlu, dünyanın bildiği Naum Shalamanov’du.

Türk olarak doğmuş, Türk olarak yaşamalı, Türk olarak ölmeliydi.

Artık kendini atalarının asırlardır yaşadığı Bulgaristan’a ait hissetmiyordu. Türk topraklarında yaşamak, göğsünde ay yıldız olan mayoyla yarışmak, kürsüye çıktığında notaları şüheda kanlarından oluşan İstiklal Marşı eşliğinde şanlı al bayrağımızı göndere çektirmek istiyordu.

1986 da Melbourne’de katıldığı bir şampiyonanın ardından, Bulgar ve Rus Ajanları tarafından çok sıkı korunan otelden “Türk Milliyetçileri” tarafından kaçırıldı. Birkaç gün sürekli adres değiştirerek saklandı.

Türk Devleti ve zamanının başbakanı Turgut Özal bu Şampiyon Türk Genci’ne sahip çıkarak onu Türkiye’ye getirdi. Türk Milleti bu kısa boylu ama mangal yürekli evladını bağrına bastı.

Bulgaristan’a ödenen 1 milyon USD bedelin ardından Türk çocuğu Naim, Naim Süleymanoğlu olarak, hayallerini süsleyen ay yıldızlı şanlı al bayrak için podyuma çıkma hakkını kazandı.

Taşıdığı milli formanın her zaman hakkını verdi Naim. Büyük Türk Milletini daima gururlandırdı.

Türkiye’ye 3 olimpiyat şampiyonluğu hediye etti.

Kendi ağırlığının 3 katından bile fazlasını tuttu kaldırdı.

Ağırlığın başına geldiğinde, aşırı konsantre ve kendinden emin haliyle kavrardı barı.

Gözleri sabitlenir, ağzı kocaman açılırdı.

-EÖÖÖRRPPPP diye haykırdı mı ülkemizde bayraklarla kutlamalar başlardı.

Büyük sporcuydu Naim.

Bu Milletin kahraman bir evladıydı.

Mekanı cennet , Türk Milleti’nin ona olan hakları sonuna kadar helal olsun.

MİLLETİMİZİN BAŞI SAĞOLSUN…