12 Eylül döneminde MHP davasında yargılanan, ANAP, DYP, MHP, BBP ve DP’de siyaset yapan, Türk dünyasına ilişkin çalışmalarıyla tanınan Namık Kemal Zeybek Cumhuriyet’ten Mustafa Balbay ve Selda Güneysu’ya konuştu.

Milliyetçi fikirlerinin nasıl oluştuğundan bahseden Zeybek, “Benim Türkçülüğe ısınmamda babamın eğittiği öğretmenim etkili oldu. Düşünce olarak Atsız’dan etkilendim. Zamanla Atatürk’ten çok etkilendim, onun gibi bakıyorum. Atatürk’ü hâlâ anlamaya çalışıyorum. Bence Atatürk, Türke âşık. Onun sevgi ile anlatılması mümkün değil. Bilimin bilincinde, insan ve doğa sevgisi sonsuz... Uğur Mumcu sınıf arkadaşımdı, konuşurduk. Bugün yaşasaydı beraber olurduk. Efendim milliyetçiliği Avrupa’da 1789’la başlatıyorlar... Onlar için doğru olabilir... Türk ilk ortaya çıkan budundur. Türkler tarım uygarlığında var. 10 bin yılı geçen bir tarih.” Dedi.

“1944 dönüm noktası” diyen Namık Kemal Zeybek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türk devleti 1944’e kadar Türkçüdür... Atatürk’ten sonra Türklükten hafif kayma var ama Şükrü Saracoğlu başbakan olarak Türkçüdür... İnönü, 44’te yaptığı konuşmayla Turancılarla, Türkçülerle devletin arasına uçurum açtı... Turancılık suç benzeri hale geldi... “

Namık Kemal Zeybek, Mustafa Balbay ve Selda Güneysu ikilisine şu yanıtları verdi:

-İnönü’den sonra Menderes dönemi nasıl?

Türkçüler Demokrat Parti’ye yaklaştılar. Kimisi DP’den milletvekili, bakan oldu... Karşıdevrimcilerle Türkçülerin yakınlaşması oldu. Bir Türkçü nasıl olur da ezanın Arapçaya çevrilmesine yandaş olur. Bir taraftan da Milliyetçiler Derneği kapatıldı, 1952’de. CKMP ile milliyetçiliğin siyasileşmesi başladı. Nasıl Erbakan dini siyasallaştırdı, milliyetçiliği siyasallaştıran da Türkeş’tir...

- İslami hareketlerle bağlantı var mıydı?

Türkeş’in tarikat oylarını almak için çabasını ben yaşadım. Türkeş bir mektup verdi; Adıyaman’a Menzil şeyhine götür, dedi. Bir milyon müritleri var... Türkiye’nin her yerinde. Biz olmasak komünizm gelecek, gelince ne tarikat, ne cami, ne cemaat kalır... Bunu işliyoruz. Bizim ülkücülerden kimileri 80’den sonra oraya gidip saklandılar... Ama ava giden avlanır... Biz onları ayarlarız derken... Olmadı... Ara seçim oldu... Ülkücülerde din duygusu yukarda... Ülkücülerin bir kısmını kaptırdık. Adıyaman’a kaptırdık. Bir kısmını 80’den sonra Fethullah’a kaptırdık.

- 12 Eylül sonrası hareketin seyri nasıldı?

Hapiste bazı arkadaşları ülkücülükten koptu... Dil okulundakiler Türkeş’ten koptu. Kopmayan kalmadı... Sağ-sol herkes için çok ağır bir dönemdi. Pek çok ülkücü küstü. 12 Eylül’den sonra Milliyetçi Çalışma Partisi’ne destek bulmak da sancılı oldu. Türkeş, sık sık yalnız kaldı. O da pek kişiyi gözden çıkardı. Türkeş’in konuştuğu pek çok kişi, 12 Eylül’den önce yaptığımız her şeyin devlet için olduğunu sandık. Sonra da illegal iş yapmakla suçlandık diye söylendi. Önce o dönemi iyi analiz edelim dediler. Ama olmadı, yapılmadı.

- Bugün kafanızdaki milliyetçiliği temsil eden parti hangisi?

Şu anda ne Türkçü parti var ne Atatürkçü... Devlet Bahçeli dışarıdaki Türklere ilgi göstermedi. Elbette vatansever ama onun vatanı Türkiye... Çok keskin ideolojik ayrım var.

-  Bugün ülkücüler içinde durum ne?

Bir kısmı diyor ki MHP’li değiliz, ülkücüyüz. Ve belli bir yaş grubunda din artık tamamen bireyin meselesidir. Cumhuriyetin bile ilk yıllarını aşan gerçek laiklik anlayışı gittikçe yayılıyor. Bu arada dinden kopanlar da yayılıyor. Bir kısmı fanatik dinci oldu. Eski dine dönmek isteyen dernekler çıkıyor. Tengrici gruplar... Bunların hepsi gençler değil... Bir Atatürk’e dönüş başladı, Türkçüler arasında. Bizim liderimiz başbuğumuz Atatürk’tür, diyorlar. Derneğimiz Ata-Der’de her kesimden buluşuyoruz.

- Derneği niçin kurdunuz?

Benim için Atatürkçü olmayan Türkçü değildir. Sadece laiklikle Atatürkçülük olmaz. Birinci ilkesi Türkçülüktür. Derneği kuralı 8 ay oldu. Atatürk’ün bekçisi değil bahçıvanı olmak lazım... Atatürk yolunun bahçıvanıyız... Atatürk devrimlerinin hepsi doğru. Kendi döneminde tümü gerekliydi. Atatürk’ün en son iki değeri kalsın dersek, bir Türklük bilinci iki bilim bilinci...

- 1989’da ANAP hükümetinin Kültür Bakanı oldunuz. Türk dünyasına ayrı önem verdiniz, bugün durum ne, ortak hedefler oluştu mu

Türkiye’de 94’e kadar güzel şeyler yapıldı. Devam etse 6 devletimiz Türk Cumhuriyetleri Birliği’ni kurmuştu. Ancak 94’te Tansu Hanım başbakan oldu. Türkiye’nin önüne AB’ye giriş denen havuç konuldu. Türk cumhuriyetlerine arkamızı döndük...

-Bugünkü iktidarda AKP ile MHP hangisi hangisini etkiliyor?

Bundan hiçbir şey doğmaz. AKP hedeflerine gider ama bazen MHP’ye rüşveti kelam... Ümmetçilik bitiyor. Bu iktidar ümmetçidir. Hiç gizlemiyorlar ki zaten. Bu iktidar bir dönem iktidarda kalabilmek için ABD’yi ve AB’yi kullandı. Onlar da bunu kullandı. Kullanma da bitmedi daha aslında... Kafasında ümmetçilik var. Ellerinden gelse resmi dili Arapça yapar. Çağdaş Arap şairleri diye iktidarın başındaki kişinin oğlu toplantı düzenliyor. Biz sanki İhvanı Müslimin genel merkezi gibi olduk. Bütün bunlar sonucunda ne oldu? Halk kitleleri bu iktidardan soğudular. Gidiş başlamıştır... Artık Devlet Bahçeli de kurtaramaz... İşin bir de başka tarafı var. Orta vadede ve uzun vadede nerede duracağını anlamak için 7 bin genç arasında yapılan araştırmaya bakmak gerek. 7 bin kişinin 5 bini dine inanmıyor. Bu iktidara oy yok diyor. İktidara da dine de inanmıyor...

- AKP, dindar ve kindar kuşak hedefliyordu. Kendi kuşağını yetiştiremedi mi?

Mümkün değil, çünkü ideolojisi yanlış. Bu çağ, bu ideolojileri sırtından atıyor. Her yere cami açarak olmaz... Çağın gelişmesi başka bir Türkiye getirecek...

Editör: Habererk Haber Merkezi