Ekonomik sorunlarla boğuşurken deprem felaketi hepimizi derinden sarstı ve bu konuya dair hiçbir yapısal, esaslı tedbir getiremediğimizin utancı ile bizi yüzleştirdi.
Ülke iyi değil, iyi değil de pekâlâ, siyasette ve siyasilerde değişen bir kafa var mı? Hayır! Yine birbirlerine yaylım ateşi açıp duruyorlar, boş beleş mevzular ile gündemi işgal ediyorlar. Her şey bitti, şimdi mesele Kemal Kılıçdaroğlu’nun seccadeye basması oldu. Fırsat bekleyenlere de gün doğu; ne imiş “işte bu CHP kafası!..” imiş…
Açıkça paylaşmak isterim; ben Kılıçdaroğlu’nu hiçbir zaman devleti yönetecek bilgi ve kudrette biri olarak görmedim. Klasik CHP’nin de yıllar sonra iktidarı ele geçirdiğinde (“ele geçirme”yi bilerek kullanıyorum) AKP’den farklı davranacağını düşünmüyorum. Şimdi AKP kadroları nasıl ki tüm kamu kuruluşlarını, belediyeleri iktidar devletinin miri malları, baba mirası gibi görüyorsa merak buyurmayın; CHP de tez zamanda bu kıvama gelecektir. Başka ifade ile “20 küsur sene onlarda idi şimdi biz” aklı, çoğu CHP kurmayının, siyasetçisinin aklının bir yerlerindedir. Haksızlık etmeyelim; Sn. Bahçeli hariç, çoğu siyaset ehli de böyle düşünüyordur.
Esasen biz Türk milliyetçileri için alayı birdir; ha AKP ha CHP… Türk milliyetçiliği dünya görüşü haiz olmayan hiçbir siyasi düzenek bizi temsil edemez! “İki ayyaş” ve “milliyetçilik zehri” ile künyesini ilan edenler Türk milliyetçiliğine açıkça düşmandır ve biz, onları destekleyecek kadar özümüzden geçmiş halde değiliz. Ha keza CHP’nin en az bunlar kadar Atatürk partisinin var oluş gayesine aykırı davrandığı, şaşkınlık içine düştüğü de gizlenemez. “Bunlar Atatürk çizgisinden koptu” diyen CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce değil miydi?..
Daha beteri;
HDP ile nasıl oturulup, konuşulur? Türk Devletini bölmekte kararlı bir siyaset nasıl meşru addedilir? Türkiye Cumhurbaşkanı adayı olan kişi HDP’nin kapısına nasıl gider? Gerçi Canan Kaftancıoğlu ve Sezgin Tanrıkulu gibi tiplerin bulunduğu bir partiden bahsediyorum. O halde hiçbir Türk milliyetçisi AKP ve CHP ile fikren örtüşemez, bu partileri de destekleyemez!
Türk milliyetçileri başta insan haysiyeti olmak üzre yapısal tüm gerekliliklerden “yeşil”e, “hayvan hakları”na kadar fikir, söylem ve izlence sahibi olmalıdır. Bu meselede müspet bulduğumuz şu ki Cumhurbaşkanı adayı Sinan Oğan’ın fırsat buldukça bu konulara da değinmeye başlamasıdır.
Ekonomik olarak çökmüş durumdayız; bunun tevil götürür yanı kalmamıştır. İktidar seçimi kaybetmemek için gözünü köreltmiş halde ne yapacağını şaşırdı. Alınan kararların ekonomik dengeleri altüst ettiği malumken erkekliğe halele sürdürmemek için ısrar ve inatla “Türkiye modeli” diye, adı kendinden menkul bir acayipliği halen millete pazarlamak istiyorlar. Elbette bu durum birilerini mutlu etti tabi… Kaymağa banan ve rantı götüren mutlu bir azınlık bugün çok mutlu; fakat ülke (çalışan, üreten) yığınlar için artık yaşanılamaz haldedir.
Türkiye’de üst tabaka “yandaş” kitle durumdan memnun olsa da bunlar hariç, bir Allah’ın kulu “ben memnunum” diyemez. Mahfi Eğilmez’in şu cümleleri doğrudur: “Seçimi mevcut iktidar ve Cumhurbaşkanı kazanırsa mevcut politika devam eder; daha doğrusu mevcut politikasızlık devam eder” demektedir; çünkü Eğilmez’e göre “bugünkü durumda ortada herhangi bir politika bulunmuyor” ve AKP’nin işi; “olmayan ekonomi politikasından esinlenerek ‘kervan yolda dizilir’ modelinde ‘Allah kerim’e havale ediliyor”. İşte manzara! Bu kadar öngörü, plan ve bilgi yoksunu olanlar nasıl 20 sene tepede kalabilmiştir? Demek ki müthiş bir laf ebeliği, kutsalla giydirilmiş laf cambazlığı, harika makyajlamalar, sureti haktan görünmeler ile 20 sene iktidarda kalabiliyorsunuz. Fakat gün geldiğinde de işte böyle duvara tosluyor ve bütün yükü, acıyı gariban Türk çekiyor. Hukuk ne halde? Ya eğitim?.. Ülkede köylü kalmadı artık! Yakında ne ekip biçecek çiftçi ne de böyle giderse ekilecek toprak bulabileceğiz. Orman yangınları harap etti ülkeyi ve bunlar yalnızca seyrettiler; çünkü tıpkı deprem gibi o konuda da önlem sahibi değillerdi! Hukuk, eğitim, tarım gibi yapısal meseleleri dağ gibi önümüze yığanlara Türk milliyetçileri nasıl oy verir?
Türkiye bir krizin içindedir. Mahfi Eğilmez’e tekrar kulak verelim:
“Her şeyden önce şunu net bir şekilde ortaya koyalım: Türkiye bugün zaten bir krizin içinde. Ama insanlar 2001 krizinde olduğu gibi işsiz kalmadıkları ve düşük faiz nedeniyle yüksek kârlar sağlayan şirketlerin çalışanlarına yaptıkları ücret artışları nedeniyle krizin farkında değiller. Türkiye, bir çeşit ‘ertelenmiş kriz’ yaşıyor. ‘Gelecekte daha pahalı olacak’ endişesiyle öne çekilmiş tüketim, ekonomiyi canlı tutarak yaşanan krizin fark edilmesini engelliyor. Krizin gerçekten farkına varılması seçimden sonra olacak. Bugün mevduata verilen faizler, enflasyonun 30 puan altında. Öte yandan kredi faizleri de enflasyonun 15 – 20 puan altında. Ne var ki bankalar kredi kullandırmak istemiyorlar. Çünkü biliyorlar ki faiz artarsa düşük faizle kullandırdıkları krediler sorun olacak”.
Eğilmez’in söyledikleri mealen şudur ki: “durun, bunlar (daha) iyi günlerimiz”. Haddizatında sığınmacı sorununu anlatmaya hacet yok… Ki defalarca Ümit Özdağ sorunun vahametini, ekonomik, sosyal, demografik tehlikelerini açıkladı.
Şimdi; 6 genel başkana ve belediye başkanlarına 6+2 koltuk; 6 farklı hikâye ve Davutoğlu gibi başarısızlığı aşikâr bir adamın bulunduğu masanın kıymeti kendinden menkulken kimse bize ya “o” ya “biz” zorlamasını diretemez! Türk milliyetçiliği her zaman 3. yoldur! Ne sıtma ne ölümü biz bu siyasilerin elinde bir kader olarak görmüyoruz.
O halde;
Sn. Sinan Oğan’a zorlu bir görev düşüyor. Ayakları yere basan esaslı ve temelli icraatları neler olacaktır bir bir anlatmaya çalışması lazım. Elbette fırsat buldukça… Türk milleti, Türk milliyetçisi bir cumhurbaşkanı adayına inanmalıdır. Yaş ortalamaları 72 olan aday görünümünde Dr. Sinan Oğan gençliği ile bir o kadar tecrübe ve enerjisi ile umudunu yitirmiş, siyasete küsmüş bir topluma niçin heyecan vermesin?
Seçimden sonrası tufan; evet bu iktidar kötü bir yönetimle ülkeyi zora soktu ve çekip gidecek. Dr. Sinan Oğan’ın:
“Ekonomi hakkında yapacakları nelerdir? Tarım politikaları ne olacaktır? Eğitim sorununu nasıl çözecektir? 5G teknolojisinden 4.0 Endüstriye kadar anlatacakları var mıdır? Mevcut rejimde öne koyduğu yapısal sorunlar ve hal çareleri nelerdir? Neredeyse tümü ile bağlantılı sığınmacı krizi nasıl aşılacaktır?” gibi başlıklarda vereceği cevaplar, Türk milliyetçiliği siyasetinin akıbetini belirleyecek önemli başlıklardır.