Nereye gidiyoruz?

Abone Ol

Ülkenin dağlar kadar sorunu varken,

Boş laflarla,

Kuru gürültülerle kendimizi avutmaya devam ediyoruz.

Hal böyle olunca ülkemin hali;

İktidar başarısızlıklarını farklı yerlere çekmek telaşında,

Yanı başımızda Suriye sorunu alabildiğine büyük sorun yumağı halinde duruyor,

Siyasi parti teşkilatları kongre havasına ve koltuk kurtarma telaşına girmiş gözleri bir şey görmez halde,

Büyükşehirler AKP hükümeti kıskancında sürekli kavga halinde,

1 milyondan fazla EYT’li emekli olma mücadelesinde,

4,5 milyondan fazla işsiz yurttaşımız evine bir lokma ekmek götürebilmek için iş bulma umuduyla arayış içerisinde,

Yoksulluk diz boyu,

İllegal diye tabir edilen, kapkaç, cinayetler alabildiğine artış içinde,

Kredi kartında ve icralık dosyalarda patlama yaşanmakta,

Yaklaşık 10 milyona yakın asgari ücretli açlık sınırı altında yaşam mücadelesi veriyor,

Umutsuzluk, karamsarlık insanların yaşam tarzı haline gelmiş durumda,

Sanayici endişeli,

Esnaf endişeli,

Çiftçi endişeli,

Hal böyle iken, kayıkçı kavgasına giren sayın siyasilerimiz,

Sorunlara çözüm üretmeleri gerekirken,

Sorun olmaya devam ediyorlar,

Ülkem öyle bir halde ki kimin ne yaptığı belirsiz,

Örneğin, Libya’ya asker gönderiyoruz;

Niçin?

Neden?

Ve kim için?

Türkiye’nin burada ne gibi bir kazanımı olacak?

Örneğin, illa da Kanal İstanbul yapacağız diye tutturan asrın liderimize sormak istiyorum?

Bu kanalın; İstanbul’a, İstanbulluya getirisi, götürüsü ne olacak,

Faydası ve zararı ne olacak?

İlla da yapalım da yapalım diye inatlaşmanın bir anlamı yok?

Bu kanal İstanbul Türkiye’yi stratejik olarak güvenlik açısından sıkıntıya sokar mı?

Faydası ne olacak?

Zararı ne olacak?

Bir tane yürekli hukukçumuz çıkıp görüş belirtemiyor reisin korkusundan.

Bir tane yürekli akademisyenimiz çıkıp konuşmuyor.

Bir zamanlar kükreyen,

Atığı zaman mangalda kül bırakmayan,

Türkiye Barolar Birliği Başkan’ı Metin Feyzi oğlunun her nedense bu konuda gıkı çıkmıyor?

Her şeye ve her konuya müdahil olan, görüş bildiren Feyzioğlu sus pus her ne hikmetse.

Mesela Suriye politikasında çözüm önerisi nedir?

Sağlıklı bir görüş belirten yok,

Herkes bir havada,

Tabi hal böyle olunca,

5 bindirilmiş kıta Suriyeli ülkende cırıt atıyor,

Ve şuan Suriye’den akın akın gelenlerde cabası,

Sonuç olarak milyarlarca dolar ülke ekonomine ek külfet yük.

Ekonomin bu haldeyken,

Ekonominde çanlar çalarken.

Bakanların reissiz konuşamıyorlar,

Aykırı ses çıkaramıyorlar,

Reis ne derse doğrudur ve haklıdır mantığı hakim,

Bilim adamları konuşamıyor,

Yazarlar çizerler konuşamıyor,

Medyan asrın lidermizin gözüne girmek için yalan haber verme yarışına girmişler adeta,

Yani bir anlamda biat kültürü toplumun geldiği nokta.

Padişahım çok yaşa ruh hali,

Halkı yıllardır yerli üretiyoruz,

Yerli üreteceğiz,

Söylemleriyle üreten hükümetimiz

aynı yöntemle uyutmaya bugünde devam ediyor maalesef.

Oysaki ülke gerçeklerini ne AKP,

Ne muhalefet partisi görmezden geliyor,

Sadece söylemde kalıyor eyleme dönüşen hiçbir şey yok,

Ne hükümet kanadında,

Ne muhalefet kanadında

Oysaki

Halkın tek gerçeği açlıkken,

Ülkenin tek gerçeği yoksullukken,

Halkın tek gerçeği hayatla mücadeleyken,

Halkın tek gerçeği, iş derdi, aş derdi, geçim mücadelesiyken,

Siyasilerin de tek gerçeği üretim olması lazımken,

Kayıkçı kavgasıyla her gün birbirine kükreyip duruyorlar,

Olan güzelim cennet vatan ülkeme oluyor,

Olan hayat mücadelesi veren, geçim mücadelesi veren halkımıza oluyor.

Siyasilere seslenmek istiyorum!

İş işten geçmeden,

Ülke elden gitmeden,

Kendimize gelelim,

Birlik olalım,

Üretelim,üretelim üretelim....

Başka kurtuluşumuz yok....