CHP,İYİ Parti,SP ve DP birlikte seçime girecekler. AKP, şimdi eleştiriyor ama MHP ile girdiği ittifak olmasaydı belki bu dörtlü ittifak da olmayacaktı.
2010 referandumundan sonra AKP daha önce izliyor gibi göründüğü -özgürlükçü,yenilikçi- politikayı terk etti. Hukuk devletini savunarak kendine iktidar yolu açan iktidar partisi hukuku bir kişinin istek ve taleplerine indirgedi. Bugün sn Erdoğan ne diyorsa hukuk da, yasa da odur.
1 Kasım seçimlerinden beri toplum CB sisteminin ne olduğunu yaşayarak görüyor. Öyle vaatler yapılmıştı ki,terör bitecek, yatırımlar artacak,yargı bağımsızlaşacak,Türkiye uçuşa geçecekti. İki yıl içinde bunların tam tersi oldu. Yargı sahip olduğu azıcık bağımsızlığı da kaybetti,Türkiye uçuşa geçmedi ama döviz uçuşa geçti. Terör artarak devam ediyor,güneyimizdeki PYD kuşağı Fırat'ın doğusunda gittikçe devletleşiyor.İktidarın icraatlarına biraz eleştirel bakan bütün yazılı ve görsel basın susturuldu. Demokratik bir ülkede asla olmaması gereken her şey oldu.
Ne yazık ki, bu olumsuzlukları topluma aktaracak bütün kanallar kesildi. İktidarı medya üzerinden yürütülen yalanlar ayakta tutuyor.Meclis insiyatif kullanmasın diye OHAL bilinçli olarak uzatılıyor.Seçimlerde bile OHAL'i kaldırmayan bir AKP şimdi demokrasi vaat ediyor. Demokrasinin lafı ediliyor ama kendisi bilinçli olarak yok ediliyor.
CB sisteminin, Türk milletinin tarihine de, sosyolojisine de iyi kötü 60 yıllık demokrasi tecrübesine de aykırı olduğu son iki yıllık uygulamalarla ortaya çıktı. Bir kişinin her şey, geriye kalan herkesin hiç bir şey olduğu bir rejim İslam'la da telif edilemez. Vaatler tutmayınca da şimdi ittifakın küçük ortağı vasıtası ile muhalefet FETÖ ile korkutulmaya çalışılıyor.Korku,topluma söyleyecek sözü kalmayanların siyasetidir. Herkeste aynı etkiyi bırakmaz. Üstelik bu milleti en çok tahrik eden şey topluma korkak muamelesi yapmaktır.
Dörtlü ittifaka dönük sert eleştiriler,iftiralar, dolaylı tehditler yapılan hamlenin ne kadar doğru olduğunu gösteriyor.Partiler birbirleriyle iş birliği yaptıkları zaman tabanlar arasında da bir yakınlaşma oluşur. Bu tip teşebbüsler,farklı toplum kesimleri arasındaki mesafeleri azalttığı için en başta toplumsal barışa hizmet eder. Düne kadar birbirleri ile asla bir araya gelmeyeceğini söyleyenler, birbirlerini biraz tanıdıkça ön yargılarının ne kadar yanlış olduğunu görürler. Bu az şey midir? On altı yıl boyunca kamplaştırılan,hasımlaştırılan bir topum için en hayırlı teşebbüs onları yeniden bir araya getirecek psikolojik ortamı oluşturmaktır.
İyi organize olur, tabanlar iyi motive edilirse bu ittifaktan yeni bir iktidar çıkar/çıkacaktır. Kamuoyu araştırmaları meclis çoğunluğunun da artık iktidar partisinde olmayacağını gösteriyor. Toplumun huzura,barışa, aş ve ekmeğe ihtiyacı var.Dünyayla kavga ederek hiç bir problem çözülmez.Hukuk güvenliği kalmadığı için yabancı sermayeden sonra Türk sermayesi de firar ediyor. En kötüsü, artık AKP zenginlerinin de kendilerini ve kazançlarını emniyette görmedikleri için ülke dışına kaçmalarıdır. Yandaşını bile korkutan bir siyaset bu ülkeye ne verebilir? Bu ittifak, özgürlükçü,barışçı,demokrat,yenilikçi, ve adil bir yönetimin kapılarını açmalı, tolumun beklentilerine tercüman olmalıdır.