Yeni eseri Kerbela (Gölgedekiler), yalnızca tarihi bir anlatı değil, aynı zamanda Alevilik ve Bektaşiliğin içsel dünyasını, tasavvufi öğretilerin zenginliğini ve insanın ruhsal yolculuğundaki derin dönüşümü ele alıyor.
Önok’un yazıları, okurunu her zaman sorgulamaya, keşfetmeye ve düşündürmeye teşvik eden bir yapıya sahip. Sade bir anlatının ötesine geçip, gizemi ve derinliği arayan, yüzeyin altında kalanları ortaya çıkaran bu eser, Aleviliğin ve Bektaşiliğin sadece bir inanç sistemi değil, aynı zamanda bir yaşam tarzı, bir felsefe olduğunu gözler önüne seriyor. Yazar, inancın, tarihin ve felsefenin iç içe geçtiği bu eserde, insanın varoluşsal arayışını sorgulayan bir dil kullanıyor.
Marjinal bir duruşu benimsemiş, popüler olmaktan kaçınan ve kalemini bağımsız düşüncenin savunucusu olarak gören Önok, bu eserinde de kendine has üslubunu koruyor. Sivil havacılık kariyerini yazarlıkla harmanlayan, dünyayı stoik bir bakış açısıyla gözlemleyen yazar, Kerbela (Gölgedekiler) ile okurlarını derin bir tarihsel ve felsefi yolculuğa davet ediyor. Alevilik ve Bektaşiliğin tasavvufi zenginliğine odaklanan bu eser, inanç ve kimlik arayışının derinliklerine inmeyi amaçlayan bir keşif olarak öne çıkıyor.
Nisan ayında raflardaki yerini alacak olan Kerbela (Gölgedekiler), sadece bir tarihi anlatı değil; aynı zamanda Alevilik ve Bektaşilik üzerine derinlemesine bir inceleme sunuyor. Bu eser, inançları ve felsefeyi sorgulayan, tarihin karanlık köşelerindeki gizemleri aydınlatmak isteyen okurlar için güçlü bir başvuru kaynağı olacak. Okan Bent Önok’un kalemiyle, bu kitap sadece bir okuma deneyimi değil, bir düşünsel yolculuğa dönüşüyor