Devir Mevlana ve Hacı Bektaş devridir. İnsanlar kimi zaman dosdoğru kimi zaman da eğri yaşayıp gitmektedirler.
Bu iki derviş ve sahip oldukları iki dergâh, etraflarına; İslâm ve insanlık öğretmekteler, sevgi servisi yapmaktalar. Şimdikiler gibi milleti kaz gibi yolmamaktalar.
Günlerden bir gün bir adamcağız, kötü yollardan kazandığı parayla kendine bir inek satın alır.
Bir zaman sonra, yaptıklarından utanır ve pişman olur. Hiç olmazsa iyi bir şey yapmış olmak için de Hacı Bektaş Veli’nin dergâhına bu ineği kurban olarak bağışlamak ister.
O vakitlerde dergâhlar, aynı zamanda da aş evi işlevini de görmektedirler.
Durumu olduğu gibi Hacı Bektaş Veli’ye anlatır ve Hacı Bektaş Veli “Helâl değildir” diyerek kurbanı kabul etmez ve geri çevirir.
Adamcağız buna üzülür, fakat yılmaz. Doğruca Mevlevi dergâhına gider. Durumu yine olduğu gibi Mevlana’ya anlatır. Mevlana, adamı dinledikten sonra hediyesi ineği kabul eder.
Adam şaşırır ve aynı durumu Hacı Bektaş Veli’ye de anlatmıştım. O, beni dinledikten sonra hediyemi “Haram” diye kabul etmemişti. Siz ise bunu kabul ettiniz sebebini öğrenebilir miyim?
Mevlana, şöyle bir toparlanır, derin bir nefes alır ve adama şu mana yüklü veciz sözleri söyler:
- Be adam biz bir karga isek Hacı Bektaş Veli bir şahindir. Şahinler öyle her leşe konmazlar. O yüzden senin bu hediyeni kabul etmemiştir, ama biz kabul ederiz.
Böylesine anlamlı ve yüce bir cevap karşısında hayretlere düşen adam, üşenmez ve soluğu tekrar Hacı Bektaş Veli’nin dergâhında alır.
Hacı Bektaş Veli’nin huzuruna varıp, duruma baştan sona anlatır ve Mevlana’nın hediye ineği kabul ettiğini söyleyip, bunun sebebi nedir diye sorar.
Hacı Bektaş Veli, şöyle bir toplandıktan sonra adama dönerek, çok anlamlı ve manidar şu açıklamayı yapar:
-Evladım! Bizim gönlümüz bir su birikintisi ise Mevlana’nın gönlü okyanus gibidir. Bu yüzden, bir damlayla bizim gönlümüz kirlenebilir. Amma onun gönlü kirlenmez, ondaki gönül okyanus gibidir. Onun içinde onun engin gönlü bir inekle filan kirlenmez. Bu sebepten dolayı, O senin hediyeni kabul etmiştir.
İki dergâh ve iki Velî. Her ikisinin de birbirlerini onur edişlerini gördünüz değil mi?
Ya günümüzün bir birlerinin kuyusunu kazan sözde velilerine(!) ne demeli!
Müritler, şeyhlerine bakarak “benim dergâh daha iyi” deme yarışındalar.
İşte saygıdeğer okurlarım, böyle inanmışların ve böylesine hoşgörülü insanların liderlik yaptığı toplumlar da lider olurlar, toplumlar da dürüst olur.
Şimdi anlıyorsunuz değil mi, içinde bulunduğumuz kısır ve kör döngünün nedenini ?
Neden birbirimizin kusur ve kabahatlerini araştırmamızın sebebini?
Bizim acilen hoşgörülü, dini kaynağından; bizzat Kuran’dan alan din ulularına ihtiyacımız vardır. Ya değilse, toplum da ülke de bir sonsuzluğa ve çıkmaza doğru sürüklenmekte.
Sevgiyle yoğrulan, sevgi ile selamlaşan, sevgi ile yaşayan toplum özlemi ile..
En iyi günler sizlerin olsun efendim!..
Esen kalınız.