15 Temmuz'un üzerinden beş yıl geçti, ama iktidar dün yapılmış gibi darbe şartlarının devamını istiyor.
Çünkü Türkiye'yi sopa ile yönetmenin başka yolu yok. Vatandaş darbeye direndi, demokrasiye sahip çıktı, fakat başka bir darbe ile karşı karşıya kaldı.
FETÖ tehdidi, Türkiye'yi dönüştürmek için bilinçli olarak canlı tutuluyor.
Böylece toplum sindiriliyor, muhalefet baskı altına alınıyor, anti demokratik düzenlemelere bahane üretiliyor.
Darbelerle hesaplaşmanın yolu demokrasinin çerçevesini daraltmak, siyasi alanı kısıtlamak değil, tam aksine demokratik mücadele kanallarını açık tutmaktır. İktidar, demokratik rekabetin olduğu, vatandaşın korkularını yendiği şartlarda kaybedeceğini biliyor. Onun için FETÖ korkusunun sürekli altını harlayarak hayatiyetini uzatmaya çalışıyor.
Ama tek sebep bu değil.
Üç yıllık partili başkanlık sistemi her alanda iflasla sonuçlandı. Yargı bağımsızlığını kaybetti, kurumların içi boşaltıldı, milli iradenin yerini tek adam iradesi aldı. Yolsuzluk, rüşvet, israf siyasetin bir parçası haline geldi. Büyük hırsızlardan hesap soracak hiç bir mekanizma kalmadı.
Bütün bu olumsuzlukların üzerine yıkılacağı bir abalıya ihtiyacı vardı. FETÖ bunun için biçilmiş kaftan oldu. Öyle ki, ekonomik krizi bile FETÖ'nün üzerine yıkmaya çalışan kalemler var. Oysa bu yapının Türkiye'de bırakın ekonomiyi krize sokacak kudreti, siyasete etki edecek en küçük bir gücü bile kalmadı .FETÖ ile iktidar, kendi yanlışlarının faturasını başkalarına yıkma imkanı buluyor.Kendisini FETÖ ile yıkayarak, temizleniyor.
Bütün bu sebeplerle, bugün artık 15 Temmuz'a tepki koymak demokrasiye sahip çıkmak anlamına gelmiyor.15 Temmuz, giderek Türkiye'yi otoriterleştirmenin, adaleti askıya almanın, milli iradeyi bir kişinin siyasi ihtiraslarına odaklamanın aracı haline geliyor. 15 Temmuz nutukları artık demokrasizleşmeye hizmet ediyor.
FETÖ'ye ve devleti ele geçirilecek bir aygıt olarak gören her yapıya karşı olmak demokrasinin bir gereğidir. Partiler ülke yönetmek, cemaatler, tarikatlar insanların manevi ve ahlaki ihtiyaçlarına cevap vermek için vardır.Bu çizginin dışına çıkanlar meşruiyetlerini kaybederler. Keza darbeyi bir başka darbeye gerekçe yapmak da aynı şekilde bir meşruiyet kaybıdır.
Bu ülke çok darbe gördü, ama en uzun darbe bile iki buçuk yılda bitti. 15 Temmuz'un üzerinden 5 yıl geçti ama hala darbe istismarı üzerinden siyaset yapma devam ediyor. İktidar, darbeyi göstererek toplumun korkularından bu baskı düzenini sürdürecek toplumsal desteği sağmaya çalışıyor.Dünyanın birçok yerinde otokratlar, silahlı isyanları, ekonomik krizleri,terör saldırılarını hep demokrasi karşıtı önlemleri haklı çıkarmak için kullanmışlardır.Hakim mantık; tehdit var, öyleyse her türlü baskıcı düzenleme meşrudur mantığıdır.Savaşlar, terör saldırıları, isyanlar, darbe tehditleri halkın hükümete desteğini artıran nedenlerdir.Onun için baskı rejimleri, genellikle bu tip krizlere ihtiyaç duyarlar.Çok az siyasetçi halkın bir güvenlik tehdidine inandırıldığı bir ülkede mevcut yönetime karşı çıkmayı göze alabilir.Darbe tehdidini köpürtmek, muhalefetin dilini bağlar, onu dar bir alanda siyasete mecbur eder. Her yıl tekrarlanan 15 Temmuz ayinlerinin ana hedefi budur. Oysa demokrasideki hastalıkların çaresi daha fazla demokrasi ve adalettir.