Kimsenin oyu kimsenin cebinde değil, dolayısıyla kendi oyumuzdan başkasına hükmetme imkanımız yok. Birçok arkadaş seçimde nasıl oy kullanacağını gerekçeleri ile birlikte yazdı.
Servet bey (Avcı) partilerden ziyade ülkücü adayları tercih edeceğini söyledi.
İsmail bey(Türk), önceliğinin ülkücü adaylar olduğunu ülkücü adayın olmadığı yerde millet ittifakını tercih edeceğini yazdı.
Başkaları da başka şeyler yazdılar.
Yazılarımdan oyumu nasıl kullanacağımı okuyucularım aşağı yukarı tahmin etmiştir.
Ben olaya kişilerin şahsi ikballerini tatmin açısından bakmıyorum. Her arkadaşımız kıymetlidir elbette, ama Türkiye’nin geleceği daha önemlidir.
Üç aydır iktidarın hakaret ve tehditlerine muhatap oluyoruz. Demokratik bir yarış ortamı yok. Çok orantısız bir seçim rekabeti söz konusu. Gazeteler, televizyonlar birer parti organı gibi çalışıyor. Yalan,,iftira iktidarın biricik silahı haline geldi. Üstüste iktidar olmanın verdiği kibir vatandaşı karınca gibi görmelerine neden oluyor. Hukuksuzluk, rüşvet almış başını gidiyor. İktidar siyaset tarz ve üslubunu değiştireceğine dair tek bir taahhütte bulunmadı. Vatandaşın oyunu istiyor ama vatandaşa hiçbir vaat de bulunmuyor.
Son 17 yılda ülke meselelerinin hiç biri çözülmedi. 17 yıl önce Kıbrıs meselesi vardı, yine var. Üstelik şimdi şartlar daha da aleyhimize. Yanlış politikalar Kıbrıs’ı AB üyesi olacağız diye gittikçe Rum’un kucağına itti.
17 yıl önce terör neredeyse sonlandırılmıştı. Önce gizlice sonra açıktan PKK’nın muhatap alınması örgüt için oksijen oldu.Kaybettiklerini düşündükleri bir mücadeleyi kazanabileceğine inanmaya başladı. Terör yeniden tırmandı. Masalar kuruldu, pazarlıklar yapıldı, Kobani eylemlerinin verdiği özgüvenle örgüt amacına silahla varmaya çalışınca masa devrildi.
Yanlış Suriye politikası güneyimizden kuşatılmamıza neden oldu. Esat bizim düşmanımız değildi, Amerika ile İsrail’in düşmanıydı, hurraaa diyerek girdik. Esat zayıfladıkça PKK güçlendi, bizim emeğimiz, çabamız ve milyon kere yanlış politikamızla orada bir PKK devleti kuruldu. Şimdi göstermelik operasyonlarla yaptığımız yanlışı perdelemeye çalışıyoruz. Seçimden önce Fırat’ın doğusuna operasyon yapacağız diyor, bir gece ansızın gelebiliriz şarkısını söylüyorduk. Ne o gece geldi, ne de Fırat’ın doğusuna operasyon yapabildik. Bundan sonra Suriye ve Irak’taki yapılanmanın baskısını Türkiye her zaman üzerinde hissedecektir. Eğer bugün bir beka sorunu söz konusu ise bunun temelleri Suriye’de atıldı diyebiliriz.
Cumhuriyet tarihi boyunca hiç toprak kaybetmedik, tam aksine Hatay’ı kazandık. İlk defa bu iktidar döneminde 18 adamız Yunan tarafından işgal edildi. Adalar silahla dolduruldu. Hukuken sahibi olduğumuz bu adalara sahip çıkılmadığı gibi bir defa olsun Yunan’a tek laf bile edilmedi. Şimdi Golan tepelerinin Trump denen hasta tarafından İsrail’e peşkeş çekilmesini protesto ediyoruz. Kendi topraklarımızın işgaline göz yumarken güya Amerika’ya efelik yapıyoruz. Maksat, İslam dünyasını ve içeride idraki iğdiş edilmiş dindarları etkilemek. Esat bu kadar hırpalanmasa, zayıflatılmasa İsrail o toprakları böyle kolayca ilhak edebilir miydi? Biz vurduk PKK ile İsrail kazandı biz kaybettik.
Uzun zamandır Türkiye hukukla yasa ile yönetilmiyor. Yolsuzluk tespit eden Sayıştay denetmenleri görevden alınıyor, yargı kararları tanınmıyor, keyfilik bir yönetim tarzı haline geldi. Devletin kurumlarının içi boşaltıldı. Her şey bir kişi için, bir kişiye göre tanzim ediliyor. Sistemin adı başkanlık sistemi de olsa gerçekte başkanlık sistemi ile alakası yok.
İşte seçime bütün bu olumsuzlukları da oylamak için gideceğiz. İktidar bu seçimi sistemin oylanması noktasına getirdi. Reklam filmlerine bakarsanız ne dediğimi anlarsınız. AKP reklamlarında nasıl belediyecilik yapılacağı değil, CB’nin hayatı anlatılıyor. Topluma oyunuzu belediye başkan adaylarına değil bana vereceksiniz mesajı veriliyor.
Bu sistem iki parti üzerinde ayakta duruyor AKP ve MHP. MHP’ tabanı ülkücü, pırıl pırıl insanlardan oluşuyor ama MHP’nin siyaseti ülkücü bir siyaset değil. İYİ parti Doğu Türkistan’la ilgili önerge verdi, MHP çekimser kaldı. Rahmetli Yazıcıoğlu’nun ölümü ile ilgili önerge verdi MHP çekimser kaldı. Andımızla ilgili önerge verdi MHP çekimser kaldı. MHP yönetimi artık ülkücülük- milliyetçilik yapmıyor bu sisteme ülkücülerin oyunu payanda yapmaya çalışıyor. Ülkücü adayların seçilmesini elbet isterim ancak seçim akşamı sonuçlar, Cumhur ittifakı ile Millet ittifakının aldığı oy oranları üzerinden değerlendirilecektir. Cumhur ittifakına gidecek her oy bu sistemin derinleşerek devam etmesi, Türk milliyetçiliğinin biraz daha etkisizleşmesine hizmet edecektir. Ülkücü diye Cumhur ittifakının adaylarına verilen her oy bu sistemin tahkimine yarayacaktır. Bu noktada tercihimiz, ya memleket nereye giderse gitsin ben ülkücü adaya oy vereceğim olacak, yahut ülkücülük önce memleketi bu siyasetten kurtarmaktır diyerek millet ittifakı olacaktır. Ben bu siyaset tarzını onaylamadığım için tercihim -İzmir gibi bir iki ilde gösterilen adaylar hariç- ikincisidir, onun için Cumhur ittifakından aday olan arkadaşlarımdan özür diliyor, beni ve benim gibi düşünenleri anlamalarını diliyorum.