Anadolu’da kimi söze başlanırken; “hikâye bu ya!” diye başlanır.
Ben de yazıma “öykü bu ya!” diye başlayacağım.
Günlerden bir gün padişah, bir imam ile bir baba ereni huzura çağırır. Gerekli ağırlamalar yapılır. Günün konuları üzerine imam ile baba erenin görüşleri alınır.
Vakit olur ayrılma zamanı.
Padişah imama sorar:
-İçki var mı? Cevap yok efendim.
-Kumar var mı? Yok efendim.
-Kadın kız var mı? Hayır efendim.
-Âlâ çok iyi. Der ve kuşağından bir altın çıkarıp imama uzatır.
-Ömrünüze bereket sultanım. Padişahım çok yaşa! Der imam.
Sıra Bektaşi erene gelir.
-İçki var mı? Cevap eh işte padişahım akşamdan akşama, arpanın durumuna göre.
-Kumar var mı? Zaman zaman o da arpanın durumuna bağlı.
-Kadın-kız? Sultanım sonuçta erkeğiz, ihtiyaç oldukça.
Padişah kuşağından bir kese altın çıkarır ve Bektaşi dedeye uzatır.
Bunu gören imam:
-Sulatanım bu nasıl bir adalet, bende içki, kumar, kadın-kız yok ama bir altın. Adam da her şey var ona bir kese altın, sizin hünkârlığınıza yakışıyor mu?
Padişah imama döner ve;
-Be adam senin hiç masrafın yok. Bir altın sana yeter de artar bile. Bak adamın masrafı ne kadar fazla. Ona bir kese altın yetmez bile. Adalet budur işte.
Emekliler isyanlarda imiş. KYK yurtlarında bedava tatil verdiler, takma dişlerinizi, gözlüğünüzü, protez bacağınızı koymak üzere Ziraat Bankası kasalarından indirimli kasa kiralama olanağı sundular, millet bahçelerinde bedava kek yiyip, çay içme şansını verdiler; hatta yuvarlanmak da bonusu.
Nankör olmayın, padişahımızı üzmeyin. Koskoca bir 2024 yılını sizler için de “EMEKLİLER YILI” yılı ilan ettiler. Gözünüze dizinize dursun, daha ne olsun!?
Sahi sizin ne masrafınız var da ek zam istiyorsunuz?
Şekeriniz var, tatlı yemek yasak,
Kolestrolünüz var, et ve etli yemek yasak,
Çoğunuzun zaten ya hanımı ya da beyi ölmüş.
Bir lokantaya gidip yemek yeme, bir pastaneye gidip pasta yeme dermanınız da şansınız da yok. Randevu alıp muayene olabiliyorsanız; ilaç paranızı da iyi kötü ödüyoruz.
Siz zam alıp da parayı ne yapacaksınız?
Üç beş yerden maaş alan arkadaşları düşünün, itibar için elde tutulan uçakları, makam araçlarını, sarayları bir düşünün. Manda yoğurdu, yulaf ezmesi, kestane balı, azıcık da Medine hurması gözünüze mi battı? Hiç düşünüyor musunuz bunlar az parayla mı oluyor?
Sonrası “Ben ekonomistim” Beni yolcu, hasta, araç geçişli; sizler için hizmet yaptırdığım müteahhitlere karşı mahcup etmek mi niyetiniz?
Nankörler sizi! Onca işimin arasında bir de siz çıkmayın aradan!
Doğru söylemiyor mu? Para, harcaması olana verilir! Hikâye bu ya!
Esen kalınız.