Dünyanın bütün dillerine yerleşmiş Lâtince bir sorudur" quo vadis"
Efsaneye göre Hristiyanlığı yaymakla görevli havarilerden olan Peter İmparator Neron zulmünden Roma'dan kaçarken Yolda sırtında haçını taşıyan Hz. İsa'ya rastlar .
Peter heyecan ve korku ile sorar,
"Quo vadis ?"
"Hz İsa cevap verir Romam vado iterum crucifig !"
"Roma'ya tekrar çarmıha gerilmeye"
Peter İsa'nın bu cevabıyla sarsılır ve tekrar Roma'ya dönerek Hristiyanlığı yayma görevine devam ederve Aziz ilân edilir ,St Peter olur.
Ülkemizde neredeyse 2002 dekinden daha derin bir siyasi boşluğun oluştuğu bir ortamda Türk milliyetçiliği ideolojisinin siyasi partisi MHP nin ısrarla pasifizme ideolojik bir gömlek gibi sarılması, bırakınız geniş halk yığınlarıyla entegre olmayı , Türk Milli kimliği yerine ümmet bilincini yalın dini kimliği dayatan iktidar erkinin sıkıştığı her noktada iktidara payanda oluşuna, her seçimde daha kötüye giden bir çöküş trendinin son halkasında tepki koyan MHP parti içi muhalefetinin değişim ve kongre talebiyle başlattığı yolculuğun 22. ayında gelinen nokta yeni bir partinin sahnei siyasette boy göstermek üzere olduğu noktasıdır.
Geçilen 22 aylık süreçte Balgat - parti içi muhalefet ilişkileri çok sert ve acımasızdı. İktidar desteği ile Balgat devlet erkinin tüm gücünü kullanarak yargıyı yüksek yargıyı polis gücünü kullanarak MHP parti içi muhalefetine hareket alanı bırakmayınca yeni bir partinin kurulması içintüm şartlar kendiliğinden gerçekleşti.
Bu süreç içerisinde bunalan, sıkılan Türk toplumu ve daralan siyaset kendi bünyesinde bir fenomen üretti: Meral Akşener .....
Dile kolay, bazılarının kutsadığı, göklere çıkardığı Tayyip beyli 15 yıl bazılarına göre acı ve sancılarla dolu tahakküm yıllarıydı. Bu acılı dönemden çıkış için yıllardır alternatifsizliktenyakınan ikinci kesim her eğilimden temsilcileriyle bu yeni feomene Tayyip beyli yıllardan kurtuluş ümidi olarak baktı.
Meral hanımın güçlü aurası ve halkla oluşan olağanüstü elektriği ile popülârite tüm yazılı ve görsel medya engeline rağmen hızla artarken hareket orta vadede iktidar alternatifi olarak gösterilmeye başlamıştı bile.
İşte tam bu safhada tabanda parti kuruluş aşamasında yer yer bazı kıpırdamaları gözlemlemeye başladık. Söylemiştik bir kez daha söyleyelim; bu hareket yalın bir MHP iç muhalefet hareketi olmaktan çoktan çıkmış kervan yolda kendiliğinden düzülmeye başlamıştır. Hareketin içinde 15 yıllık iktidarı sonlandırabilecek yegane popüler güç olarak Meral hanımı gördükleri için ortak konsensus ta buluşan değişik görüşlerden kişiler bulunmaktadırlar.
Şimdi bu görüşler yeni partinin her kademesinde kendilerine görev verilmesini beklemekte yetki paylaşımlarının yalın bir ideolojik sisteme kaydırılmamasını görüntünün yeni bir MHP olmamasını talep etmektedirler.
Yetkili mercilerden yapılan açıklamalar da bu talep sahiplerini ümitlendirse de yeni partinin 22 aylık yol haritasının asli yolcuları MHP den kopup gelen Ülkücü çekirdek kadroların dahi kendi aralarında kuruluş aşamasına gelince il ve ilçe başkanlıkları, yönetim kurulları, parti içi idari erki, daha sonraki aşamalarda gündeme gelecek Belediye başkanlıklarını, meclis üyeliklerini guruplar halinde pay edip erken bir yönetim ve teşkilât çekişmesi içine girdiklerini gözlemliyoruz.
Bu hareketin çekirdeğini teşkil eden ülkücü kadroların çok erken başlayan yeni parti içi iktidar erki mücadelesinde merkezin yoğun taleplerini görmezden geldiklerini Anap, Dyp, Ap,Dp,Chp,Akp ve diğer kökenli yeni parti taraftarlarına kendi kafalarında oluşturdukları yönetim kadrolarında yer vermediklerini hemen her yerde gözlemleyebiliyoruz.
İşin en tehlikeli boyutu da bu mücadelede beraber omuz omuza yürüyen bu arkadaşlarımızın "bir adım öne çıkabilmek uğruna, yönetim erkine sahip olabilmek uğruna" arkadaşlarına bel altı iftiralar ve asılsız mesnetsiz Fetöcülükle yaftalamalara kadar her türlü iftirayı atabilmeleridir.
Bu hareketin içine merkezsağ veya merkez soldan katılan arkadaşlarımız fevkalâde bir uyum gösterirken maalesef çekirdek ülkücü kadro içindeki bu zafiyetler bizi bırakın üzmeyi utandırmaktadır.
Bu hareketin tabii öncüsü Meral Akşener hanımefendiye reva görülen çirkin iftira ve yakıştırmalara karşı göğsümüzü Seddülbahir gibi nasıl gerdiğimiz,ne denli mücadeleler verdiğimiz meydanda iken parti içi iktidar mücadelesinde ayni çirkin ve rezil yöntemlerle arkadaşlarımızı saf dışı bırakmaya çalışmak hangi akıl, ahlâk ve siyaset anlayışıyla izah edilebilir ?
Makalemizin başında bir soruyla başladık: Quo vadis ? Nereye gidiyorsun ?
Bizler, hareketin çekirdek unsurları ülkücüler, bir adım öne çıkmak için birbirimizi yok etmeye çalışırken Meral hanım Tv ekranlarında açık açık , İsa'nın Peter'e söylediği "Roma'ya tekrar çarmıha gerilmeye gidiyorum" sözünün bir benzeri olan " Bu uğurda gerekirse ölmeyi de göze aldım " sözü nefsani duygularını gerçek ideallerinin önüne geçiren ülkücü arkadaşlarımıza Peter'in tekrar Roma'ya mücadeleye dönüşü gibi gerçek yönlerini gösterebilecekmi ......