Siyaset; toplumun, özde insanın ihtiyaçlarını öngören ve bunlara çözüm arayışı sunan bir yapıdır. Siyasetin tüm unsurların temelinde insan vardır ve insan merkezli olduğunu aşikârdır. Siyaset Bilimi, bir “sosyal bilimler” dalıdır. Siyaset bilimi devlet, hükümet ve siyasi toplulukların faaliyetlerini teorik bir düzlemde analiz ederek inceler. Tarih, zaman içerisinde insan fiillerini anlama ve aktarma çabasıdır. Tarih, insanlığın aklı ve reflekslerinin birikimidir. İnsanlık serüveni tarihe aktarılır. Aynı zamanda tarih, olaylara insan aklının yönelttiği sorular ve bu sorulara cevap arayış azmidir. Tarihe konu olan tüm olayların merkezinde insan vardır. Zira insan tarihi yapandır, tarihten de etkilenendir. İnsanlık tarihinde yaşanan olaylar ve karşılaşılan problemler elbette bire bir aynı değildir. Zaman her bir olayı birbirinden farklı kılar. Bu yüzden güne ait problemleri çözmek için geçmiş bilgisine ihtiyaç duyulur ki bilgi, problem çözücü bilgelik haline dönüşsün. Günümüzde geçmişin teknik bilgisi, insanlığın hayatını kolaylaştıran teknolojiye dönüştü evet. Peki, neden tarih bilgisi insanlığın içinde bocaladığı, boğulduğu problemler için siyasi bilgeliğe dönüşmesin? Pratiğe aktarılmayan bilgi ölüdür. Bu tarih bilgisi için de geçerli. Tarihin siyasi, sosyal, kültürel vb. problemlerine cevap barındırma rezervi, çözüm ve sonuç odaklı düşünen siyaset pratiğine dönüşmelidir. Tarihi bilgiden güç alan ve tarihle birleşen siyaset biliminin, insanlığın sorunlarına pratik çözüm bulan siyasi bilgeliğe dönüşmesi bir zorunluluktur artık.
Türkiye Cumhuriyeti'nin 8. Cumhurbaşkanı ve başbakanlık yapmış önemli siyasi figürlerimizden Turgut Özal tarih ve siyaset arasındaki bağı açıklamıştır.Özal 'siyaset, hele ki dış siyaset tarihi çok iyi bilmekle olur'...