Referandum ve Ülkücüler

Abone Ol

MHP’de pek çok sorun olduğu söyleniyor; doğrudur. Bazılarına ben de katılmaktayım; mesela uzun dönemdir İDEOLOJİDE vukufiyet ve paradigma sıkıntısı yaşandığı aşikar… İdeolojik körleşme söz konusu… Nerdeyse 40 yılı aşan zaman diliminde teori ve teori etrafında betimlenecek aksiyon vasatının gelişemediğini biliyoruz. Bir yığın güncel ve pratik sorunlar karşısında bu parti (MHP) istenen (beklediğimiz) hamleyi yapamamıştır; fakat… Fakat son süreç hariç tutulmalı; Devlet Bahçeli, camiasının da ötesinde bir lider. Anayasa değişikliği hususunda ön alışı, katkı sağlaması, şu temel iddiamın karinesidir: Bahçeli son 25 yılı şekillendiren en önemli (devlet adamı) isim olacaktır! Ha.. parti içi sorunlara gelirsek de.. o durum Devlet Beğ’de değil; hareketin lümpenleşmesinde aranmalı…. Daha Türk Milliyetçiliğini ve onun referanslarını bilmeyip de “ben Ülkücüyümm” deyü, dolanan yığınla taife varken…

Sn Bahçeli Türkiye gerçeğini okumuştur. İlk başlık ÇÖZÜM süreci ihanetidir; MHP lideri baştan sona kadar bütün görüş ve ikazlarında haklı çıktı. Ödediğimiz ve halen ödemekte olduğumuz bedellerin ardında çözüm süreci/açılım saçmalığı bulunuyor.  AKP, CHP ve HDP bu günahı asla ödeyemeyecek! Cemaat teslim edilen devlet de AKP’nin vebalidir. Bu süreçte parlamento vardı, meclisin vekilleri yine oradaydı; muhalefet vs… Özürlü kafanın önlenemez gücüne ve nobranlığına çözüm mü getirebildiler? Şimdi, oturumunda boncuk buldukları şu “meşhur” parlamenter sistemin çok demokratik olduğunu söyleyenlere hatırlatayım: “Mevcut işleyiş demokratik ve hakkaniyetlidir, sorunlara çaredir” demek, en hafif tabirle pek ahmakçadır! Meclis denetimi kabiliyetine sahip midir? Muhalefet partileri neyin temsil iradesini yansıtıyor? Efendiler; demokrasi, temsiliyet ve hürriyete ait bütün kavramlar başta kafa işidir. Bir kültür, sosyal inkişaf ve tekamülle alakalı.. yani felsefesi ol-a-mayan, umdeleri hazmetmeyen toplumların ancak lakırdı edeceği ve hiçbir rejimi sıhhatli yürütemeyeceği muhakkak!  

Yeni nizamda, mevcut aksaklıkların sürgit devam edeceğini iddia etmek başka, kesin dille yaftalamak başkadır. Her konuya peşin hükümle yaklaşırsan ne konuşur ne tartışabiliriz. Evet; hukuk, şeffaflık, idare, parlamenter işleyiş gibi konularda yığınla sorun bulunuyor. İcranın kuvvet ve hızı hayati önemde… Fiili durumun n’olduğunu hepimiz müşahede ediyoruz; ancak her işi dönüp dolaşıp Tayyip Erdoğan’a bağlamak ise çok sığ bir görüş. Türk Devlet’inin ömrü Recep Tayyip yahut partisi AKP ile kaim değildir. Devlet Bahçeli iyi dinlenirse işin RTE odaklı görülemeyeceği anlaşılır.

Bazılarının mesleği BAHÇELİ DÜŞMANLIĞI olmuş… MHP liderine ve partiye zerre katkı sağlamadan iftirayı, hakareti boca eden bir güruh var! El-insaf.. tartışmadan, muhakeme ve danışma şuuru olmadan çatanların meramı n’ola?!. İşleri güçleri Bahçeli gitsin, biz gelelim; Meral Akşener (uzuvlarının) hazımsızlığı, değişik anomalileri o kadar!

Gerçek sorgulama ve cevap arama derdinde bulunanları önemsemeliyiz. Mesela Kemal Üçüncü gibi  (ODA TV yazarı) Türkçü hocaların inkârı mucip olmayan tespitleri bulunuyor. Kemal Üçüncü hocanın Türk Milliyetçiliğini genel meseleleri hakkında ortaya koyduğu görüşleri gerçek bir kıymet teşkil ediyor. MHP ve onun taban yapısını çok iyi analiz eden Kemal hocanın bir Bahçeli sorunu var; iş bu sebep MHP liderinin demokratik, milli iradeye saygılı ve Türkiye gerçeğini okuyan tutumunu manipüle ederek değerlemede bulunuyor.

Benim meram ve emelim Türk Milliyetçiliğinin iktidarıdır. Mevcut sistem dahilinde Türkçülerin ufak tefek katkıları hariç, Türk Devlet’ini şekillendiren ve onu (devleti) yönlendirici dahli olmamıştır, olamamıştır. Vatandaş nazarında MHP-Ülkücü algısını ise reddediyorum! Sarkık bıyıklı, çatık kaşlı “gardaşş” nidalı adam Türk Milliyetçisi değildir! Ayda en az iki kitap okumadan, gazete ve dergi yoksunu, tiyatro-sinema bilmez bir cemiyet-sizlik ahvalini kabul etmiyoruz! Ama her şeye rağmen Devlet Bahçeli gibi bir şans (Devlet) karşımızdadır, umarım kıymetini biliriz.

Yeni Anayasa sandığa gider ve oylanır.. burada Türk Milliyetçilerinin farklı görüşleri olacaktır. Ben Devlet Bahçeli’nin tutum ve görüşlerini destekliyorum. Değişecek olan anayasanın içini dolduracak bir ruh lazımdır. Yargı bağımsızlığı, meclisin yasama ve denetim gücü, Cumhurbaşkanının sorumluluğu pratikte neler gösterecek göreceğiz.

Hülasa, tercihi Türk Milleti yapacaktır. Süreçte evet ve hayır görüşünü serdedenleri dinleyerek karar verilecektir. Bunalımdan çıkış yolu nedir? Kişiye endeksli kararlar mı, yoksa Devlet-Millet merkezli düşünce inkılabı mı? Biz Türkleri mutlu ve güçlü kılacak düşünce kaynağı rejim seyrinde yapılacak tadilat ve restorasyondan daha önemlidir. Her düşünen bireyin odaklanacağı husus da budur.

TANRI TÜRK’Ü KORUSUN!