Terkoğlu bugünkü yazısında, Siemens, TCDD ve Kolin arasında geçen içerisinde yüksek hızlı tren alımındaki rüşvet iddialarının da yer aldığı davaya dikkat çekti.
İşte o yazı:
Tam biri çıkıp rüşveti açıklıyor. Hop, mahkemeden gizlilik kararı. Tam bir yolsuzluğu öğreneceğiz. Hızla yayın yasağı. Çocuk hakkı ya da özel hayat olunca anlarım. Ama suçu saklamak için yapılınca anlamıyorum.
Nereden mi çıktı?
Hatırlayın, 4 Temmuz’da konuyu anlattım...
Siemens ile işten çıkarılmış iki çalışanı arasındaki iş davasında gizlilik kararı alınmıştı. Hem de Siemens’in talebiyle. “Bir iş hukuku davasında ne gizlenir” derken çalışanların avukatının tutanaktaki sözlerine rastladım:
“Davalı taraf, TCDD’nin zararına beyanda bulunacak şekilde gizlilik talebinde bulunmuştur.”
Hemen arama motoruna, “Siemens + TCDD” yazmıştım. Yüksek hızlı tren (YHT) ile ilgili bir haber çıktı. AA, şöyle duyurmuştu:
“Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Siemens’e sipariş edilen toplam 12 YHT setinden sonuncusunun da Ankara’ya ulaştığını belirtti.”
Neredeyse 60 milyon Avroluk bir ihaleydi. Belli ki işten çıkarılan eski çalışanlar, YHT ihalesiyle ilgili bir şeyler açıklıyor, bunları kimse duymasın isteniyordu.
Siemens’in ihalede bir de küçük ortağı vardı. Muhalefetin sürekli “beşli çete” diye suçladıklarından biri olan Kolin.
İHALE İÇİN RÜŞVET İHBARI
Yazımdan sonra TCDD ayağa kalktı, Ulaştırma Bakanlığı peşine düştü sanıyorsanız, yanılıyorsunuz.
Elbette öyle olmadı.
Hiç kimseden de bir açıklama gelmedi. Olay, sessizliğin derin sularına terk edildi.
Mahkeme gizli olduğu için dava ve içeriği hakkında elbette bilgi alamadım. “Yine iş başa düştü” diyerek Siemens kaynaklarına ulaştım.
Ancak bu sayede Siemens içinde yürütülen soruşturma konusunda, bilgi sahibi oldum. Almanya merkezli “Siemens Uyumluluk ve Düzenleme Departmanı”nın hazırladığı, 20 Eylül 2021 tarihli soruşturma raporunun sayfalarını çevirince “yok artık” dedim.
Zira Siemens raporundaki şu ifade, gizemi çözmek için yetti de arttı bile:
“Kimliği saklı bir ihbarcı, Siemens Türkiye’nin, alt tedarikçi Kolin’e, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD) yetkililerine rüşvet dağıtması için fazla ödeme yaptığını...”
Dava dosyasına giremiyordum. Ama Siemens’in, Almanya’dan yürüttüğü soruşturmanın içeriğini öğrenmiştim.
RÜŞVET AĞINDAKİ YÜZDELER
Siemens ve Kolin ihaleye birlikte girmişti. Aralarında yüzde 70’e yüzde 30 şeklinde bir paylaşım vardı. Siemens merkezi, gelen ihbar üzerine bu yüzde 30’un aslında rüşvet için verildiğini soruşturmuştu.
Soruşturma raporunun devamında daha da şaşırtan bir detay vardı:
“İhbarı yapan, Siemens Türkiye’nin verdiği 10 milyon Avro’nun şu şekilde dağıtıldığını iddia etti: Yüzde 30 Türk devlet görevlilerine, yüzde 20 Kolin’e, yüzde 20 TCDD yetkililerine, yüzde 20 ise Siemens ile Kolin’i buluşturan aracılara, yüzde 10 ise Siemens Türkiye’nin yöneticilerine.”
İşte mesele tam da buydu. Siemens’in girdiği YHT ihalesinde bir rüşvet iddiası vardı. Kolin ile ortaklık, ortaklıktan fazlası gibiydi. Verilen para iş yapmak için değil, işi almak için harcanmış olabilirdi. Daha önce rüşvet vermekten ABD ve Almanya’da milyarlık cezalar alan Siemens, “rüşvet” kelimesini duyunca, apar topar soruşturma açmıştı.
PARASINI GERİ İSTEMİŞ
Soruşturma raporundan kimliğini saklayan ihbarcının, rüşvet belgelerini Türk devlet yetkililerine de verdiği anlaşılıyor. Gelgelelim bunları Siemens ile paylaşmamış.
Rapordan öğrendiğim bir şey var ki; o daha da ilginç. Zira Siemens, daha önce, hakkındaki iddialar nedeniyle, Kolin için, “yüksek riskli şirket” tanımını kullanıyormuş. Buna rağmen aralarında anlaşma imzalanmış. Gelgelelim, rapor neredeyse “Kolin bu parayı hak etmedi” diyor:
“Siemens Mobility, Kolin’e, işini yapmamasına rağmen neredeyse tüm sözleşme tutarında ödeme yaptı.”
Uzun rapor “Rüşvete dair belge bulamadık” diyor. Ama devamında “sözleşmenin de ödemelerin de normal olmadığı” sonucuna varıyor. İşten çıkarılan çalışanların, rapora yansıyan açıklamalarına bakılırsa sürecin “günah keçisi” sayıldıkları anlaşılıyor. Daha önce rüşvetten yüklü ceza yiyen Siemens, bu soruşturma sayesinde “Bak ben soruşturmamı da işten çıkarmamı da yaptım” diyerek elini yıkamış oluyor!
Raporu okuyup bitirdikten sonra dahasını da öğrendim. Meğer bir adım daha atıp Kolin ile sözleşmeyi feshetmişler. Yetmedi, Uluslararası Tahkim’e dava açıp Kolin’den ödediklerini de istemişler. Ellerini yıkamakla kalmayıp kurulamışlar!
Hâlâ Türk mahkemelerinde ne konuşuluyor bilmiyoruz. Ama basit bir iş davasının peşine düşünce, Siemens’in soruşturma raporunu okuyunca neyin duyulmasının istenmediğini anlıyoruz. Festival yasağı, dans yasağı, konser yasağı ile büyüyen din tüccarlığının; gölgesinde en büyük günahları örttüğünü hissediyoruz.
Bir gün örtüyü kaldırıp baktığımızda, sır diye saklananın, aslında bize ait olanlar olduğunu göreceğiz.