Rusya’da otuz milyon dolayında Türk yaşamaktadır. Bunların 8 milyonu Tatar, 3 Milyonu Başkurt, 2 milyonu Çuvaş, 2 milyonu Kırım Tatarı, 3 milyonu Özbek, 3 Milyonu Azerbaycanlı, 2 milyonu Avar ve 1 milyonu Kazaktır. Yakutlar, Kumuklar, Tuvalar, Karaçaylar, Balkarlar, Nogaylar, Hakaslar, Altaylar, Şorlar, Yaka Türkmenleri ve Çerkezler diğer belli başlı halklardır. Rusya Türklerinin çoğunluğu Sünni Müslümandır. Çuvaşlar Hristiyan’dır. Hakasların, Altayların ve Yakutların çoğunluğu Gök Tanrı dinindendir. Hem bu halklar hem de öteki halklar içerisinde, Budist, Hristiyan ve Müslüman olanlarda vardır. Rusya Türklerinin, yaklaşık %80’i Sünni Müslüman, %10’u Hristiyan’dır. %8’i Gök Tanrı dinine ve %2’si öbür dinlere mensuptur.
Rusya Türklerinin tamamına yakını (Azerbaycan ve Özbek Türkleri dışında) Kıpçak’tır. Bu halklar İskitlerin, Hunların, Avarların, Hazarların, İdil- Bulgarlarının, Altın Orda’ nın ve Özbek Hanlığının bakiyeleridir. Bu halkların tamamı Kiril alfabesini kullanmaktadır. Türkler Rusya’nın her tarafına yerleşmişlerdir. Kırım hariç tutulursa, dokuz tane özerk Türk cumhuriyeti vardır. Türkler, bunlardan yedi tanesinde çoğunluk, iki tanesinde azınlık durumundadır. Sovyetler yıkıldığında sadece Dağıstan’da Türkler çoğunluktu. Türkler yüksek doğum oranı ve göç nedeniyle artarken, Ruslar azalmaktadır.
Göçten kast edilen çalışmak amacıyla Rusya’ya gelen Özbek, Kırgız, Tacik ve Tatar işçilerin zamanla vatandaşlık alarak kalıcı olarak Rusya’ya yerleşmesidir. Ruslar evlenmemekte, evlenenler çocuk yapmamakta, çocuk yapanlar sadece bir çocukla yetinmektedir. SSCB yıkıldığında nüfusun %80’den fazlası Rus, %10’dan biraz fazlası Türk’tü. 2024 yılı itibariyle Ruslar %70’in altına düşerken, Türkler %20’nin üstüne çıktı. Bu inanılmaz değişim, yurt dışından on milyona yakın Rus’un anavatanlarına dönmesine, Kırımın işgal edilmesine ve Rusya dışında yaşayan on milyona yakın Slav’a vatandaşlık verilmesine rağmen meydana geldi. Mevcut trend devam ederse 2035 yılında üç vatandaştan biri, 2050 yılında iki vatandaştan biri Türk olacak.
Özerk cumhuriyetlerdeki Ruslar, göç yüzünden, ülke genelindeki Ruslardan daha hızlı azalmaktadır. Maddi durumu iyi olan Ruslar Moskova, San Petersburg ve Rostov gibi batıdaki metropollere göç ediyorlar. Özellikle Uzak Doğudaki, Çin sınırının kuzeyindeki Türk coğrafyası aşırı Çinli göçü almaktadır.
Kafkas halklarına ait beş cumhuriyetin dördünde Kafkaslar, birinde Ruslar çoğunluktadır. Kafkasya’daki Kafkas halkları aynı Anadolu gibi Türklerle bütünleşmiş durumdadır. Karışık yaşamakta, karma evlilikler yapmaktadırlar. Yaşadıkları coğrafyaya göre Türkçe konuşan Kafkaslar ve Kafkas dillerinden birini konuşan Türkler vardır. Genel olarak Çerkez adını verdiğimiz Kafkas halklarını Türk milletinin kollarından biri olarak kabul etmek ve öyle konumlandırmak en doğru yoldur.
Rusya Türklüğünü yek vücut kabul etmek çok yanlış olur. Kuzey Türklüğü her açıdan param parça edilmiştir. Türkler üç coğrafyada çoğunluk durumundalar. Kafkasya, İdil Bölgesi ve Güneydoğu Sibirya.
(Bahse konu üç Türk yurdunda, Rusya’nın petrol ve gaz rezervlerinin %90’dan fazlası bulunmaktadır.) Bu coğrafyalar SSCB kurulmadan evvel hem birbirlerine hem de Orta Asya’ya komşuydular yani bir bütünün parçalarıydılar. Kremlin; Orenburg ve Astrahan’ı Türk memleketlerinden ayırarak merkeze bağladı. Bu topraklardaki Türkleri göç ettirdi. Böylece Türk coğrafyasının arasına Rus toprakları, Türklerin arasında Ruslar girdi. Türkler ondan fazla şive konuşmaktadır. Şiveler giderek farklılaşmakta, ayrı lisana dönüşmektedir. Türkler birbirleriyle Rusça konuşarak anlaşabiliyorlar. Türk halklarının Ruslara karşı tavırları da birbirinden oldukça farklıdır.
Çuvaşlar, Gagavuzlar ve Osetler gibi Hristiyanlığı seçen topluluklar Ruslara dosttur. Aynı tespit Müslüman olan İnguşlar, Abazalar ve Acaralar içinde yapılabilir. SSCB döneminde zorunlu göçe tabii tutulan Kırım Tatarları, Ahıska Türkleri, Çeçenler, Balkarlar ve Karaçaylar katıksız Rus düşmanıdır. Diğer Türk toplulukları daha mutedil bir çizgi izlemektedir. Yaklaşım farklılıklarını örneklendirmek gerekirse, SSCB yıkıldığında özerk cumhuriyet statüsünde olan Çeçen-İnguş devletini oluşturan halklardan Çeçenler bağımsızlarını ilan etmek istediler.
İnguşlar, Çeçenlerle beraber bağımsız devlet olmaya ya da kendi başlarına bağımsız devlet kurmaya itiraz ettiler. Çeçen-İnguş Özerk Cumhuriyeti, Çeçenistan ve İnguşya olarak ikiye bölündü. Çeçenistan bağımsızlığını ilan ederken, İnguşya Rusya’ya bağlı özerk cumhuriyet olarak devam etmeyi tercih etti. Çarlık ve SSCB dönemlerinde çok şey farklıydı fakat Türkleri bölme, parçalama ve birbirlerine düşmanlaştırma uygulamaları istikrarlı olarak sürdürüldü.
Bu uygulamalar neticesinde Türk halkları birbirlerine düşmanlaştı. Tatarlar Başkurtlara, Balkarlar Kabardinlere ve Karaçaylar Çerkezlere düşmandır mesela. Zorunlu göçe tabii tutulan halklar, göç ettikleri ülkelerde doğal olarak dışlandılar. Neticede alınlarına ‘’vatan haini’’ yaftası yapıştırılmıştı. Bu dışlanma göçmen toplulukların kendilerini çoğunluktan izole etmesine bazen ekseriyeti oluşturan halka düşmanlaşmasına yol açtı.
Bu tablo bizi korkutmamalı ümitsizliğe düşürmemelidir. 1992 yılında Türkistan’daki vaziyette benzerdi. Hala sorunlarımız olmakla birlikte otuz iki yılda muazzam gelişmeler kaydedildi. Özellikle son yıllarda yaşanan bazı gelişmeler umut vericidir. İkinci Karabağ Savaşında, sosyal medyada Azerbaycan’a Türk dünyasının her tarafından destek yağdı. On milyonlarca tweet atıldı.
Binlerce genç Azerbaycan ordusuna katılmak için gönüllü oldu. Oysa Birinci Karabağ Savaşında bu desteğin zekatı yoktu. Türkiye ve İran dışındaki Türkler açısından Ermenistan ile Azerbaycan arasında fark bile yoktu denilebilir. Tokayev’in 2022 senesinde meydana gelen kalkışmayı bastırmak için Rusya’nın kontrolündeki KGAÖ’ yü davet etmesi Türk dünyasının her yerinde infiale neden oldu. On milyonlarca tweet atıldı, Tokayev Türk toprağına Rus askeri soktuğu için itham edildi.
2023 yılının şubat ayında Türkiye’de meydana gelen deprem, eylül ayında Azerbaycan ordusunun Karabağ’ın tamamında kontrolü sağlaması yine Türkleri özellikle Türk gençlerini birleştirdi. Rusya’daki Türk halklarının Türk kimliğini üst kimlik olarak benimsemesinde, ortak dilin oluşturulmasında ve düşmanlıkların ortadan kaldırılmasında TÜRKSOY’ a büyük görev düşüyor. Zira özerk Türk cumhuriyetlerinin çoğu TÜRKSOY’ a gözlemci üyedir. Üye olmayanların üye yapılması kolaydır. TÜRKSOY asla siyasete bulaşmadan kültürel entegrasyonu sağlamayı amaçlayan çalışmalarını yoğunlaştırmalıdır.
2024 yılı itibariyle Rusya Türklüğünün en büyük sorunu, Rusya-Ukrayna savaşıdır. Bu savaşta her iki taraftan toplam 300 000’den fazla asker öldü. Bu zayiatın 100 000 kadarının Türk olduğu tahmin ediliyor. Savaşta bir o kadar Türk yaralandı, on binlercesi sakat kaldı. İki Slav halkının savaşında, bu savaşla yakından uzaktan ilgisi olmayan Türkler ya can veriyor yahut sakat kalıyor. Daha acısı Türkler birbirini öldürmek zorunda kalıyor. Zira Ukrayna ordusunda da Kırım, Ahıska, Azerbaycan ve Gagavuz Türkleri var.
Slav nüfus azaldığından gençlerde Türklerin oranı, nüfustaki oranlarından daha yüksek. Rusların maddi durumları Türklerle karşılaştırılmayacak kadar iyi olduğundan rüşvet veriyorlar, yurtdışına kaçıyorlar kısaca bir yolunu bulup orduya katılmıyorlar. Rusya ve Ukrayna için ölmek fakir Türk çocuklarına düşüyor. Hükümetimiz savaşı bitirmek için çok gayret gösterdi. Gelinen noktada cumhurbaşkanımız yeniden inisiyatifi ele almalı. ABD, AB, Rusya ve Ukrayna para harcıyor. Kaçamayan Slav gençleri vatanları için ölüyor. Gariban Türkler ise kendileriyle hiç ilgisi olmayan bir savaşta, savaşmaya zorlanıyor. Çoğu ya ölüyor ya da sakat kalıyor.