Sağlık Bakanlığının ve hükümetin salgın ile mücadelesini anlayan aklı başında bir Tanrı kulu var mı?
Artık ciddi ciddi önlem almanın zamanı gelmedi mi?
Siz hâlâ maske, mesafe, temizlik türküsü söylemeye devam edin ama kendiniz: hiç birine uymayın. Oldu canım!..
Dışarı çıkmayın, kalabalıktan uzak durun diyorsunuz. İyi güzel de siz neden lebalep dolu kongreler yaptınız?
Tıklım tıklım salonlarda yemekler yediniz, cenaze törenlerine katıldınız. Size yurttaş olarak hakkımı helal etmiyorum.
İki gün insanları eve hapsedip, üçüncü gün toplumun içine salmakla; mücadele mi olur sanıyorsunuz?
Bakın ben size mücadelenin nasıl olacağını anlatayım:
İnsanların toptan 15 gün dışarı çıkmasını yasaklayın. Bu esnada da sokakları, caddeleri, köyleri, mahalleleri bir güzel dezenfekte edin. Gerekirse bir 15 gün daha sokağa çıkmamayı uzatın.
Vatandaşlara bu süre içinde gerekli yiyecek yardımını yapın. Elektrik, su, doğalgaz faturaları ile kiralarını ödeyin. Yani insanları bir ay birbirinden izole edin.
Devletin parasıyla yaptırdığınız ve stadyumlara resminizi astığınız: maske, mesafe, temizlik pankartlarıyla mücadele olmuyor. Daha kavrayamadınız mı? Buna bizde: “havanda su dövmek” derler.
Çember daralıyor.
Yurdum insanı patır patır ölüyor. Sağlıkçılarımız hizmet veremez hale geldiler, dökülüyorlar, yoruldular, bıktılar, gün yüzüne hasret kaldılar, aile mutlulukları bitiyor.
Neymiş efendim! Her gün saat:17.00 den sabah 05.00 e kadar sokağa çıkılmayacakmış. Cumartesi, Pazar da tam kapanma imiş. Sevsinler sizin önleminizi.
İki gün içeri hapsettiğiniz insanları iki günün sonunda toplumun içine salıvermek ne oluyor? Boşa gidiyor, hiçbir önlemi ve inandırıcılığı kalmıyor beyler.
Etrafınıza bir bakıyor musunuz neler oluyor?
Sağlıkçılar ölüyor, öğretmenler ölüyor, işçi kardeşlerimiz ölüyor. Toplum ölüyor toplum. Ne zaman uyanacaksınız?
Maske, mesafe, temizlik demekle önlem olmuyor.
Devlet bu günlerde yurttaşlarının yanında olmayacaksa ne zaman olacak? Açın devletin hazinesinin kapılarını ardına kadar. Neniz varsa bu gün için harcayın. Aşı ise aşı, yardım ise yardım, kira ise kirasını ödeyin.
Bay Kemal demekle de bu işler yürümüyor?
Sizin bu süreçte en başarılı olduğunuz konu: ceza kesmeniz oldu; kutluyorum.
Ayıp nedir, günah nedir biliyorsunuz değil mi?
Bu kahrolası virüs sadece gece bulaşmıyor, cumartesi, Pazar da bulaşmıyor. Her gün, her saat ve her yerden bulaşıyor.
Yapacağınız tek bir şey vardı: Şubat ile Mart aylarında bir ay boyunca bu asil millete sahip çıkıp hayatı; bir ay süreyle durdurmaktı. Güvenceli kapanma şarttı.
O zaman normale dönülebilirdi.
Bu çok mu zor bir şeydi. Yapacağınız ülkeniz ve değerli halkınız içindi. Bu ülke de, bu asil halkta elbette beşten büyüktür.
İş işten geçti mi bilemem. İtlerin soluduğu, çiftlerin yürüdüğü zamana denk gelindi. Tanrım bu asil millete acısın.
Esen kalınız.
Not: 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk bayramımızın asil milletimize, yavrularımıza 101. Yılı kutlu ve mutlu olsun.